Güncelleme Tarihi:
Jandarma ve emniyetin ikna çalışmaları sonucu terör örgütü PKK'dan kaçarak devletin şefkatli kollarına sığınanların sayısı her geçen gün artıyor.
Bu kişilerden biri de Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa il jandarma komutanlıkları ile Jandarma İstihbarat Komutanlığının ortak yürüttüğü ikna çalışmaları sonucu bir süre önce güvenlik güçlerine teslim oldu.
E.Ç, güvenlik güçlerine verdiği ifadede okuldan bir sınıf arkadaşıyla merkez Sur ilçesinde o dönem terör örgütünün gençlik yapılanmasının kullandığı binaya gittiklerini, kendilerini alan bazı kişiler tarafından Lice ilçesi kırsalına götürüldüklerini belirtti.
Terör örgütü PKK'ya katılacaklarını yolda öğrendiğini ifade eden E.Ç, araçtaki kişilerin "Canın ne zaman isterse seni geri göndeririz." dediğini aktardı.
Kendilerini karşılayan silahlı terör örgütü mensuplarıyla bir süre yürüdükten sonra teröristlerin kamp olarak kullandığı bölgeye geldiklerini anlatan E.Ç, şunları kaydetti:
"Bölgede yaklaşık bir hafta kaldık. Bu sürede yük hayvanlarıyla su taşıyor, ağaç keserek gündelik işlerle uğraşıyorduk. Buradaki sohbetlerde örgüt propagandası yapılıyordu. Daha sonra yeni katılım yapmış 2'si kadın 10 kişiyle Şırnak'ta Cudi Dağı bölgesine gittik. Hava karardıktan sonra akarsudan şişme botla karşı tarafa geçerek kampta 10 gün eğitim aldık. Eğitimlerin ardından yine botla Irak'ın kuzeyindeki Gare bölgesine geçtik."
"TERÖR ÖRGÜTÜ PKK SAVAŞTA ÇOCUKLARI ÖNE SÜRÜYORDU"
Örgüt elebaşılarının yaptıkları toplantıda Sincar bölgesinde "savaş" olduğunu söylediklerini dile getiren E.Ç, bölgede terör örgütü DEAŞ'a karşı savaşmalarıyla ilgili konuşmaların yapıldığını öne sürdü.
E.Ç, "60 kişiyle Duhok üzerinden Suriye'nin Til Koçer bölgesinde bulunan, YPG karargahı olarak bildiğim Karaçok ve oradan da Sincar bölgesine geçtim. Burada DEAŞ ile savaştım. Silahlar ve mühimmat Suriye'den geliyordu. Tanıdığım Siirtli bir çocuk bu çatışmada öldü. Çatışmalarda 13-14 yaşlarındaki çocuklar öldü. Örgütte 12-13 yaşında yüzlerce çocuk vardı. Çocukları kolay kandırıp korkuttukları içine kolayca bu savaşın içine sokuyorlardı." ifadelerini kullandı.
Sincar bölgesinde yabancı uyruklu kişilerin kendilerine özel eğitim verdiklerini anlatan E.Ç, PKK'nın bölgede yaşayan Ezidi halkı da savaşta kullandığını belirtti.
"SÜREKLİ İŞKENCE YAPTILAR, BENİ DÖVDÜLER"
E.Ç. şunları anlattı:
"Sincar'da 2018'de görev amaçlı kullandığım araçla iki arkadaşımla Kobani'ye (Ayn el Arap) kaçtık. Bir dükkana ailemle konuşmak için girdim. Ailemle konuştuktan sonra dükkan sahibi, beni ve arkadaşlarımı oradaki YPG'lilere şikayet etti. Örgüt, beni daha sonra cezaevine attı. Ailemle yaptığım konuşmanın telefonda bulunan bir programla ses kaydı alınmış. Bunu dinlemeleri üzerine istihbarat ile çalıştığımı düşünerek beni Suriye'deki cezaevinde tek kişilik hücreye koydular.
Burada kaldığım 7 ayda sürekli işkence yaptılar, beni dövdüler. Geçen yıl ise terör örgütüne ait Suriye'deki cezaevine gönderildim."
E.Ç, diğer örgüt üyelerinin de bulunduğu cezaevine gelen PKK/KCK'nın sözde üst düzey yöneticilerinden Muzaffer Ayata'nın kendilerine hakaret ettiğini söyledi.
Cezaevinden çıktıktan sonra Barış Pınarı Harekatı sırasında bölgede istihbarat toplayan bir teröristin şoförlüğünü yapmaya başladığını ifade eden E.Ç, "Aklımda örgütten kaçarak ailemin yanına gelme fikrim devam ediyordu." dedi.
KAÇMAYA ÇALIŞAN 12 YAŞINDAKİ ÇOCUĞU İNFAZ ETMİŞLER
Teröristlerin örgütten kaçmak isterken yakaladıkları 12 yaşındaki çocuğu infaz ettiklerini belirten E.Ç, bir toplantıda da bir kadın örgüt üyesinin, üzerine çok gelindiği için yanındaki silahla intihar ettiğini anlattı.
E.Ç, ifadesinde şunları kaydetti:
"Küçük yaşta olduğum için terör örgütüne kandırılarak, zorla götürüldüm. Sürekli örgütten ayrılmak istediğim için girişimlerde bulundum. Bunu bilen terör örgütü beni sürekli hapishaneye atarak işkenceye maruz bıraktı. Bu yıl ailem aracılığıyla jandarma ikna ekipleriyle irtibata geçip görüşmeye başladım. Uygun zamanı bulduğum gün gelip teslim oldum."