Güncelleme Tarihi:
Komiser Yardımcısı'nın araştırması, karakola düşen kadınların durumunu ortaya çıkardı
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün isteğiyle akademisyen bir komiserin yaptığı bir araştırma, aile içi şiddet olaylarının karakollarda kaale alınmadığını ortaya çıkardı. Komiser Yardımcısı Hidayet Taşdöven tarafından yapılan araştırma, kadına yönelik şiddetin karakollarda önemsenmediğine işaret ediyor.
Türkiye'de kadınların yüzde 97'sinin bir şekilde aile içi şiddetle karşılaştığını, ancak bunların sadece yüzde 41'inin karakollara intikal ettiğinin altı çiziliyor.
Karakollara kadar yansıyan bu şikayetlerin ise sadece yüzde 43'ü işleme tabii tutuluyor, kadınların yüzde 57'si ise 'bir şekilde' ikna edilerek eşleriyle barıştırılıyor.
İkmal ve Bakım Daire Başkanlığı'nda görevli Ankara Üniversitesi Adli Psikoloji Programı Yüksek Lisans Öğrencisi Komiser Yardımcısı Hidayet Taşdöven'in ‘‘Polisin Suçlu ve Mağdur Kadınlara Davranış Tarzının Polis Alt Kültürü Açısından Değerlendirilmesi’’ adlı araştırması Polis Dergisi'nin son sayısında yayımlandı.
Taşdöven, bu araştırmasında Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki karakollarda incelemelerde bulundu, polis adaylarının başvuru kayıtlarını inceledi ve yapılmış diğer bilimsel araştırmaları analiz etti.
Araştırma ‘‘Polis Alt Kültürü’’ ve ‘‘Mağdur ve Suçlu Kadınlar ile Polis’’ başlıklı iki bölümden oluşuyor.
Komiser Yardımcısı Hidayet Taşdöven'in ‘‘Polisin Suçlu ve Mağdur Kadınlara Davranış Tarzının Polis Alt Kültürü Açısından Değerlendirilmesi’’ adlı araştırması, aile içi şiddet olaylarının karakollarda kaale alınmadığını ortaya çıkardı. Bu araştırmaya göre, hayat kadınları, ‘‘zanlı’’ olarak karakollara düşen kadınlar arasında polisle en fazla içli dışlı olan kadın grubu. Polis, bu kadınlarla ilgili yapacağı işlemlerin daha öncekiler gibi birer formaliteden ibaret olduğunu bildiği için isteksiz davranıyor. Söz konusu araştırmada az sayıda polis memurunun bu kadınları cinsel obje olarak gördüğü kaydedilerek şu görüşlere yer veriliyor:
HIRSIZ VE YANKESİCİ KADINA KARŞI BIKKINLIK
Hırsız ve yankesici kadınlara yönelik olarak da tıpkı hayat kadınları karşısında gösterilen isteksizlik ortaya çıkıyor. Karakol polisleri, bu kadınlarla ilgili alacağı her ifadeyi ve tutanağı boşa yapılmış işlemler olarak görüyor. Çünkü polis adli anlamda bir sonuç alınamayacağını biliyor.
AİLE İÇİ ŞİDDET POLİSE GÖRE NORMAL
Polisin geldiği sosyal çevrede aile içi şiddet olağan bir durum olarak karşılanıyor. Bunun sonucunda karakola başvuran kadınların ancak yüzde 43'ü, şikayetleriyle ilgili işlem yaptığını belirtti. Aile içi şiddet nedeniyle karakola gelen/getirilen eşler genellikle polis tarafından barıştırılmaktadır.
ŞİDDET UYGULAYAN KOCAYA İŞLEM YOK
Eşler arasında rıza dışı cinsel ilişki hukukumuzda aile efradına fena muamele olarak nitelendirilmiş ve takibi şikayete bağlı suç olarak değerlendirilmiştir. Sosyal çevrenin ve hukukun bu çizgide şekillenen bakış açısı polise de yansımakta ve karakollarda şiddet uygulayan eş hakkında işlem yapılmaması gibi hususların alt yapısını oluşturmaktadır.
