Güncelleme Tarihi:
Arena ekibi ünlü baba Ayvaz Korkmaz'ın sorgu kasedini ele geçirdi
BU AKŞAM ARENA’DA
Ünlü gazeteci Uğur Dündar yönetimindeki Arena'nın ele geçirdiği sorgu kasetinde, organize suç örgütü elebaşı Ayvaz Korkmaz, gayrimeşru hayata nasıl girdiğini, suç organizasyonlarını nasıl kurduğunu ve bazı güvenlik görevlileriyle nasıl işbirliği yaptığını bir bir anlatıyor.
İtiraflar, babasının Tahtakale'deki çay ocağında çalışan bir gencin, birbirini tanımayan üç ayrı organize suç grubu kuracak kadar nasıl büyüdüğünü gözler önüne seriyor.
Hakkındaki gıyabi tutuklama kararı nedeniyle 11 Kasım 1999'de Ukrayna'da yakalanıp Türkiye'ye iade edilen Ayvaz Korkmaz, 'Cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak', '2 kişiyi öldürmek', '3 kişiyi gasp', 'Adam kaçırmak', 'Hürriyeti tahdit', 'Ölümle tehdit', '7 kişiyi yaralamak' ve '6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefet etmek' suçlarıyla, 27 eylemden sorumlu tutuluyor. Kartal Özel Tip Cezaevi'nde tutuklu bulunan Ayvaz Korkmaz DGM'de yargılanıyor. İşte Korkmaz'ın ilk sorgusundaki itirafları:
GAYRİMEŞRU DÜNYAYA GİRİŞ
Ayvaz Korkmaz, gayri meşru dünyaya, babasının vurulmasından sonra 22-23 yaşlarında girdiğini söylüyor: ‘‘...Babam ölümcül bir ameliyat geçirdi. Çok kötü oldum... Ondan sonra böyle içimde bir şeyler kıpırdadı. Yani güçlü olma hissi doğdu.’’ Korkmaz, daha sonra, 1991'de, Nanik Mustafa ile 'fırın' işlerine girdiğini, rekabet durumundaki fırıncıları 'uzlaştırdıklarını' anlatıyor. Bu dönemde ilk yaralama suçundan ikibuçuk ay hapis yatmış. Ayvaz Korkmaz, 'Tahsilat' işine 1993'de girdiğini ve bu suçtan polis tarafından aranırken Hüseyin Uzun ile, onun mağazasında nasıl tanıştığını şöyle anlatıyor:
‘‘ Hüseyin Uzun tamam dedi, orada tanıştık. Kafanı yorma, dedi. Sana yardımcı olacağım. Abdullah Abi (A.P. eski Gasp Masası Amiri) ile görüşeceğim, dedi. Ondan sonra öyle ayrıldık. Bundan sonra Hüseyin Uzun ile benim ufak ufak diyaloğum başladı. Yani bize iş veriyordu.
- Nasıl iş veriyordu?
‘‘ Yani şöyle, tahsilat konuları veriyordu. Yani basit, gidip kelimeleri konuşup alacak gibilerinden.
- Çok iş verdi mi size?
‘‘Biraz rahatlattı bizi. Çevresi genişti. Bakırköy'de bir yazıhane verdi.’’
CİCİ İÇİN VUR EMRİ
Korkmaz, bir kira sözleşmesini yırttıktan sonra Gasp Masası tarafından yakalandığını fakat 'Hüseyin Uzun'un sayesinde savcılık tarafından serbest bırakıldığını, Hüseyin Uzun'un da savcıları, eski emniyet müdürü Y.K. vasıtasıyla ayarladığını öne sürüyor. Ayvaz Korkmaz, Kemal Sarıtaş ile Hüseyin Uzun vasıtasıyla, 2,5 milyar liralık bir alacağın tahsili nedeniyle tanışmış. Sarıtaş'ın, içinde '200-400' kilo eroin bulunan bir kamyonunun yakalanmasıyla ilgili olarak şunları anlatıyor:
‘‘...Asker TIR'ı, kamyonu almış, Alay'ın içine, yani sabah arayacakmış. Bu İbrahim Cici de bu konuyu hallederim. demiş. 400 bin dolar mı, hayır mark. Kemal de çıkartmış 400 bin mark vermiş İbrahim Cici'ye. İbrahim Cici bunu halletmemiş.’’
