Güncelleme Tarihi:
Cinayetin sonrasında anneyle kızının gülüşmesi bir akrabanın aklına kurt düşürdü
Sedat Aydoğdu 1954 yılında Urfa'nın Siverek ilçesinde doğmuştu. 29 yaşındayken yine kendi köyünden, kendisinden 8 yaş küçük Sultan Hanım'la tanışmış ve tanıştıktan kısa bir süre sonra da 16 yıl sürecek olan evliliklerine imza atmışlardı. Evliliklerinden bir yıl sonra Gülşah adında bir kızları, üç yıl sonra da Poyraz adlı bir erkek çocukları doğmuştu.
Sedat Bey ve ailesi bir süre sonra Adana'ya taşınmış ve Sedat Aydoğdu yeni taşındıkları bu şehirde, bir bankada şef olarak çalışmaya başlamıştı.
Sedat Bey, 43 yaşına kadar önemli hiçbir rahatsızlık geçirmemiş ama o sene doktorları ciddi bir belfıtığı rahatsızlığı olduğunu ve ameliyat olması gerektiğini söylemişlerdi. Sedat Bey, doktorların ısrarlarıyla ameliyat oldu ve rutin hayatına devam etti.
15 yaşındaki kızı Gülşah lise son, 13 yaşındaki oğlu Poyraz ise orta son sınıf öğrencisiydi. Karısı Sultan evhanımıydı. Sedat Bey, her sabah erkenden bankaya, çocuklar da okula gidiyorlardı.
ASANSÖRÜ BEKLERKEN
Aydoğdu ailesinin bu rutin hayatı, 7 Mayıs 1999 gecesine kadar sürdü.
O gece, Sedat Bey karısı Sultan Hanım'la beraber, çalıştığı bankanın bir yemeğinden dönmüştü. Evlerinin önüne geldiklerinde Sedat Bey hemen eve girmeyip, apartmanın karşısındaki kuruyemişçiye uğramıştı. Sultan Hanım da, kocasını beklemeden, ondan önce eve çıkmıştı. Bu arada, Sedat Bey kuruyemişçiden çıkmış, apartmanın girişindeki asansörü bekliyordu. Sedat Bey asansörün önünde biriyle karşılaşmış ve ne olduğunu bile anlayamadan bıçaklanmıştı. Sağ kalçasından, belinden, sağ karın boşluğu ve göbeğinden aldığı ağır bıçak darbeleriyle hayatını kaybetmişti.
Aynı apartmanda yaşayan komşulardan biri, Sedat Bey'i asansörün yanında bıçaklanmış olarak gördüğünde önce polise haber vermiş, daha sonra da Sultan Hanım'a, ‘‘Asansörün orada biri bıçaklanmış bir bak istersen, senin kocana benziyor’’ demişti. Sultan Hanım aşağı indiğinde polisler çoktan olay yerine gelmişlerdi. Sedat Bey'in kızı Gülşah, olayı duymuş olmasına rağmen aşağıya inmemişti.
Polisler, yaptıkları ilk tahkikatta hiçbir sonuca ulaşamamışlardı. Sedat Bey'in olası düşmanlarını araştırıyorlar ama ‘‘düşman’’ olabilecek kimseyi bulamıyorlardı. Şüpheli hiç kimse yoktu.
OLAYDAN İKİ AY ÖNCE
Sultan Aydoğdu, kocasının öldürülmesinden iki ay önce, ehliyet için gerekli sabıka kaydını çıkarabilmesi için adliyeye gitmişti. Adliyede sıra beklerken, hemen arkadasındaki, yine sabıka kaydı almak için bekleyen bir gençle sohbet etmeye başladı. Kendisi ehliyet almak için sabıka kaydı alacağını söylerken, tanıştığı genç, Raşit Yücel Güç'e, sabıka kaydını niçin aldığını sordu. Raşit Yücel Güç, yeni bir işe gireceğini ve onun için gerekli olduğunu söyledi.
Daha sonra Sultan Hanım, Raşit Bey'i adliyenin yakınlarındaki bir kafeye davet etti. Sultan Hanım, Raşit Bey ile sohbeti biraz ilerlettiğinde, kocasının kendisine çok kötü davrandığını, onu ihmal ettiğini ve evde sürekli huzursuzluk çıkardığını anlatmaya başlamıştı.
