Güncelleme Tarihi:
Teknolojik silahların etkin şekilde kullanıldığı mücadelenin ardından ağır darbeler alan terör örgütü PKK'nın 'kalbi' olarak gördüğü Kandil'e yönelik hava harekatlarıyla harekat alanı iyice daraltıldı. TSK'nın etkin mücadelesinin ardından başlayan güven ve istikrar ortamı ile Doğu ve Güneydoğu'da halk üzerinde hissettiği korku ve baskıdan kurtulurken, örgüt içerisinde de çözülmeler başladı, onlarca terörist teslim oldu. TSK'nın operasyonları ile bölge halkının ihbarlarıyla verdiği kayıplarla kan kaybetmeye başlayan terör örgütü, ihbar mekanizmasını kırmak için infazlara başladı. Son günlerde Diyarbakır ve Ağrı'da teröristler tarafından şehit edilen 3 sivilin üzerinde, PKK terör örgütü tarafından infaz edildiklerine dair notlar çıktı.
PKK'nın yeniden halk üzerinde korku yaymak ve ihbar mekanizmasını önlem adına yaptığı infazları Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, "PKK, 1990'lı yıllardaki gibi halk üzerinde baskısını artırmaya yönelik strateji üretmeye başladı. Terör örgütü oluşturduğu baskıyla ya kendisine biat edilmesini ya da katledileceklerine yönelik mesaj veriyor" şeklinde yorumladı.
Terör örgütü PKK 1978 yılındaki kuruluşunun ardından 1984 yılında yaptığı ilk kanlı eyleminin ardından 40 bin insanın ölümüne neden oldu. 2009 yılında Kürt sorununun çözümü için yapılan görüşmelerin ardından 'çözüm süreci' başlatıldı. Çözüm süreci kapsamında bazı PKK'lılar silah bırakarak yurda dönüp güvenlik güçlerine teslim oldu. Türkiye'nin umut bağladığı ancak terör örgütünün güvenlik güçlerine yönelik saldırıları nedeniyle inişli çıkışlı şekilde devam eden çözüm süreci, 2015 yılında Şanlıurfa'nın Ceylanpınar İlçesinde 2 polis memurunun evlerinde uyurken şehit edilmesi ile sona erdi.
ETKİN VE KARARLI MÜCADELE BAŞLATILDI
Çözüm sürecinin bitmesinin ardından Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi başta olmak üzere tüm yurtta terör örgütü PKK'ya karşı etkin ve kararlı mücadele başlatıldı. Savunma yerine taarruz anlayışıyla hareket eden güvenlik güçleri, terör örgütüne birbiri ardına darbeler indirdi. Ağır kayıplar veren terör örgütü; yurt içindeki barınma alanlarından Irak'taki kamplarına veya Suriye'deki uzantısı PYD/YPG'nin denetimindeki kentlere gitmek zorunda kaldı.
GÜVEN VE İSTİKRAR ORTAMI OLUŞTU
Güvenlik güçlerine yönelik hain saldırılar düzenlemeye devam eden teröristlerin büyük bölümünün Türkiye sınırının dışına çıkmasının ardından bölgede terör örgütü ile iç içe hareket ettiği için görevden alınan belediyelere atanan kayyumlar, yıllardır hizmetten yoksun kalan şehir ve ilçelerde yaşam standartlarını yükseltti. Güvenlik güçleri ile kayyumların yaptığı hizmetler ile yıllardır teröristlerin baskısı altında bunalan bölgelerde güven, huzur ve istikrar ortamı oluştu. Oluşan bu ortam ile mutlu olan bölge halkı da karşılaştıkları en küçük olumsuzlukta ve 'aranan teröristler' sayfasında fotoğraflarından tanıdıkları teröristleri karşılaşınca bir bir güvenlik güçlerine ihbar etmeye başladı. Devlete olan güvenin arttığı ve huzur ortamının sürekliliğini arzulayan vatandaşların yaptığı ihbarların ardından güvenlik güçlerinin düzenlediği operasyonlarla aralarında örgütün yönetim kademesinde olanların da bulunduğu çok sayıda terörist etkisiz hale getirildi.