Korkmaz, bu iş nedeniyle, Kemal Sarıtaş'ın, Hüseyin Uzun'a, Uzun'un da kendisine İbrahim Cici'yi 'vur emri' verdiğini söylüyor. Ayvaz Korkmaz, 'öldürün' talimatına karşın, adamı Ufuk'un İbrahim Cici'yi yaraladığını sonra da yine emniyet müdürü Y.K.'ya teslim olduğunu söylüyor.
POLİSE 250 BİN MARK VERİLDİ
Ayvaz Korkmaz, uyuşturucu işi sırasında, bir İranlı ile Pakistanlı'nın rehin alınması sonra da İranlı'nın öldürülmesi olayına 'gönlü olmadan' bulaştığını anlatıyor. İranlı'nın Hüseyin Uzun tarafından vurdurulduğunu söylüyor Korkmaz, yine Uzun'un isteği üzerine Fikret adlı adamının bu olayın faili olarak Cinayet Masası'nda görevli polis B'ye teslim edildiğini ekliyor.
Ayvaz Korkmaz bu olayla ilgili olarak Kemal Sarıtaş'ın daha sonra Narkotik Şube tarafından gözaltına alındığını, kendisinin, serbest bırakılması için M.Y adlı polisle görüştüğünü anlatıyor. Korkmaz, Sarıtaş'tan bir milyon mark istendiğini öne sürüyor:
‘‘M.Y. (polis), Kemal anlatıyor. Yani, Kemal burdan sıkıp, burdan yalayan adam. Yani o şartlarda bile pazarlık yapabilecek adam. Pazarlık yapabilecek kapasitede bir tip zaten. Yani zaten normal olsaydı, zaten o da yaşardı, akıllı olsaydı, o kadar pisliğe bulaşmazdı. Adam gibi otururdu bir kenarda. Pazarlık yapıyor 250 bin mark'a düşürttürüyor.’’
Ayvaz Korkmaz, 70 bin Mark'ın hemen verildiğini, Hüseyin Uzun'un verdiği 50 bin Mark'ı da kendisinin M.Y.'a verdiğini, 250 bin Mark'ın bir kaç seferde ödendiğini öne sürüyor.
Korkmaz, Narkotik Şube Sokak timleri amiri Bora Barış Güler'in katili Nazmi Deliktaş'ı 'iyi olur', 'birilerinin hoşuna gider' diye öldürtmek istediğini de itiraf ediyor.
Kemal’in işinin bitirilmesini Erdoğan'a verdim
Ayvaz Korkmaz, Kemal Sarıtaş'ın öldürülmesine uzanan olayın, Sarıtaş'ın Hüseyin Baybaşin'e, telefon açıp, ‘‘İranlı'yı nasıl koparttım’’ diye hava atmasıyla başladığını belirtiyor. Bu telefon görüşmesinin Interpol tarafından banda alındığını ve Baybaşin'le ilgili operasyon başlatıldığını belirten Korkmaz, müthiş bir iddiada bulunuyor. Korkmaz, Baybaşin operasyonunun Türkiye ayağının, Kemal Sarıtaş'ı da kapsadığını, o dönem Narkotik Şube Müdür Yardımcısı olan emniyet müdürü K.D.'in Sarıtaş'a söylediğini öne sürüyor. Korkmaz bu olaydan sonra İbrahim Uzun'un vesveseye kapıldığını belirtiyor. Ayvaz Korkmaz, sorgucuya şunları anlatıyor:
- Bu işi kime verdin, yani Kemal'in işini bitirmesi işini hangi adama verdin?
‘‘Erdoğan Karaçam.’’
- Erdoğan'a verdin.
‘‘ Erdoğan Karaçam yazıhanede bekliyor.’’
-Hangi yazıhanede?
‘‘Bu kendine kurduğu’’
- Cennet'teki?