Sultan Hanım, kocasının evden sabah çıkıp akşam geldiğini, çocukların da okullarının sabahtan akşama kadar olduğunu, dolayısıyla gündüzleri boş olduğunu söylemişti. Raşit Bey'e ev telefon ve adresini vererek, ne zaman isterse ziyaret edebileceğini söylemişti.
Raşit Bey ve Sultan Hanım ertesi gün tekrar aynı kafede buluşmak için sözleştiler ve kafede birkaç saat oturduktan sonra, Sultan Hanım'ın evine gittiler. Raşit Bey'in ev ziyaretleri artmış, hatta kısa bir süre sonra bu durumdan Sultan Hanım'ın kızı Gülşah dahi haberdar olmuştu. Gülşah annesinin bu ilişkisini öğrendiğinde önce kızıp tepki göstermiş ama sonra Sultan Hanım'ın; ‘‘Raşit'le çok mutluyum ve çok iyi anlaşıyoruz’’ demesi üzerine ikna olmuş ve annesinin ilişkisini kabullenmişti. Hatta daha sonraları Gülşah, Sultan Hanım ve Raşit Bey, Mersin'e bir günlük geziye gitmişlerdi. Gülşah, bu gezide annesinin ve sevgilisinin yanak yanağa resmini bile çekmişti.
POLİS ŞÜPHELENMEMİŞTİ
Polis, Sedat Aydoğdu öldürüldüğünde karısı ve çocuklarının ifadesini almamıştı, zira karısı ve çocuğundan şüphelenmeyi akıllarına bile getirmemişlerdi. Olaydan bir hafta sonra, herşey değişecek ve Sedat Bey cinayeti aydınlanacaktı.
13 Mayıs günü, Sedat Bey'in büyük abisi Necati'nin karısı Suna Hanım, Sultan Hanım'ı ziyarete gitmişti. Evde, Gülşah ve Sultan Hanım vardı. Suna Hanım, nasıl olup da, başlarına böyle büyük bir felaketin geldiğini anlayamadığını söylerken, Gülşah ve Sultan Hanım, birbirlerine bakıp gülmüşlerdi. Suna Hanım, onların bu hallerinden çok rahatsız olmuş, neşeli hallerinden şüplenmişti. Polise gitti ve şüphelerini anlattı. Polis ertesi gün Sultan ve Gülşah Aydoğdu'nun ifadelerini aldı.
YARA ALMAK İSTEMEDİM
Sultan Aydoğdu ifadesinde şunları anlattı;
‘‘Bir gün adliyeden sabıka kaydı alacaktım, adliyeye gelmiştim. Burada Raşit Yücel Güç ile tanıştım. Kocam, belfıtığı ameliyatı olduktan sonra kendisiyle karı koca ilişkimiz yoktu. Boşanamadık. Raşit'le arkadaş olduk. Evime davet ettim. Eve geldiği sırada cinsel ilişkide bulunduk. Parasının olmadığını söylediği zaman, kocamın bana verdiği harçlıktan veriyordum. Oğlum bu kişiyle beni gördü ama ilişkimiz olduğunu bilmiyordu. Kızım Gülşah'ın birlikteliğimizden haberi vardı. Kocamın ölmesini istediğimi söylediğimde plan yapabileceğini söyledi. Kocamın işe gidiş geliş saatlerini sordu, ben de söyledim. Bu işi tabanca ile yapacağını söyleyince, tabanca ses yapar, bıçakla halledin dedim. Mutfakta bulunan ağaç saplı bir ekmek bıçağını gazete kağıdına sararak kendisine verdim. 7 Mayıs günü kocam ile çalıştığı bankanın yemeğine gideceğimizi, dönüşte kocamı çerezciye yollayarak eve tek başıma çıkacağımı, bu sırada kocamı rahat rahat öldürebileceğini söyledim. O gün saat 20.00 sıralarında, kocamın mesai arkadaşı Şükrü'nün aracıyla bankanın yemeğine gittik. Yemek sırasında tuvalete girerek, Raşit'i cep telefonumdan arayarak 23 sıralarında eve döneceğimizi işi halletmesi gerektiğini söyledim. Raşit bana, ‘‘Senden şüplenmemeleri için sen de birkaç bıçak yarası alacaksın’’ dediğinde kabul etmedim. Yara almak istemiyorum dedim. Şükrü Bey'in aracı ile evin önüne geldik. Ben ve kocam Şükrü Bey'le vedalaştıktan sonra, kocama, çocuklara çerez almasını söyledim. Ben hızla evin içine doğru gittim. Apartmanda daha önce hiç görmediğim bir kişi bekliyordu. Onun kocamı öldürecek kişi olduğunu anladım. Bana ‘‘sen yukarı çık, ben işi bitireceğim’’ dedi. Eve çıktım üstümü değiştirip, salona geçtim. Bir süre sonra, zil çaldı. Alt komşumuz, ‘‘Apartmanın girişinde biri yatıyor. Gel bir bak’’ dedi. Aşağı indim. Polisler olay yerindeydi. Beni yukarı çıkarttılar. Bu vesile ile kocamı görmüş oldum. Raşit beni aradığında, kocamın öldüğünü söyledim. Kızım Gülşah da bu işin benim ve Raşit tarafından yapılacağını baştan beri biliyordu. Bu olay için Raşit'e 100.000.000TL.'sı para verdim.’’
