Güncelleme Tarihi:
Polis Akademisi'nden iki öğretim görevlisi, 2000 fotoğrafından Demirel'in beden dilini çözümledi
Polis Akademisi Öğretim görevlisi Av. Önder Aytaç ve Dr. İhsan Bal, ‘‘Etkili İletişim’’ konusu için, Cumhurbaşkanı Demirel'i seçtiler. Demirel'in 2 bin fotoğrafını tarayan öğretim görevlileri, Demirel'in beden dilini çözdüler. Bu konuda hazırlanan 25 sayfalık bilimsel makale şimdi polislere ders olarak veriliyor. Makale, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlı Kaçakçılık ve Organize Suçlar, Asayiş, Eğitim , Terörle Mücadele, Koruma, Pasaport, Yabancılar ve Hudut İşleri Daire Başkanlıkları'nın düzenlediği ‘‘Poliste Etkin İletişim ve Beden Dili Kursu’’nda ders olarak verildi. ‘‘Polisin Gözüyle Postmodern Bilge Tonyokuk Cumhur-baba'nın Beden Dili’’ başlıklı bu makale, Hatay Polis Dergisi'nde de yayımlandı.
İmajı kendinden
Sayın Cumhurbaşkanı'nın bir diğer çıpalama hareketi de her zaman elinde bulunan (ve çok az giydiği) siyah fötr şapkasıdır. Adeta kendisiyle ve Türkiye'nin sivil demokrasisi ile özdeşleşen bu fötr şapka, kanımızca imaj yapıcıların ısrarla üzerinde durdukları, herkesten farklı bir yönünün, farklı bir noktasının olması bağlamında gerçekten önemli bir objedir. Cumhurbaşkanı Demirel gerçekten de çok ilginç bir biçimde, herkesin fötr şapkalı olduğu zamanlarda farklı bir çıpalama yaparak şapkasız olmakta ve fötr şapkasını kullanmamaktadır.
Egemenlik benim
Cumhurbaşkanımız, kendisini ziyarete gelen heyetleri kabul ettği salonda, büyük dikdörtgen masanın başına oturarak konuşur. Bilindiği gibi dikdörtgen masalar, otorite oyunlarının en fazla oynandığı aksesuvarlardır. Herkes oturduğu yere göre ya önem kazanır ya da önemsizleşir. Sayın Demirel'in sağ tarafındaki ilk koltuğa oturan sözcü ya da Baba'ya en yakın insan konumundadır. Misafirler, Baba'nın sağ ve sol tarafında yer alacak şekilde büyük dikdörtgen masanın uzun kenarlarında yer alan koltuklara otururlar. Sayın Cumhurbaşkanı, genellikle parmaklarının ucuyla geniş masaya dokunmaktadır. Bu fotoğraflarda, orasının kendisine ait olduğunu vurgulama, bulunduğu yerden yardım/güç alma ve masaya dokunarak oranın kendi özel alanı içinde olduğunu vurgulama söz konusudur.
Araştırmanın nedeni
Eğer O, ‘‘Nassınız?’’ diye sorup bunun yanıtını da kendisi ‘‘Eyissiniz, eyissiniz!’’ diyerek veriyorsa, ‘‘GAP'ı gaptırmamm’’ anlatımlarını kendisiyle birlikte belleklere işliyorsa (çıpalıyorsa) ve hatta yalnızca ‘‘Binaenaleyh’’ kelimesi ile bile Cumhurbaba'lığını çağrıştırabiliyorsa, Sayın Demirel'in kullandığı beden dilinin derinlemesine incelenmesinde elbette sayısız yararlar vardır.
Eğer biz bu incelemeyi yapacak olursak, hem devletin az sayıdaki bilgelerinden biri olan Demirel'in ne dediğini, hem ne demek isteyip de söylemediğini, hem de herhangi bir durumla karşılaştığı zaman vücudunun nasıl bir tepki sergilediğini kolaylıkla anlayabilir ve zihninden neler geçtiğini çıkarabiliriz.
Sayın Cumhurbabamız, post-modern bilge Tonyokuk olarak her zaman bize yol göstermekte, her zaman ileriye doğru gitmek için, ama cümleleriyle ama beden diliyle bize meşale olmakta, ışık tutmakta ve herkesi kucaklamakta ve ikaz etmektedir!
