Oluşturulma Tarihi: Ağustos 11, 2002 00:00
Ekranda günlük hava raporu veren Dr. unvanlı sunucunun kehaneti bu kez doğru çıktı.Güneş batışına bir kaç saat kala kurşun grisi bulutlar tepeye yerleşti.
Meteoroloji uzmanının sabah söylediği yağmur çiselemeye başlarken adımlarımı sıklaştırdım. Arabama on metre mesafe kaldığında uzaktan kumandayı tuşladım. Asker nizamında birerli kol dizili araçlar sırasında benimki 'bip' sesiyle ışıklandı, kapı kilitleri çözüldü. İnsanları tembelliğe alıştırmasına rağmen keyif veren bir buluş bu.İçeri girmeye hazırlanırken bagaj kapağında, radyo antenine yakın diklemesine duran bir çubuk gözüme çarptı. Araba anteni ancak kontağı çevirdiğimde çalıştığı için meraklandım. Hafif bükülü bir tükenmez kalemdi bagaja sıkışmış olan. Kalemi çekince altında bir kağıt parçası göründü. Bagajı açtım, içeriye düşen ortasından yırtılmış bir on dolardı. On dolar nasıl olup da bagaj kapağına sıkıştı? Tükenmez kalemin sahibi bütün on doları mı, yoksa yırtık yarısını mı çıkarmaya çalışıyordu? Niye bıraktı kalemi orada? Neyse ki kalemle araba boyasını çizmemiş.Yağmur şiddetlenmeye başladı. Bu kez ön cam sileceğinin altında bir
trafik cezası görüyorum. En hafif ceza elli beş dolar. Canım sıkıldı. Türkçe yüksek sesle ‘selam’ gönderdim ceza yazana. Arabam NYP işaretli basına ayrılmış park şeridinde. Ceza izahatında ‘‘Tek plakalı’’ yazıyor. Yağmura aldırmayıp dışarı fırlıyorum. Ön tampon bomboş, plaka yok. Hoppala! Kim söküp almış arabamın plakasını? Connecticut ve Florida'da tek plaka trafiğe çıkmak için yeterli ama New York'ta değil. Yırtık on dolarla, kayıp plaka arasında ilişki kurmaya çalışıyorum. Aklıma birşey gelmiyor. Ertesi gün trafik müdürlüğünü arayıp durumu bildiriyorum. Hattın öbür ucunda konuşkan bir memure. Yeni plaka dört ile altı hafta arasında gönderilecekmiş. Daha çabuk olmaz mı? Hayır, çünkü plakaları cezaevlerindeki ‘kibar mahkumlar’ imal ediyor. Mahkumun kibarı nasıl oluyor? Vergi kaçakçılığı, sahtekarlık, yasadışı hisse satışından cezaevine düşmüş üst düzey yöneticilermiş bunlar. Sorularımı yanıtlayan trafik yetkilisi şakayı seven bir kadın. ‘‘Lotoyu kazanmak gibi bir şey bu. Şansın varsa yeni plakanı tornadan geçiren, bir holding sahibi olabilir. Bu iş için saatte 12 cent alıyorlar’’ diyerek kahkaha atıyor.Son zamanlarda cezaevine gönderilenler sıradan insanlar değil. Şirketleri borsada üst sırada, yaşantıları dedikodu sütunlarında yankılanan sosyetik kişiler. Amerikan adli düzeninde sakatlık, çarpıklık, çifte standart uygulamasına rastlıyoruz. Ama son aylarda yoksul gibi süper zenginin de göz yaşına bakılmıyor. Zihnimde bu şöhretlerin geçit töreni başlıyor. 78 yaşındaki Alfred Taubman dünyaca ünlü müzayede şirketi Sotheby's'in baş hissedarı. Rakibi Christie's ile fiyat şişirmede anlaşarak müşterilerine sattıkları sanat eserlerinden 400 milyon doları aşkın para kaldırmışlar. 780 milyon dolarlık servet sahibi Al Taubman bir yıl artı bir günlük mahkumiyeti nedeniyle kelepçelenerek götürülmesini önlemek için 24 saat öncesinden cezaevine teslim olmuş.Adelphia (Yunanca Kardeşler) TV şirketinin sahibi John Rigas ve iki oğlunun ekranlardaki görüntüleri, yazılı basındaki
haberler içler acısı. Rum kökenli yaşlı milyarder Rigas, 48 ve 46 yaşındaki iki oğlu kelepçelenerek tutuklandı. New York Post gazetesi ‘‘FBI üç küçük domuzu ele geçirdi’’ başlığıyla olayı verdi. Post editörü ayıp etmiş diyemeyeceğim. Rigas'lar şirketin 18.6 milyar dolarlık borcu için iflas mahkemesine başvurmuşlar. Ama yıllardır özel uçakla Afrika'da safari turlarına çıkmaktan, çeşitli yerlerde ilçe büyüklüğünde araziler, kentlerde pahalı dubleks malikane satın almaktan, şirket parasını kumbara gibi boşaltmaktan geri kalmamışlar.Oysa bu iki örnek buzdağının sivri ucu. Adalet Bakanlığı ve Senato 25'in üstünde dev şirketi mercek altına alıp soruşturmaya başladı. Biyo-teknoloji şirketi ImClone'un sahibi Dr. Sam Waksal hileli senet satışından, WorldCom yöneticileri de hissedarların parasını iç etmekten ötürü tevkif edilip kelepçeyle cezaevine gönderildi. Enron, Harken Energy, Tyco İntl., AOL Time Warner, Qwest, Halliburton gibi dev şirketlerin sahip ve yöneticilerinin soruşturulması sürüyor. Liste giderek uzuyor. Soruşturmaya hedef olan şirketlerin geçen yılki borsa değeri trilyon dolara yakın.Ticaret ve finans dünyasını, sermaye piyasalarını altüst eden bu olaylar Başkan George W. Bush'un popülaritesini düşürdü. 15 eyalette halka güven turuna çıkan Bush ‘‘Hırsız yöneticilerin cezasını vereceğiz. Kolay para musluklarını kapatacağız’’ diye konuşuyor. John Hancock finans şirketi başkanı David D'Alessandro ‘‘Bu dolandırıcılar ekonomiye Usame bin Ladin ve Al Kaide'den fazla zarar verdi’’ diyor. Hisse senedi, tahvil nedir bilmem. Merak ettiğim şu: Cezaevine gönderilen bu hırsız milyonerlerden hangisi arabamın çalınmış plakasının yenisini imal edecek?
button