PKK'nın milenyum dönüşü

Güncelleme Tarihi:

PKKnın milenyum dönüşü
Oluşturulma Tarihi: Kasım 12, 1999 00:00

Haberin Devamı

Kürt aydınları arasında 2 bin PKK'lı kaçağın yılbaşında teslim olacağı konuşuluyor

Abdullah Öcalan'ın yargı önünde söyledikleri, verdiği mesajlar Kürtlerde geniş tartışmalara ve ayrışmalara neden oldu. Öcalan'ın silahları bırakma çağrısıyla birlikte PKK içinde sertlik yanlıları hızla tasfiye edilmeye başladı. Avrupa ve cezaevlerindeki PKK'lılar arasında birbirine şiddet kullanmaya varan tartışmalar yaşanıyor. Şiddeti devam ettirme yanlısı PKK'nın önemli adamlarından Mehmet Can Yüce'ye Dev-Sol sahip çıkıp bildiri yayımlasa da Avrupa ve Güneydoğu sınırımızın ötesinden bin 500 ile 2 bin militanın yılbaşında teslim olmasının hazırlıkları yapılıyor. Bu büyük grubun gelişine şimdiden ad bulundu bile: ‘‘Milenyum Göçü’’!

İmralı sürecinin başlamasıyla birlikte, özellikle DEMOS (Demokratik Uzlaşma ve Kürt Sorununda Çözüm Girişimi) mensubu Kürt aydınlarında üç başlıkta toplanan görüşler etkin olmaya başladı: Türkiye sınırları içinde barış içinde yaşamak. Türkiye AB'ye girsin. Şiddete hayır, barış ve demokrasi sürecinde sorunlara çözüm bulalım.

SADDAM'IN IRAKI

Eski HEP ve DEP Milletvekili, DEMOS mensubu Sırrı Sakık, önümüzdeki günler için umutlu. ‘‘Bugün artık şiddet ve silah yok. Şiddet ve silaha başvuranlar, bunları gündemlerinden çıkarmaya çalışıyorlar. Eğer herkes eteğindeki taşları dökerse, ülkenin demokratikleşmesi için çok kısa vadede epey yol alma şansına sahibiz’’ diyor. Sakık, Türkiye'nin uygar ülkeler arasına nasıl dahil edileceğinin çabasına girmek gerektiğini söylüyor. Rafsancaniler'in İranı'nda, Saddam'ın Irakı'da, Hafız Esat'ın Suriyesi'nde yaşamak istemediğini anlatıyor. ‘‘Türkiye'nin bir an önce AB'ye üye olması için kimin üzerine ne kadar yük düşüyorsa yerine getirmelidir.’’ Sağcı ve solcu aydının ortak paydaları olduğunu, Türkiye'nin bu ortak paydaları yakalaması gerektiğini belirtiyor. ‘‘Çatışma değil uzlaşma. Herkesin kamplara ayrıldığı bir coğrafyada farklı kültürlerin, inançların uzlaşması zordur. Demokrasi oturduktan sonra büyük problemler de kalmayacak.’’

