PKK terörizmi ırkçı bir hareket
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Aralık 09, 2010 00:00
9’uncu Cumhurbaşkanı Demirel, “Türkiye’de terörizm hareketi, ırkçı bir harekettir, hedefi liberasyondur. İmralı’da Öcalan’la, Kandil’de Karayılan’la ve onun dışında ırkçı hareketin temsilcileriyle müzakere ederek, terör bitmiş olmuyor” dedi.
9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye’deki terörizm hareketinin “ırkçı” olduğunu söyledi. EkoEnerji Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Prof.Dr. Mustafa Özcan Ültanır’ın sorularını yanıtlayan Demirel, özetle şu mesajları verdi:
“İmralı-BDP-Kandil ekseninde ‘pazarlık’ diyebileceğimiz bir diyalog sürdürülüyor da, Başbakan bunu hükümetin değil, devletin yaptığını söylemekte. Türkiye, terörle mücadele yerine, asayişi korumaya çalışıyor, terörü, onun gerektirdiği mücadeleyi yaparak etkisiz hale getirmek yerine; müzakere yolları aramak suretiyle önlemeye çalışıyor. Türkiye’ye karşı girişilmiş olan silahlı mücadeleyi, taviz vererek önlemek mümkün değildir. Türkiye’de ırk esasına göre siyasi parti olmaz, ama ırk esasına göre bir siyasi parti var. Türkiye, eli silahlı adamları etkisiz hale getirmeden veya bir ırkçı partiyi ırkçı parti olmaktan çıkaramadan, Türkiye’nin partisi yapamadan meseleyi çözmeye çalışıyor. Yanlış anlaşılmasından endişe ederim; sıkıyönetim, olağanüstü hal istemiyorum. Yalnız eğer kendi ülkeniz içerisinde sükuneti sağlamak bu kanunlarla, bu tatbikatla olmuyorsa yeni tatbikat bulacaksınız.
Her dilin bir devleti yok
Irak’ta, İran’da, Türkiye’de, Suriye’de Kürtler var; bu insanlar halk olarak var, ama devletleri yok. ‘Devlet bunların hakkıdır’ gibi bir desteği, uluslararası zeminden almışlardır. Halbuki bugün dünyada 4500 dil var, 192 devlet var. Her dile bir devlet, bu mümkün değil. Türkiye, bölünmez bütünlüğüne zarar verecek hadiseler karşısında çok hassastır. Millet, bu yetkiyi kimseye vermez.
Füze Kalkanı, NATO için
FÜZE Kalkanı denilen silahın ne olduğunu kimse bilmiyor. NATO, Yugoslavya’dan sonra, Afganistan’a da kendi varoluş sebebini zorlayarak girdi. Başarısızlığa uğrarsa büyük sıkıntıya düşer. Psikolojik açıdan NATO’nun gücünde zaaf meydana geldiği bir zamanda tamirat lazımdı. İran bir şey yapmaya kalkarsa veya başka bir ülke ‘28 NATO devleti anlaştık, kalkan da var, füzemiz de var, atarız’ diyebilmesi için Füze Kalkanı, NATO’yu güçlü göstermek için yapılan bir iş.
TSK ve darbe tartışmaları
ESASEN 1982 Anayasası’na halk yüzde 92 oy vererek, öyle darbe karşıtı falan olduğunu değil, olmadığını göstermiş. Askerin geçmişinde kurtarıcılık rolü vardır, halaskâr zabitan rolü. Bu kurtarıcılık rolü hem askerimiz tarafından benimsenmiş, hem halkımız tarafından bir garanti olarak görülmüş. Yani bir şey olursa, ‘Asker var kardeşim, müdahale eder kurtarır.’
Tutmayın rahatlatın Türkiye’yi
NEREDEYSE tutukluluk süreleri verilecek ceza noktasına gelmiş. Hapishanelerde tuttuğunuz kişiler yarın beraat ederlerse, devlet kötü durumlara düşer.General kaçıp gidecek değil ya, niye tutuyorsunuz? Mehmet Haberal’ı veya Malatya Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu’nu veya benzeri kişileri? Niye tutuyorsunuz gazetecileri, Mustafa Balbay’ı ve Tuncay Özkan’ı? Niye tutuyorsunuz? Tutmayın, seçime giderken rahatlatın Türkiye’yi! Yani, hukuksuzluğun diz boyu olduğu bir ülkedeyiz. Bilhassa Türkiye Cumhuriyeti’nin kanunlarını uygulamada bu kadar çelişki, görülmüş şey değil. Hem ‘Kanunu uyguluyoruz ne var bunda?’ diyorsunuz, hem kanunları uygulamıyorsunuz veya yanlış uyguluyorsunuz.
