Oluşturulma Tarihi: Haziran 04, 2004 00:00
BAKALIM bu defa iktidarımız 20 yıl önce Turgut Özal’ın Başbakanlığı, Dr. Ali Tanrıyar’ın ve daha sonra da Yıldırım Akbulut’un İçişleri Bakanlığı döneminde olduğu gibi PKK’yı hafife alıp ‘Devletimiz dağdaki birkaç çapulcunun hakkından kısa zamanda gelecektir’ palavrasıyla binlerce insanımızın toprağa gömülmesine yol açacak mı?Anımsanacağı gibi PKK, 15 Ağustos 1984 tarihinde Eruh ve Şemdinli’ye baskın yaptığı zaman yetkililerimizin olaya bakışı bu idi.Türkiye o dediğimiz yıllarda çok vakit ve çok can kaybetti. Sırf öğretmenlik yaptığı için canına kıyılan gençlerimizin acısı hálá yüreğimizi dağlar.PKK tarafından, şiddet ve korku yaymak için basılan köylerde karnına kurşun doldurulan hamile gelinler, takatsiz ihtiyarlar ve henüz hayatın ne olduğunu anlayamadan öldürülen yavrular hálá anılarımızdan silinmedi.Biz karşımızdaki tehlikeyi o zaman doğru değerlendirebilseydik ilk bir-iki senede PKK’yı bitirirdik. Oysa tam tersini yaptık. Gerilla eğitimi almış eşkıyanın üstüne, nizami savaş kurallarına göre eğitilmiş asker çıkardık. Yörenin egemenliğini geceleri PKK’ya bıraktık. Güçlerimizi koordine etmeyi beceremedik. Yeterli istihbarat ağını uzun süre kuramadık. Karakollarımız basıldı, karşılık veremedik. Değerlendirmemiz teknik olarak hatalı mıydı, değil miydi hálá bilmeyiz ama hayret ettiğimiz bir hususu anlatalım:Yıllar sonra İstanbul’daki Harp Akademileri’ne yaptığımız bir ziyarette yetkililere sorduğumuzda, orada gerilla savaşının okutulmadığını hayretle öğrenmiştik. Oysa o zamana kadar kaybettiğimiz can sayısı çoktan 30 bini bulmuştu.Peki şimdi neredeyiz?Abdullah Öcalan’ın yakalanması üzerine PKK’nın beli kırılmıştı. Ama biz daha ileri gidip PKK’yı bitirmedik. Buna karşın PKK, o süreyi boş geçirmediği izlenimini veren çıkışlar yaptı. Önce geçen yılın şubat ayında (16 ay önce) ‘tek taraflı ateşkese son vereceğini’ açıkladı. Abdullah Öcalan’a uygulanan ‘tecrit kararı kaldırılmazsa’; ‘Kürt sorununun çözümü için pratik uygulamalara başlanmazsa’, ‘özgür siyasal ortam yaratılmazsa’ ve ‘genel siyasi af çıkarılmazsa’ tekrar silahlar konuşacaktı.Bu talepleri kimse ciddiye almadı. Türkiye kendi bildiği doğrultuda yürüdü. Avrupa Birliği bağlamında demokratikleşme yönünde adımlar atıldı.Ama bunların hiçbirinde o tehditlerin zerre kadar payı ve etkisi olmadı.Şimdi PKK’nın yeni bir tehdidi ile karşı karşıyayız. Bunu ciddiye almak için hangi nedenlerin olduğunu tayinde zorlanıyoruz. Sadece ateşkese son verme kararlarının sosyal zeminden yoksun olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim Güneydoğu insanı artık kan görmek istemediğini saklamıyor. Türkiye’deki demokratikleşme sürecinden her bireyin yararlanacağından ve yararlandığından kuşku duyan yok. O nedenle PKK’nın bu defa yöre halkından destek bulacağı bile şüpheli. Ama unutmayalım... Düşmanın önemsizi yoktur.
button