Müşfik dokunuşlar
Sayın Demirel, dokunarak iletişim kurmanın önemini bilen ve bunun gerekliliğine inanan bir kişidir. Hem halkın içinde olduğu zamanlarda, hem de yabancı devlet adamlarıyla karşı karşıya geldiği anlarda çekilen fotoğraflarının neredeyse tamamında el temasının (dokunmanın) yüzlerce örneği ile bizlere tebessüm eder. Uluslararası 20. 23 Nisan Çocuk Şenliği dolayısıyla ülkemize gelen Aborgeen yerlisi bir çocukla, onların geleneksel selamlaşması olan burunları ile karşılaştıkları kişinin burnuna dokunmaları şeklindeki sıcak selamlaşmayı bile yaparak bir ilke daha imza atar. Kısacası, karşılaştığımız kişiyle abartıya girmeden dokunma yoluyla verilen mesajda yakınlık, içtenlik, sevecenlik ve müşfiklik yüklemesinin yapılması söz konusudur.
Sıcak, içten iletişim
Cumhurbaşkanımızın, konuşmalarının büyük çoğunluğunda avuçlarını hep açık görürüz. Topluluğa karşı ellerini sürekli bel hizasından yukarıda tutmaktadır. Bu şekilde durduğunda bilelim ki topluluklara en sıcak ve en içten mesajı vermektedir. Demirel, konuştuğu topluluklara kollarını açarak ve avuçları açık olarak yaklaşmakta ve karşısında bulunanlara net bir biçimde iletişim kurma çabasında olduğunu algılatmaktadır.
Mutlu eden üç an
Cumhurbaba'nın en neşeli, mutlu ve içtenlikli olduğu anlar, öncelikle Anadolu'ya seyahatlere çıktığı zamanlardır. Cumhurbaşkanımız, yurtiçi geziler sırasında karşılaştığı yurttaşlara gayet sevecen yaklaşmaktadır. Örneğin böyle bir seyahatte karşılaştığı ihtiyar bir amcayla konuşurken iki eli ile o kişiyi neredeyse omuz hizasından tutmakta ve sevgiyle bakarak ‘‘Devlet Baba’’nın yurttaşa sıcak ve içten yaklaşımını, bakışını sergilemektedir.
Sayın Demirel, askeri törenlerde tek başına yürüyerek tören grubunu denetlediği/selamladığı anlarda da ekstradan sevinçli ve mutlu bir görüntü çizer. Bunun nedeni, asker ile ilişkilerinde gelinen sonuç açısından başarısını perçinleyen bir temkin ve haz içinde olması ile açıklanabilir.
Su ve barajla ilgili açılışları yaptığı zamanlarda da Cumhurbaşkanı'nın normale göre çok daha fazla neşeli olduğu kolaylıkla gözlemlenir. Açık havada olmak ile pozitif enerji dolmak arasında doğrudan bir ilişki olsa da kendisinin eski bir Devlet Su İşleri Genel Müdürü ve mühendisi olmasından dolayı, baraj ve su ile ilgili açılışlarda Sayın Demirel'in yoğunlaşmış bir sevgi birikiminin dışa yansıtılması söz konusudur.
Batı ve Doğu
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, kendisini ziyarete gelen Türkiyeli misafirlerine yaptığı göz temassızlıkları ile ‘‘Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur’’ mesajını verirken, yabancı ülkelerden gelen temsilcilere ise geldikleri ülkelerin özelliklerine/statülerine göre (Doğulu-Batılı, Kuzeyli-Güneyli, Türk dünyası-Müslüman ülkeler, Avrupa Topluluğu üyeleri-G7 ülkeleri) hem farklı farklı mesajlar vermekte hem de farklı farklı beden dili uygulamaları yapmaktadır.
Bilgelik ve güven
Demirel'in pek çok Batılı yabancı devlet adamını kabul etmesi ya da onlarla karşılaşması sırasında, sol elinin avucunun içinde tuttuğu gözlüğü gözükmektedir. Demirel'in gözlüğünün sol elinin içinde bulundurması, Turgut Özal'ın İcraatın İçinden programında elinde tuttuğu kalemi ve Tansu Çiller'in bundan önceki seçim propagandalarında elinde tuttuğu gözlüğü, hep birbirine benzeyen ortak anlam taşımaktadır.
Demirel verdiği mesajda kendisine tatlı bir bilgelik misyonunu yüklemesi, belki kendisini sürekli güvenlemesi ve karşısındakini etkilemek için kullanılan bir aksesuvar olması biçimindedir. Bunun yalnızca yurtdışından gelen konuklarıyla yaptığı görüşmeler sırasında elde tutuyor olması da üzerinde ayrıca düşünülmesi gereken bir diğer konudur. Demirel, sol avuç içinde gözlük tutması ile gelen yabancı konuklarına karşı belki bir çıpalama yapmakta ve adeta karşısındakilere kendi bilgeliği ile ilgili bir hipnoz terapisi uygulamaktadır.