Güncelleme Tarihi:
İtiraz dilekçesinde, A.Ş’nin “Kasten adam öldürme” suçundan tutuklanması istendi ve “Suç işleyen polisin cezasız bırakılması Türkiye’de yargı geleneği” iddiasında bulunuldu. Dilekçede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ışığında, polisin “barışçı gösteriyi şiddet kullanarak engelleyemeyeceği”, “meşru savunma” olmadığı ve “tutuklama koşullarının oluştuğu” vurgulandı. Sarısülük ailesinin avukatları Kazım Bayraktar ve Eylem Hakverdi’nin hazırladığı itiraz dilekçesinde özetle şu değerlendirmeler yapıldı:
CESARETİ ÜNİFORMA VE İKTİDARDAN ALIYOR
“Katil şüphelisi bu cesareti, haklılığından ve yüreğinden değil; silahından, üniformasından ve siyasal iktidar tarafından korunacağına dair güvenceden almaktadır. Halka ve vatandaşlara karşı suç işleyen polislerin, yargı tarafından korunmasının birkaç istisna hariç cezasız bırakılmasının Türkiye’de bir yargı geleneği olduğu zaten bilinen bir gerçekliktir. Ancak, bunca maddi ve kesin kanıta, milyonlarca insanın izleyip infiale kapıldığı kamera görüntülerine rağmen katil şüphelisinin korunmasına cüret edilmesi belki de bir ilktir. Dosya şüphelisi, siyasal iktidar tarafından da korunmaktadır. Bu olaydan sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmasında ‘Polisi yedirtmeyiz’ demiştir. Bu ifade yargıyı yönlendirmeye yönelik bir ifadedir.
KASTEN ADAM ÖLDÜRME
Siyasal iktidarın bahsedilen açıklamalarını müteakip polisin işlediği kasten adam öldürme olayında, şüpheli mahkemeye sevk edilirken, gerçeklikten uzak “meşru müdafaa sınırının aşılması suretiyle adam öldürme” tespitinin yapılması, mahkemenin de bu gerekçeye dayanarak şüpheliyi serbest bırakması en hafif deyimiyle toplumda adalet duygusunun incinmesine, cinayetin cezasız bırakılmaya çalışıldığı algısının oluşmasına sebep olmuştur.
SEVK MADDESİ MADDİ GERÇEKLİĞE AYKIRI
Savcılığın Ethem Sarısülük’ün polis tarafından ateşli silahla öldürülmesi olayı ile ilgili tespit ettiği tutuklamaya sevk maddesi TCK m. 27/1 maddesidir. Şüphelinin eyleminin ‘meşru müdafaa sınırlarının aşılması sureti ile adam öldürme’ olarak tanımlanması gerçeklere ve maddi kanıtlara aykırıdır, değiştirilmesi gerekmektedir. Katil şüphelisinin yerde yatan göstericiyi tekmeledikten sonra da hala ateş etmeden geri çekilme olanağına sahip olduğu kamera kayıtlarında net olarak görülmektedir. Bu anda katil şüphelisi geri çekilmek yerine tabancasını çekip önce göstericilerin üzerine bir kaç el ateş etmekte Ethem Sarısülük bu anda vuruluyor sonra havaya ateş etmektedir. Katil şüphelisinin öldürme kastının, göstericilere karşı kin ve nefretinin açığa çıktığı an bu andır. Kaçış yönünde hiçbir engel yoktur, göstericiler tarafından kuşatılmış da değildir. Göstericilerin saldırısından ateş etmeden de kurtulma olanağına sahip olduğu, ancak ateş ederek geri kaçmayı tercih ettiği, özetle vur-kaç taktiği uyguladığı açıkça görülmektedir.
TAŞ DARBESİNE MARUZ KALDIYSA NASIL KAÇTI
Katil şüphelisi çok sayıda taş darbesine maruz kaldığını, kendini savunma içgüdüsüyle ifade edebilir. Buna karşılık şu sorular yanıtlanmalıdır? Bu kadar taş yağmuruna maruz kalan bir insan taş atanların üstüne bu kadar rahatlıkla nasıl gidebilir? Yerde yatan göstericiyi nasıl bu kadar rahatlıkla tekmeleyebilir? Siyasal iktidar ve yargı tarafından bu derecede korunan polisler için gerçek dışı rapor verecek tabip bulmak her halde zor olmasa gerek. AİHM’nin “Ataman” kararında yasada yer alan önceden bildirimde bulunma yükümlülüğü yerine getirilmemiş olması bu durumunda dahi ‘Toplanma özgürlüğünün ihlalini haklı göstermez. Göstericiler şiddet eylemlerine başvurmadıkları sürece, ilgili makamların barışçı toplantılara karşı hoşgörülü davranmaları gerekir. Aksi takdirde, Sözleşme’nin 11. maddesinde güvence altına alınan toplantı özgürlüğünün içi boşaltılmış olur’ denilmektedir. AIHM bu gerekçelerle Türkiye’yi tazminata mahkum etmiştir. Karardan anlaşılacağı gibi, sorun polisin kullandığı gücün orantılı olup olmadığı değil, barışçı bir gösteriye polisin şiddet kullanarak engel olmasıdır.
