Güncelleme Tarihi:
Oğlundan 23 Nisan’dan beri haber alamadıklarını söyleyen baba Böçkün, "PKK oğlumla bir kaç çocuğu alıkoymuş, vermiyorlar. Ben çocuğumu istiyorum" dedi. Gözüyaşlı anne Aysel Böçkün ise, "Yani diyorlar barış var. Barış varsa niye çocukları götürüyorlar?" diye konuştu.
Diyarbakır’ın merkez Yenişehir İlçesi Fiskaya semtinde çiftçilik yapan Erol Böçkün ile 3 çocuk annesi eşi Aysel Böçkün,Türk Telekom Endüstri Meslek Lisesi ikinci sınıf öğrencisi oğulları M.S.B.’nin BDP’liler tarafından 23 Nisan günü Lice İlçesi’ndeki karakol protestosuna götürüldükten sonra bir daha kendisinden haber alamadıklarını belirterek oturma eylemi başlattı.
BAŞKA ÇOCUKLARI DA ALIKOYMUŞLAR
Fiskaya Köprüsü yanında bugün öğleden sonra oturma eylemi başlatan Böçkün çiftine yakınları destek verdi. Oğullarının eyleme götürülmesinin ardından bir daha haber alamadıklarını söyleyen baba Erol Böçkün, "Oğlum şu an PKK’nın elinde, bizim bildiğimiz büyükşehir belediyesinin gezi tertibatında 23 Nisan günü Lice bölgesine götürülüyor. Orada karakol yapılmasın diye BDP’nin çadır eylemi var. Çadır kurulmuş her gün birkaç il ve ilçeden insanlar gidip geceleri de kalınıyor. Çocuklar ise 7-8 araba gitmişler. Gençlik hareketinin düzenlediği çadır eylemine götürülmüş. Diyarbakır’da birçok liseden öğrenciyi alıp oraya götürmüşler. Lice kırsalında bir su kenarı var çadırın kurulduğu yer oraya gitmişler. Orada sivil giyimli örgüt mensupları varmış. Oğlumla birlikte birkaç çocuğu alıkoymuşlar vermiyorlar. Bizim gibi evladı alıkonulanlar vardı. Onlarla da BDP il binasında görüştük. Dün akşam son olarak söylenen sizin çocuğunuzu vermiyoruz. Evinize gidin dediler" diye konuştu.
KİMSE ÇOCUĞUMU GASPEDEMEZ
Çocuklarının gasp edildiğini iddia eden Erol Böçkün, "Bizim çocuklarımızı gasp etmişler. 15 yaşındaki çocuğun yaşı hata çağıdır. He an hata yapabilirler. Onun ne iradesi olabilir ki anne ve babasının velayeti altındadır. Askerlik çağı 20 yaştır. Onu alıp asker gibi alıyorlar. Çocuğa gaz veriyorlar, sen bunu yaparsın, şunu yaparsın diye çocuk hemen bir de dağları göreyim diye. Bu hiç etik değil, sen ha çocuğumu alıp gasp ettin, ha öldürdün. Ben çocuğumu onlardan istiyorum. Benim çocuğum yoksa bana hayat yok, bana hayat yoksa çevremde kimseye hayat yok. Benim çocuğum gelmezse benim ne yapabileceğimi ben bile tahmin edemiyorum. Beni gelip burada öldürsünler. Kapım demir kapı bile değil tahtadır. Ben burada doğdum büyüdüm, benim memleketim burası kimse benim çocuğumu gasp edemez" dedi.
BEN KİMSENİN TARAFTARI DEĞİLİM
Büyük sıkıntılarla çocuğunu yetiştirdiğini sözlerine ekleyen baba Böçkün, "Ben çocuğumu bazı insanlarla avanta parayla büyütmemişim, çocuğumu inek sağarak inek pisliği temizleyerek, hamallık yaparak büyüttüm. Ben çocuğumu kimseye vermem. Benim çocuğumu göndersinler, onlar da biraz insanlık varsa çocuğumu yollasınlar. Buradan sayın Cumhurbaşkanımızdan, Başbakanımıza kim yetkiliyse çocuğumu istiyorum. Ben kimsenin tarafı değilim ben bir işçiyim, vatandaşım çocuğumu istiyorum" dedi.
"BÜTÜN ANNELER BANA KATILSIN"
Feryat ederek oğluna kavuşmak isteyen anne Aysel Böçkün ise, "Yazık değil mi Allah, Peygamber aşkına ben çocuğumu istiyorum. Ben çocuğumu bakkala bile yollamıyordum. 15 yaşındaki çocuk nasıl dağa gider? Sen çocuğuma nasıl silah veriyorsun? Ben Lice’ye gittim BDP İl Başkanı Zübeyde Zümrüt’ü orada gördüm. Ona dedim siz çadırı kurmuşsunuz ben oğlumu sizden istiyorum. Orada Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak’ı da gördüm. Ona da biz seni Belediye Başkanı yaptık. Ben demedim Kurt ol oğlumu ye. Ben onlardan davacıyım. Onlar çadır kurmuş çocukları götürüyorlar dağa. Bende burada oturma eylemi yapıyorum. Bütün anneler gelsin bana katılsın, analar ağlamasın çocukları gelsin. Analar gelsin çocuklarını istesinler, bugün benimdir, yarın sizindir. Ben bütün ailemi vermişim, ama oğlumu vermiyorum. Dünya kalksa ben oğlumu vermiyorum. Bu isteğimi Erdoğan, İmralı, dağ, tüm dünya duysun çocuğumu istiyorum. 4 gündür herkese yalvarıyorum. Nereye gittiği belli ben iftira mı atıyorum. Cumhuriyet Savcılığı’na şikayette bulunduk. Oğlum gelinceye kadar eylemimizi sürdüreceğiz. Oğlum gelmeyene kadar yaşamayacağız. Yani diyorlar barış var. Barış varsa niye çocukları götürüyorlar? Ben çocuğumu istiyorum" dedi.