POLİSE BAŞVURU YARI YARIYA
‘‘Kadınların polise geliş şekli ya da gelmeme nedenleri’’ başlıklı bölümde, kadınların karakola genellikle aile içi şiddete maruz kaldıkları için geldikleri belirtiliyor. Türkiye'de aile içi şiddetin yüzde 97'lere varan oranda yaygın olmasına rağmen, polise müracaat edenlerin oranının sadece yüzde 41 olduğu saptanmış.
AİLE İÇİ ŞİDDET SAPTANAMIYOR
Bir kadın aile içinde defalarca şiddete uğramış ve karakola müracaat etmiş bile olsa bunu saptayacak bir mekanizma bulunmamaktadır.
Kadın evlilikte daha çok suç işliyor
Kadın suçları toplumu tehdit eden değil, utandıran bir olgu olarak görülmüş, suç bir erkek kavramı olarak ele alınmış ve hukuka bu şekilde yansımıştır.
Sosyal rollerin değişmesiyle birlikte kadınların giderek erkeklerinkine benzer şiddet içerikli ve mala yönelik suçlar işledikleri saptaması yapılıyor.
Özellikle şiddet suçlarında erkeklerin kadınları suç işlemeye yönelttiği araştırmalarda doğrulanmıştır. Duygusal ilişkiler çerçevesinde kadının suç işlemesinde ilişkide bulunduğu erkeğin belirleyici rolü vardır. Bazen de kadınlar suç işlemede erkeklerin yardımcısı konumundadır.
Kadınlar genellikle organize suçlara katılmamakta, daha çok tek başlarına suç işlemektedirler. Suçun mağdurlarıyla birincil derecede ilişki içindedirler.
Evliyken suş işleme oranının fazla olmasının nedeni evlilik yaşantısındaki sorunlardır. Kadınlar genellikle canlarını kurtarma pahasına suç işlemişlerdir.
Kadınlar, şikayet sonunda adli bir neticeye ulaşılamayacağı, boşuna zaman ve emek harcamaması şeklinde telkinlerde bulunulmak suretiyle şikayetinden vazgeçmesi konusunda polis tarafından ikna edilmektedir.
Kadın polis de erkekleşiyor
Polislerin koleje girmelerinden itibaren sivillerden izole edildiği, bu izolasyonun mesleğe atıldıktan sonra da sürdüğü saptanmış. Bunun sonucu polislerin mesleklerini sivillere oranla daha 'şerefli' gördüklerini belirtildiği araştırmada 'biz' ve 'onlar' vurgusunun sık yapılmaya başlandığı savunuluyor.
Mesleki dayanışma ve yardımlaşmanın bazen görev üzerinde olumsuz etkileri örülebilmektedir. Başlangıçta kanun dışı uygullamalara göz yumma ve olayı kapatma şeklinde ortaya çıkmaktadır. Ekip çalışması gibi görülen bu dayanışma bazı durumlarda çeteleşmeye kadar varabilmektedir.
Polisin sürekli yıpratıldığı ve herkesin polise düşmanlık yaptığı düşüncesine göre polis kendi meslektaşına sahip çıkmalıdır, polisin bazı hatalarının kapatılmasında kamu yararı vardır. Çünkü böylelikle devlet yıpranmamış olacaktır.
Polislik suç ve suçlularla mücadele etmek ve devleti korumak gibi daima statüko gerektiren bir meslektir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de polisler muhafazakar bir dünya görüşüne sahiptir.
Polislerin büyük çoğunluğu işçi, memur ve çiftçi ailelerinden geliyor. Doğal olarak bu sınıfların değer yargıları teşkilata taşınıyor. Babaların tamamı ilkokul mezunu.
Kadın personel sayısında geçmişe göre önemli bir artış var ama erkek egemenliğini etkileyecek boyuta ulaşmadı. Mesleğe giren kadınlar erkek meslektaşları tarafından 'asimile' edilerek, bir müddet sonra erkekler gibi davranmaya başlıyor. Fakat bazı kadın polisler bu tavır değişikliğine direnerek bir kadın gibi güvenlik hizmeti sunulması gerektiğini savunuyor.