“İmralı-BDP-Kandil ekseninde ‘pazarlık’ diyebileceğimiz bir diyalog sürdürülüyor da, Başbakan bunu hükümetin değil, devletin yaptığını söylemekte. Türkiye, terörle mücadele yerine, asayişi korumaya çalışıyor, terörü, onun gerektirdiği mücadeleyi yaparak etkisiz hale getirmek yerine; müzakere yolları aramak suretiyle önlemeye çalışıyor. Türkiye’ye karşı girişilmiş olan silahlı mücadeleyi, taviz vererek önlemek mümkün değildir. Türkiye’de ırk esasına göre siyasi parti olmaz, ama ırk esasına göre bir siyasi parti var. Türkiye, eli silahlı adamları etkisiz hale getirmeden veya bir ırkçı partiyi ırkçı parti olmaktan çıkaramadan, Türkiye’nin partisi yapamadan meseleyi çözmeye çalışıyor. Yanlış anlaşılmasından endişe ederim; sıkıyönetim, olağanüstü hal istemiyorum. Yalnız eğer kendi ülkeniz içerisinde sükuneti sağlamak bu kanunlarla, bu tatbikatla olmuyorsa yeni tatbikat bulacaksınız.
Her dilin bir devleti yok
Irak’ta, İran’da, Türkiye’de, Suriye’de Kürtler var; bu insanlar halk olarak var, ama devletleri yok. ‘Devlet bunların hakkıdır’ gibi bir desteği, uluslararası zeminden almışlardır. Halbuki bugün dünyada 4500 dil var, 192 devlet var. Her dile bir devlet, bu mümkün değil. Türkiye, bölünmez bütünlüğüne zarar verecek hadiseler karşısında çok hassastır. Millet, bu yetkiyi kimseye vermez.
Füze Kalkanı, NATO için
FÜZE Kalkanı denilen silahın ne olduğunu kimse bilmiyor. NATO, Yugoslavya’dan sonra, Afganistan’a da kendi varoluş sebebini zorlayarak girdi. Başarısızlığa uğrarsa büyük sıkıntıya düşer. Psikolojik açıdan NATO’nun gücünde zaaf meydana geldiği bir zamanda tamirat lazımdı. İran bir şey yapmaya kalkarsa veya başka bir ülke ‘28 NATO devleti anlaştık, kalkan da var, füzemiz de var, atarız’ diyebilmesi için Füze Kalkanı, NATO’yu güçlü göstermek için yapılan bir iş.
TSK ve darbe tartışmaları
ESASEN 1982 Anayasası’na halk yüzde 92 oy vererek, öyle darbe karşıtı falan olduğunu değil, olmadığını göstermiş. Askerin geçmişinde kurtarıcılık rolü vardır, halaskâr zabitan rolü. Bu kurtarıcılık rolü hem askerimiz tarafından benimsenmiş, hem halkımız tarafından bir garanti olarak görülmüş. Yani bir şey olursa, ‘Asker var kardeşim, müdahale eder kurtarır.’
Tutmayın rahatlatın Türkiye’yi
NEREDEYSE tutukluluk süreleri verilecek ceza noktasına gelmiş. Hapishanelerde tuttuğunuz kişiler yarın beraat ederlerse, devlet kötü durumlara düşer.General kaçıp gidecek değil ya, niye tutuyorsunuz? Mehmet Haberal’ı veya Malatya Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu’nu veya benzeri kişileri? Niye tutuyorsunuz gazetecileri, Mustafa Balbay’ı ve Tuncay Özkan’ı? Niye tutuyorsunuz? Tutmayın, seçime giderken rahatlatın Türkiye’yi! Yani, hukuksuzluğun diz boyu olduğu bir ülkedeyiz. Bilhassa Türkiye Cumhuriyeti’nin kanunlarını uygulamada bu kadar çelişki, görülmüş şey değil. Hem ‘Kanunu uyguluyoruz ne var bunda?’ diyorsunuz, hem kanunları uygulamıyorsunuz veya yanlış uyguluyorsunuz.