Adana DHA
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2007 13:02
Terör örgütü PKK’ya 5 yıl önce katılan geçen ay Şırnak’ta bir çatışmada yaralı ele geçen M.E.Y., örgütle ilgili şok itiraflarda bulundu. M.E.Y., teröristlerin gümrük noktası anlaşmazlığı yüzünden Irak sınır muhafızı ve ABD’li askerlerle çatıştıklarını anlattı.
Şırnak İl Jandarma Komutanlığı’ndaki sorgusu sırasında güvenlik güçlerine örgütle ilgili çeşitli itiraflarda bulunan Şanlıurfalı erkek terörist M.E.Y., 2002’de tanıştığı ‘Mehmet Ali’ adlı kişinin yönlendirmesiyle Irak’ın kuzeyindeki Haftanin kampına giderek terör örgütüne katıldığını söyledi. Bu kampta temel eğitimler aldıktan sonra 2003 yılı başında terörist bir gruba ‘Savaşçı’ olarak gönderildiğini anlatan M.E.Y. şunları söyledi:
“Şeşdara Bölüğü’nde faaliyet yürütürken, Haftanin bölgesinde ABD askerleri ve örgüt mensupları arasında çıkan çatışmaya katıldım. Bu çatışma Irak’ın Hantur bölgesinde örgütün ‘gümrük’ diye adlandırdığı noktada faaliyet gösteren örgüt mensuplarının, gümrük noktası anlaşmazlığı yüzünden ABD ve Irak sınır muhafızları tarafından yakalanarak götürülmek istemesi üzerine çıktı. Biz arkadaşlarımızın götürülmesine izin vermedik, çatışma yaşandı.
Çatışma bölgesine 10 civarında ABD ordusuna ait araç gelmişti. Bu araçlardan sadece ikisinde ABD askerleri vardı, ABD ordusuna ait diğer araçlarda Irak sınır muhafızları bulunuyordu. Çatışma başlayınca içerisinde ABD askerlerinin bulunduğu 2 araç olay yerinden kaçtı. Diğerlerine biz ateş açtık ve 3- 4 araç devrildi. Çatışmada 2 Irak sınır muhafızı öldü, 16’sı da yaralandı. Bu olay örgütün Irak muhafızları ile ABD ilişkilerinde gerginlik yarattı.”
ÖRGÜT MAHKEMESİNE BAŞKANLIK YAPMIŞ
M.E.Y., 2004’ün eylül ayında Zap, 2005’in nisan ayında Gare bölgesine savaşçı olarak gönderildiğini, Türkiye’ye giriş yaptığı 2007 yılı bahar aylarına kadar örgütün sözde askeri mahkemesinde soruşturma komisyon başkanı olarak görev yaptığını belirtti. 2007 baharında siyasi faaliyetlerin yolunda gitmediği, askeri mücadeleye ağırlık verileceği yönünde örgütün görüş benimsemesi üzerine Türkiye’ye yeni gruplar gönderilmesinin kararlaştırıldığını aktaran M.E.Y. şöyle devam etti:
“Bu dönemde ben de Türkiye’ye gelecek gruplar içerisinde yer aldım. Gare kampından önce Zap bölgesine geçtik, burada yaklaşık 15 gün kaldık. Daha sonra Haftanin’e geldik, burada 3- 4 ay kadar kaldım ve Türkiye’ye yönelik siyasi ve askeri konularda eğitim aldım. Bu eğitimlerde Gabar bölgesi hakkında bilgiler verildi. Verilen bilgilerde, arazi yapısının eylemlere elverişli olduğu, barınma ve gizlenmenin kolay olduğu, asker tarafından tutulan üs bölgelerine yönelik eylemler yapılarak bu üs bölgelerinin kaldırılması gerektiği, bölgede askerlerin küçük birlikler ile dar alanda nokta operasyonları şeklinde faaliyet yürüttüğü, doğal yiyeceklerin bol olduğu, özellikle bahar döneminde çok fazla top ve havan atışı yapıldığı anlatıldı. Temmuz ayından itibaren gruplar geçiş yapmaya başladı. Benim bulunduğum grup Ağustos ayı sonunda Türkiye’ye girdi. Şırnak’ta Şeyh Abdurrahman Tepe olarak adlandırılan noktada 3- 4 günde bir yer değiştirerek faaliyet yürüttük. Bir süre sonra Nevser bölgesine geçtik. Burada bizi ‘Adil Biliki’ kod adlı terörist karşıladı. Adil Biliki, Türkiye’ye yeni giriş yapan teröristlere Gabar ile ilgili genel bilgiler verdi. ‘Asker geldiğinde korkmayın, cesaretli olun, korkarsanız kaybedersiniz. Kobralar üstümüzden geçerken ağaçlardan dolayı bizi göremiyorlar. Asker ateş ederken sizi görmeden rasgele ateş ediyorlar. Siz askerin üstüne gitmekten de korkmayın’ diye tavsiyelerde bulundu.”
‘KAÇAMAYACAĞIMI ANLADIM, TESLİM OLDUM’
10 Eylül’de yapılan yeni düzenleme ile ‘Yusuf’ kod adlı teröristin öncülüğünde oluşturulan Fındık Gücü’nün saldırı, taciz ve Taşkonak- Yağızoymak yoluna mayın döşeme eylemlerini hedef benimsediğini, kendisinin bu eylemlerin hiçbirisine katılmadığını öne süren M.E.Y., açık arazide mağara ve kaya ovuklarında kaldıklarını, hava saldırılarına karşı taş duvar ördüklerini anlattı.