‘‘Hee, Hüseyin Uzun şeyi arıyor. Pardon bu şey arıyor Kemal, Hüseyin'i. Diyor ki, bir buluşalım, falan. o da diyor ki, Cennet. Gel de seni ben oradan aldırayım. diyor. O anda beni aradı böyle dedi. Şey dedi... Akşam.
- O gün buluşma olacağını biliyordunuz siz?
‘‘Hüseyin aradı söyledi.’’
- Siz kafaya koymuştunuz öldürmeyi?
‘‘Tabii’’
- Fırsat kolluyorsunuz ne zaman düşer diye?
‘‘Tabii.'
Ayvaz Korkmaz, daha sonra, Erdoğan'ın bir arkadaşının Kemal Sarıtaş'ı aldığını, Cennet'in arka sokağındaki yere getirdiğini, Erdoğan'ın Kemal'i öldürdüğünü anlatıyor.
Korkmaz, Erdoğan'ın karakol polisi tarafından tesadüfen yakalandığını, kendisinin 10 dakika sonra B'yi (Cinayet masası dedektifi) aradığını söylüyor. B.'ye 10 milyar lira verildiğini öne süren Korkmaz, Erdoğan'ın kendi adını 'okumadığını' söylüyor.
CEMAL'İ HÜSEYİN UZUN ÖLDÜRDÜ
Kemal Sarıtaş'ın abisi Cemal Sarıtaş'ın öldürülmesini de Hüseyin Uzun'un 'vesveseli' olmasına bağlayan Korkmaz, ‘‘Yani böyle yaşamak gerekiyor...’’ diyor. Korkmaz, Cemal'i vurmak için evinin önüne giden üç adamının polis tarafından yakalandığını daha sonra Hüseyin Uzun'un bizzat Cemal Sarıtaş'ı vurduğunu söylüyor:
‘‘Hüseyin Uzun ateş ediyor, seri biçimde. Cemal'e. Cemal sağ arka kapıyı açıyor, ondan sonra gidiyor şeyden, peşinden. Bir de boynundan falan ordan ateş ediyor...’’
Ayvaz Korkmaz, daha sonra polis B. ile bir senaryo hazırladıklarını, olaya karışan, önce Mehmet Benli'nin, iki saat sonra da Tayyar ve Ramazan'ın yakalanmasını planladıklarını ve aynen uyguladıklarını öne sürüyor. Korkmaz, cezaevindeki 'TİKKO'cu' Cenan Sarıtaş'ı siyanürle öldürtme planının ise adamlarının trafik kazası yapması nedeniyle suya düştüğünü itiraf ediyor. Ayvaz Korkmaz, bundan sonra Bulgaristan'a gittiğini, oradan Moldova'ya geçtiğini söylüyor.
GÜRCİSTAN'TA PIRLANTA TEZGAHI
Sorgunun son aşamasında Ayvaz Korkmaz'a mal varlığı soruluyor. Korkmaz, Çekmece ve Avcılar'da dairesi olduğunu söylüyor, arabalarını satarak Gürcistan, Batum'da bir 'pırlanta tezgahı' kurdurduğunu belirtiyor. Korkmaz, işin başında Obik adlı bir Ermeni'nin bulunduğunu belirterek 'tezgahın' işleyişini şöyle anlatıyor:
‘‘Devlet atölyeye ham taş veriyor. Bunu işle diyor. O işlerken sen gidiyorsun, el altından Sibirya'dan, Kazakistan'dan taş alıyorsun. Tabii taştan da anlamak lazım... Yani 4 tane devlete işliyorsun, ruhsatlı, 3 tane de kendi malına çalışıyorsun, bütün olay o.‘‘
Kim kimdir?
Ayvaz Korkmaz haberinde rumuz olarak yazılan polislerin adları:
A.P. Abdullah Perçin, eski Gasp Masası Amiri
Y.K. Yener Kur- Eski Bakırköy İlçe Emniyet Müdürü.
M.Y. Mehmet Yavuz- Eski Narkotik Şube Müdürü Ferruh Tankuş'un makam şoförü.
K. D. Kurtuluş Dönmezer. Emniyet Müdürü
B. Bahadır Öztürk, eski Cinayet Masası dedektifi.
(...) Grubu. Durmuş Yaşar Grubu.