SINIR ÖTESİ HAREKATLAR KORKU SALDI
'Taarruz' anlayışıyla küçük, orta ve büyük çaplı operasyonları ile darbeler alan PKK terör örgütü, TSK'nın Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı isimleri ile düzenlediği sınır ötesi harekatlar ile sağladığı başarıyla da büyük korku yaşamaya başladı. TSK'nın düzenlediği harekatlar ile terör örgütlerinden arındırdığı sınır ötesine de huzur getirmesi PKK'da korkuya yol açarken, terör örgütünün baskısı altındaki bölge halkında da güveni artırdı. Bu güvenle birlikte ihbar mekanizması bölge halkı tarafından daha sık kullanılmaya başlandı ve güvenlik güçlerinin operasyonları ile PKK'ya ağır darbeler indirilmeye devam etti.
KANDİL'E YÖNELİK HAVA HAREKATLARI İLE PEŞ PEŞE DARBE
Yurt içindeki operasyonların yanı sıra Suriye'deki harekatlarda her türlü teknolojik silahı etkin kullanan TSK, terör hedeflerini İHA ve SİHA'lar aracılığıyla da nokta atışları ile imha etti. Terör tehdidini tamamen yok etmeyi hedefleyen TSK; son aylarda da PKK'nın kalbi olarak görülen Kandil'e yönelik birbiri ardına hava harekatı düzenledi. Hava harekatlarında çoğunluğu örgüt yöneticisi çok sayıda terörist etkisiz hale getirildi. Hava harekatları darbe alan PKK, iç kesimlere veya Suriye'ye çekilirken, birçok noktada yapılan operasyonlar nedeniyle harekat alanı daralan örgüt içerisinde irtibat ve iletişim de zayıfladı.
PKK, İNFAZLARA BAŞLADI, BAKKALI İNFAZ ETTİ
Güven ve istikrar ortamı ile direnci artan bölge halkının, ihbarları ile darbe alan PKK terör örgütü infazlara başladı. Bölge halkı üzerinde korku salmak ve kendine hareket alanı sağlamak isteyen terör örgütü, 25 Haziran'da Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde bakkal Mevlüt Bengi'yi infaz etti. Öldürüldükten sonra cesedi elektrik direğine asılı Bengi'nin üzerinde; 'Bazı arkadaşlarımızın şahadetine neden olan bu kişi Mevlüt Bengi'dir, sorgulanıp, cezası PKK'nın silahlı kanadı olan HPG tarafından kesilmiştir' yazılı PKK'ya ait not çıktı.
Terör örgütü de daha sonra yaptığı açıklamada ajanlıkla suçladığı Bengi'yi infaz ettiğini kabul etti ve benzer infazların süreceği tehdidinde bulundu.
BABA VE OĞUL YAN YANA TOPRAĞA VERİLDİ
Bu hafta ise teröristler Diyarbakır'ın Lice ilçesinde Remzi Güler (50) ve oğlu Mahmut Güler'i (27) katletti. Baba ve oğlunun cesetlerinde de bulunan notlar ile infazın teröristlerce yapıldığı ortaya çıktı.
Diyarbakır'ın Silvan ilçesi Cami Mahallesi'nde ikamet eden ancak 10 gündür Lice ilçesine bağlı Yalımlı Köyü Leyhasor mezrasındaki bağ ve bahçelerine gittikten sonra bir daha kendesinden haber alınamayan ve dün köyün Üç yol mevkiinde cesedi bulunan baba Remzi Güler ve oğlu Mahmut Güler, dün gece Silvan ilçesinde toprağa verildi.
Valilik, baba oğlunun PKK terör örgütü mensupları tarafından öldürüldüğünü açıklarken, Lice Devlet Hastanesi'nin ardından Diyarbakır Adli Tıp kurumuna kaldırılan baba ve oğlunun cenazeleri dün gece yakınları tarafından alınarak Silvan ilçesine götürüldü. Remzi ve Mahmut Güler, ilçenin Cami Mahallesinde bulunan Karabehlül bey mezarlığında yan yana kazılan mezarlarda toprağa verildi.
ABDULLAH AĞAR: YA BİAT EDİN, YA KATLEDERİM MESAJI
Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, son dönemde yaşananlarla terör örgütünün aldığı darbelerin ardından yeniden toparlanabilmek ya da daha fazla kayıp vermenin önüne geçmek adına sivil infazlarına başladığını söyledi.