MEŞRU MÜDAFAYA KARŞI MEŞRU MÜDAFA YOK
Olay günü görev yapan polislerin tümünün kaskı vardır. Dolayısıyla bu taş atma eylemi ölüme sebep olacak nitelikte değildir ve taştan ölen ya da hayati tehlike geçiren polis bulunmamaktadır. Polis önce hedef gözeterek gaz fişeği atmaya başlamış, insanları tazyikli suyla yerlere fırlatmış, yoğun bir saldırı başlatmıştır. İlk saldıran polistir, eylemciler değil. Bu aşamadan sonra eylemciler meşru direnme hakkını kullanmışlardır. Hukukta meşru müdafaaya karşı meşru müdafaa diye bir fiil tanımlanmamıştır. Olay anında şüpheli polis meşru müdafaa halinde değil sürekli ve aralıksız saldırı halindedir.
AMİRLERİNİ TEHDİT ETTİ
Ekte sunulan ve bir çok yazılı basın ve sosyal medyada yer alan habere göre şüpheli kişi amirlerini ‘Beni teslim ederseniz, tüm amirlerimin bu olaylardaki kanun dışı emir ve uygulamalarını ifşa edeceğim’ diyerek tehdit etmiştir. Bu tehdit haberinin doğruluğu şüphelinin amiri konumundaki kişinin tanık sıfatı ile dinlendiğinde verdiği ifadeden de anlaşılmaktadır. Zira amir ifadesinde ‘olay anına olay yerine sırtının dönük olduğunu, üç el ateş sesi duyduğunu’ ifade etmesine rağmen ‘Ethem’in yaralandığını görmediğini, gelen ambulansı görmediğini’ söylemiştir. Olay yerinden sorumlu amirin silah sesine kayıtsız kalması düşünülemez. Aynı kişi ifadesinde ‘ateş eden kişinin benim birliğimden olduğunu olaydan yarım saat sonra öğrendim’ demiştir. Bir polis amirinin ekibinden birisinin işlediği cinayetten bu kadar habersiz gibi ifade vermesi şüpheliyi ifşa etmemek kaygısı taşıdığını göstermektedir.
DELİLLER KARARTILDI
Olay yerinde yüzlerce polis olmasına rağmen olay sonrasında olay yeri keşfi yapılmayarak delillerin kaybolması şüpheli polisin içinde bulunduğu polis teşkilatı tarafından sağlanmıştır. Dolayısıyla delillerin bir kısmı karartılmıştır. Bütün bunlar delilleri karartma şüphesi ve tanık ve mağdurlara baskı yapma şüphesinin varlığını somut şekilde göstermektedir.
AİLE TEHDİT EDİLDİ
Müşteki Mustafa Sarısülük’ün eşi Çiğdem Diren Sarısülük, 2 Haziran günü hastanede beklerken 03:00 sıralarında cep telefonundan, numarasını gizleyerek arayan erkek şahıs “Ethem’ in kurşunla vurulduğunu nerden biliyorsun, neden yalan söylüyorsunuz” demiş, “siz kimsiniz?” sorusu üzerinde de “Birazdan gelip seni gözaltına alçağım, kim olduğumu görürsün o zaman” diyerek adından küfürler etmiştir. Bu olaydan sonra Ethem Sarısülük’ün bir arkadaşı yine telefonla aranarak tehdit edilmiş, bu kişinin kaldığı evin apartman güvenlik kameraları apartman yöneticisinden polisler tarafından alınmıştır. Anlaşılıyor ki polis memurunun savurduğu tehditle polis teşkilatı şüphelinin değil maktul ve ailesinin üzerinde bir soruşturma yürütmekte, onları tehdit ederek korkutmaya çalışmaktadır.”