SİLAHSIZ, ŞİDDETSİZ HAYAT

Eski CHP Mardin Milletvekili, eski HEP ve DEP Kurucusu ve DEMOS mensubu Ahmet Türk, karşılıklı güvensizlik aşıldığında diyalog kurulabileceğini düşünüyor. ‘‘Türkiye'nin bütünlüğü içinde sorunları çözme isteminde Kürtler ne kadar samimi? İşte bu güvensizliğin kısa sürede giderileceğine inanıyorum. Çünkü hepimizin çabası Türkiye'yi daha saygın daha demokrat ülke yapmak.’’ Türk, 16 yıldır herkesi mağdur eden, herkesin bitmesini istediği bir sürecin sona erdiğini söylüyor. ‘‘Türkiye, AB konusunda önemli mesafeler aldı. Burada eksik olan toplumsal uzlaşma ve hoşgörü ortamının yaratılması. Türkiye'deki aydınlara, demokratlara önemli görevler düşüyor. Misak-ı Milli sınırları içinde birlikte yaşamaya mahkum olduğunu herkesin görmesi lazım.’’ Türk, Türkiye'nin gündeminde insan hakları, demokrasi, çağdaş bir Türkiye yaratmak, Kopenhag kriterleri, AGİT ve Helsinki toplantıları bulunduğunu belirtiyor. Aydınları, demokratları ve sivil toplum örgütlerini, bu çabanın içinde olmaya davet ediyor. ‘‘Türkiye'nin standartlarıyla Avrupa ülkesi noktasına gelmesidir. Bu, Türkiye'nin yararınadır. Bu çabaları destekliyoruz ve olabildiğince güç veriyoruz.’’

ACILARI UNUTMAK

Eski DEP Diyarbakır Milletvekili ve DEMOS üyesi Sedat Yurttaş, 16 yıldır çok büyük acılar, sıkıntılar yaşansa da ileriye bakmak gerektiğine inanıyor. İnisiyatif sahibi, yüzü demokrasiye, eşitliğe, özgürlüğe dönük bir gelişme için başta Anayasa olmak üzere yasalarda ve uygulamalarda, kurumlarda çok ciddi bir değişikliğin gündeme gelmesini vurguluyor. ‘‘O zaman hem demokrasi işler hale gelir hem de toplumda barış ortamı kalıcılaşır. Bu acıları unutturmanın, acıları kardeşlik enerjisine dönüştürmenin yolu budur.’’ Yurttaş, Türkiye'nin yüzünü Batı'ya, demokrasiye mi yoksa bir Irak, bir İran örneğinde olduğu gibi içine kapanarak, dünyadan soyutlanarak, demokrasiden uzaklaşarak, giderek baskıcı mekanizmaları güçlendiren bir yapıya mı dönüşeceğini soruyor. Bu ikisinin arasında bir tercih yapmanın gerekliliğini anlatıyor.‘‘Biz Kürtler, zor koşullara mahkum olacağımız son derece açık şeylerde ısrar etmemeliyiz. Dünyaya entegre olmanın yollarını aramalıyız. Bunun yolu, Misak-ı Milli sınırları içinde demokrasidir. Ret yerine kabul, inkar yerine düzenleme anlayışının yerleşmesi gerekir.’’

Olanla ölene çare yok

Türkiye'de önemli bir süreç başladı. Bu süreç olumlu yönde gelişmelere sahne olacak. Bu duruma gelinceye kadar çok sıkıntılı ve sancılı günler yaşadık. Demokratikleşme acil sorun. Demokrasinin tüm kurumlarıyla yerleşmesi, önümüzdeki sorunlardan.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın Diyarbakır gezisinde insanlar, demokrasi isteğini tüm yönleriyle ortaya koydular. Halk, yöneticilerine taleplerini bire bir iletme imkanı buldu. Bu çok önemli. Bölge halkı gerçekten demokrasinin gelişmesi ve barışın bir an önce tesis edilmesi için elinden gelen tüm çabayı harcama niyetinde. Bölge halkı şiddet istemiyor. Siyasette gerginlikten uzak durmamızı tabanımız sürekli bize telkin ediyor. Yaşananları bir tarafa bırakmak gerekiyor. Olanla ölene çare yok. Cephemizi ileriye dönmeliyiz. Bundan sonra ne yapmamız gerektiğine kafa yormalıyız.