M.E.Y., 24 Kasım’da Güçlükonak yakınlarında 10 civarında teröristle erzak almaya gittiklerini, dönüşte askerlerin kendilerini fark ettiğini kaydederek, şöyle konuştu:
“Ben diğer teröristlerden önde gidiyordum. Bir anda askerlerin pusu attığını gördüm. Askerler bulunduğum yere doğru ateş ediyorlardı, ben bu esnada diğer örgüt mensuplarının bulunduğum yere bana yardıma gelmelerini bekledim, fakat onlar gelmedi. Çatışma bölgesi, kendimi koruyarak kaçabileceğim ağaçlık kayalık bir bölge değildi. Dere yatağında kalmıştım, askerler ise hakim bir noktadaydılar. Bundan dolayı kaçıp kurtulamadım. Çatışma çıktığında sağ el işaret parmağımdan yaralandım. Bir süre bu bölgede kaldım, daha sonra askerler yanıma yaklaşarak ‘Teslim ol’ diye tekrar ikaz ettiler. Mecburen teslim oldum çünkü başka çarem yoktu. Aslında teslim olmayı düşünmüyordum. Artık kaçamayacağımı, kaçmaya kalkarsam öldürüleceğimi anladım. Teslim olunca askerler gelip üzerimden montumu ve silahımı, şarjörlerimi ve iki el bombasının takılı olduğu palaskamı çıkardılar. Daha sonra arkamdan gelen grupta bulunan ‘Tekoşin’ kod adlı teröristin de çatışmada öldürüldüğünü duydum”
13 ŞEHİDİN EMRİ GABAR'DAN GELDİ
Örgütün büyük eylemler hedeflediğini vurgulayan terörist, 7 Ekim’de 13 askerin şehit edildiği olayı, Gabar’da ‘Adil Biliki’ kod adlı terörist ve beraberindeki grubun gerçekleştirdiğini öne sürerek şunları söyledi:
“Bu eylemi Gabar karargah takımı gerçekleştirdi. Eylem örgütün sürekli kullandığı yerin çok yakınında olmuş. ‘Adil Biliki’ kod adlı terörist ve karargah gücü içerisindeki 20’den fazla örgüt mensubu eyleme bizzat katılmışlar. Asker operasyondayken örgüt mensupları askerleri fark etmişler ve hemen tertiplenerek izlemeye başlamışlar. Plan yapılmış ve bölgedeki askerlere 10 metreye kadar sızmışlar, daha sonra saldırıyı başlatmışlar. Saldırı ilk önce el bombaları ile başlatılmış, askerlerin ilk ateş sonrasında paniklemesi zayiatlarını arttırmış. Eylemin etkili olmasının nedeni askerlere çok yakından saldırmaları olarak anlatıldı.
29 Eylül’de Beytüşşebap İlçesi’ne bağlı Beşağaç Köyü’nde 12 kişinin öldürülmesini radyodan duydum. örgütün muhaberesinden takip ettiğim kadarıyla, Irak'ın kuzeyindeki üst düzey bir yönetici ile Beytüşşebap bölgesindeki bir örgüt mensubu telsizde konuşurken, Irak’taki örgüt mensubu, Beşağaç’ın aslında iyi bir köy olduğunu, örgüte yardımcı olduğunu, eylem hedefi olarak seçildiyse yanlış bir hedef seçildiğini söylüyordu. Beytüşşebap bölgesindeki örgüt mensubu ise köyün örgüte yardımcı olamadığını, içlerinde devlet yanlısı hainler olduğunu söyledi. Ben bu görüşmeyi dinledikten sonra çelişki yaşadım ve örgütün bu eylemi yapmış olacağını düşündüm. PKK askeri alanda, Türk Devleti’ni zorda bırakacak büyük eylemler yapmak, bu şekilde devleti örgütün istediği şekilde çözüme zorlamayı hedefliyor. Sözde çözüm ise genel af ilan edilmesi, Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması, Kürt dili ve Kürt kültürünün anayasal güvenceye kavuşturulması ve Anayasa’da buna benzer birçok değişiklikler yapılmasını öngörüyor.”
‘DTP- PKK BİR BÜTÜNÜN 2 PARÇASI GİBİ
Son seçimlerde mecliste grup oluşturan DTP’li milletvekillerine PKK’nın bakış açısını da değerlendiren M.E.Y., “Seçilen milletvekillerini örgüt destekledi. Fakat seçilen milletvekillerinin kimliklerini ve kişiliklerini aslında örgüt onaylamamaktadır. Bu şahıslar ideolojik anlamda tam olarak örgütün fikirlerini benimseyen şahıslar değillerdi. Şu an ufak tefek anlaşmazlıklar olsa da örgüt bunların çalışmalarını desteklemektedir. Parti ve örgüt, aralarında bazı fikir ayrılıkları olmasına rağmen bir bütünün iki parçası gibidir” diye konuştu.
Örgüte girmenin kolay, çıkmanın zor olduğunu vurgulayan M.E.Y., verdiği bilgilerin ardından pişmanlık yasasından faydalanmak istediğini kaydetti.