3,5 MİLYAR İSTEDİ
Sultan Aydoğdu'nun ifadesinden sonra Reşat Yücel Güç bulunarak, onun da ifadesi alındı. O da şunları anlatıyordu;
‘‘Sultan'la tanıştığımda, bana sürekli kocasını kötülüyordu. Ondan bıktığını ve kurtulmak istediğini söylüyordu. İlişkimiz ilerlediğinde, kocasının öldürülmesi halinde, kendisine yüklü miktarda para kalacağını, evlerinin olduğunu, arabanın kendi üzerinde olduğunu söyleyerek, kafamı karıştırdı. Ben de işsiz olduğum için bu işi yapmayı kafayı koydum. Bu işleri yapmaya meyilli olduğunu bildiğim arkadaşım Kadir'e gittim. Kadir bu iş karşılığında 3.500.000.000TL.'sı istedi. Bu parayı vermemizin imkanı olmadığını ancak 2.000.000.000TL.'sı verebileceğimizi söyledim. Sultan'a gittim. Bu parayı ancak kocası öldükten sonra bankadan gelecek parayla verebileceğini söyledi. Ertesi gün Sultan, 100 milyon getirdi ve bu parayı anlaşmış olduğum kişiye vermemi istedi. Bu paranın 50 milyon lirasını Kadir'e verdim. Sedat'ı öldüreceğimiz gün sabah erkenden Kadir ve ben evlerinin önüne gittik. Kadir'e, Sedat'ı göstererek öldüreceğin adam bu dedim. Sedat evden çıktıktan sonra ben yukarı çıktım. Şahsa kocasını gösterdiğimi anlattım. Burada kendisi ile cinsel ilişkiye girdim. Bana 10 milyon lira verdi. Daha önceden de bana cep telefonu almıştı. O gece Kadir'le birlikte bir arabanın içinde beklemeye başladık. Onların geldiğini görünce, Kadir çıktı ve apartmanın orada beklemeye başladı. Sultan yukarı çıkmıştı. Sedat kuruyemişçiden çıktıktan sonra Kadir onu bıçakladı ve benim yanıma geldi. Arabayla oradan uzaklaştık.’’
ÜZERİNDEN ÇIKANLAR
Reşat'ın Kadir diye bildiği arkadaşının asıl ismi, Mehmet Cahit Tekin'di. Reşat da bunu daha sonra karakoldaki ifadesinde öğrenmişti. Ayrıca Reşat, Sultan Hanım'a söylediği gibi bekar değil, evli ve bir çocuk babasıydı. Reşat ve Sultan'ın adliyede başlayan aşkları, yine adliyede bitmişti.
Sedat ve Sultan Aydoğdu'nun 13 yaşındaki erkek çocuğunun olaydan hiç haberi yoktu. Sultan ve Gülşah Aydoğdu, Reşat Yücel Güç ve Mehmet Cahit Tekin taammüden adam öldürmekten şu anda hapisteler ve davaları hala sürüyor.
Sedat Bey öldürüldüğünde üzerinden çıkanlar, 250 gram fındık, 250 gram kabak çekirdeği, meyve suyu, 1.550.000TL. ve alyansıydı.