Marjinal Kürt partisine hayır

Türkiye AB'ye girmeden, kendi içindeki demokratikleşmeyi gerçekleştiremez. Kürt sorununu da demokratikleşmeden ayrı düşünmüyorum. Uluslararası sözleşme ve hukukun, Kopenhag kriterleri kuralları çerçevesinde çözüleceğine inanıyorum. Kürt sorununun Türkiye'nin bütünlüğü içinde çözüleceğine inanıyoruz. Gücümüzü bu yönde yoğunlaştırmaya çalışıyoruz. Marjinal bir Kürt partisi olarak kalmak ya da öyle bir partileşme süreci yaşamak istemiyoruz. Bunun bize bir fayda getirmeyeceğine, Türkiye demokrasisine bir şey katmayacağını biliyoruz. Türkiye'deki bütün demokratik güçlerin katılacağı bir geniş yapı olursa çok daha iyi olur.

Türkiye AB’ye girmeli

Türkiye AB'ye girmeli. Çünkü Cumhuriyetten bu yana yüzünü Avrupa'ya çevirmiş bir ülke. Dünyanın çağdaş ülkeleriyle bütünleşmesinde yarar görüyoruz. AB'ye girmenin demokrasi getireceği inancındayım. AB'ye girme normlarına uyması gerekiyor. Bu koşullar belli. Bu düzenlemelerin hızla yapılması hem halkın beklentilerine cevap verecek hem de Türkiye'nin iç sorunlarının çözümüne neden olacak hem de AB'ye girmenin engellerini ortadan kaldıracak.

Çatışma ortamından, Türkiye'de yaşayan herkes zarar gördü. Ekonomiden turizme kadar ciddi yaralar aldık. Çatışma ortamı bugün bitti. Bu, son derece olumlu ortam yarattı. Somut çözümler konusunda devletin ciddi adımlar atması gerekiyor. Halkın buna ihtiyacı var. Yetkililer bu olumlu ortamı görmeli, hızlı bir dönüşüm yaşanmalı.

İmralı barışın miladı

İmralı süreci, bir anlamda miladdır. Şiddet ortamını yaşadık. İmralı sürecinden sonra şiddet ortamı terkedildi. Sınırların ötesine çekildi. DEMOS, Kürt sorununun çözümü ve demokrasi anlayışında HEP, DEP ve HADEP'ten daha farklı düşünüyor. Artık şiddetin Türkler'e ve Kürtler'e yarar sağlamadığı, değerlerin heba olduğuna ilişkin bir kesin kanı var. Bunların artık barışla, demokratikleşmeyle, Kürt kimliğinin tanınmasıyla, güvenceye bağlanmasıyla çözümlenebileceğine ilişkin çok ciddi yaklaşımlar var. Bu işin artık siyaseten çözülmesi gerektiğini Abdullah Öcalan ve Başkanlık Konseyi üyeleri söylüyor. Bu, tabanda da kabul görüyor. Siyasi sorunlarını çözmüş bir Türkiye, 10 yıl içinde bu coğrafyada lider bir ülke olmaya tek adaydır. Bizden sonraki kuşaklara böyle bir Türkiye bırakmak hepimizin görevi.

Kendine meftun bir öncü

Kürt aydınları, PKK'nın şiddet politikasını ve Öcalan'ın liderlik anlayışını da tartışıyor. PKK'daki ‘‘Kendine meftun bir öncü ve önder kültü yaratmış bir bilen veya mutlak önder zihniyeti’’ yerden yere vuruluyor.

‘‘Köylü zihniyeti ve intikamcılık, şiddete tapma’’, Bakırköy'deki Çetinkaya Mağazası, Göztepe Mavi Çarşı yangını, bombalama, sabotaj, 1996'daki bayrak indirme'' eleştiriliyor.

Kürt aydınlarında HEP, DEP, HADEP'in Türkiyeli olmadıkları, yöneticilerinin beyinlerini Apo'nun eline teslim ettiklerini, atanmış bu yöneticilerin demokratlıklarının tartışmalı olduğu da konuşulanlar arasında. Yeni sürece, izlediği politikalarla uygun düşmeyen HADEP'in fiilen tasfiye edildiği de bize ulaşan bilgiler arasında.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!