PKK terör örgütünün halk üzerinde 1990'lı yıllardaki gibi baskı unsuru oluşturabilmek adına strateji üretmeye başladığını anlatan Ağar, şöyle konuştu:
"Toplumsal katmanlardaki PKK'ya yönelik, PKK aleyhine gelişen fikirlerin, sahada karşılık bulması ve eyleme dönüşmesiyle PKK, halk üzerindeki baskısını aynı 1990'lı yıllardaki gibi arttırmak gibi strateji üretmeye başladı. Yani bu aslında bizim 'Stockholm Sendromu' diye tanımlamış olduğumuz, bayağı katiline aşık olma. Yani baskı üretiyor. Bu baskıyla beraber şu cümleyi kuruyor; 'Ya bana biat edersin ya da ben sizi katlederim.' Şimdi bunun mesajı var. Bu neden kaynaklanıyor? Özellikle Güneydoğu'daki gerek kırsalda, gerek meskun mahallerde etkisi ve eylem kapasitesi çok düştü. Bir tarafta durmadan iddia üretiyor ama üretmiş olduğu iddialarda arzu ettiği sonuçlar üretmiyor. Dağdaki sözde terörist liderleri, arzu ettiklerini üretemedikleri için birbirlerini suçluyorlar. Bu Türkiye'nin özellikle kuvvet çarpanlarındaki özellikle son dönemde çıkan değişiklikler önem kazandı. Bundan kaynaklanıyor. PKK'nın özellikle kırsal alanda hareket kabiliyetini çok kısıtlayan, teknolojik aletler çok etkin kullanılmaya başlandı. Gözetleme ve keşif kabiliyetini çok arttıran teknolojik aletlerle, tespit edilen terörist hedeflerin nokta atışıyla vurulmasına sebebiyet veren SİHA'lar, İHA'lar, savaş uçakları, Drone'ler ve termal kabiliyeti olan sistemleri sayabiliriz. Bir diğer tarafıyla da özellikle profesyonel ordu etkisi, fotoğrafı çok değiştirdi. Ama bununla birlikte hem sınıra yakın alanlarda; Irak'ta ve Güneydoğu'da etkin mücadele yürütülürken, PKK küçük gruplara bölünürken, bir diğer tarafıyla özgür Suriye'de, Irak'ın tartışmalı bölgelerinde çok kuvvetli bir etki üretmeye başladı PKK. Bir batı dünyası tarafından DEAŞ ile mücadele gerekçesiyle bir güç ve cazibe merkezine dönüştürülerek hem himaye edildi, hem finans, hem korundu, hem de eğitildi. Bütün bunlarla beraber meşrulaştırılmaya gidildi. Bunun da mutlaka görülmesi gerekiyor. Asıl mücadelenin bu alanlarda yapılması gerekiyor Türkiye açısından, Yani mücadeledeki konsantrasyon alanlarının başında burası geriyor. Güneydoğu'daki yaşam tarzı üzerinden toplumsal kırılganlıkları kullanmak isteyen bir PKK var şu anda."
'MENBİÇ MODEL OLABİLİR'
Ağar, son dönemde Suriye'nin Menbiç kentinde teröristlerin silahlarını bırakıp çekilmesine ilişkin varılan mutabakatla yaşanan gelişmelerin de önemli olduğunu söyledi. Ağar, terör örgütünün buradan çekilmesinin tabanda etkisini yitirmesi anlamını taşıdığının değerlendirilmesi ile model olabileceğini vurgulayarak şöyle devam etti:
"Terörün kullanmış olduğu pek çok doğrusal ve asimetrik metot var. Sonuçta Türkiye'yi hedef almış, Türkiye'nin terörle mücadeledeki meşruiyetini hedef almış bir terör örgütü var. Bu terör örgütünün kullanmış olduğu pek çok metot var. Yani Amerikalıların, kıta Avrupa'sının işte kendisini sözde özgürlük savaşçısı olarak haklı olduğuna dair pek çok girişim var. Ama sonuçta Avrupa'da, Amerika'da PKK'nın terör örgütü olduğunu çok iyi bilir ama kendi hedeflerine ve menfaatlerine hizmet ettiği için tamamı bu terör örgütü sıfatını görmezden gelirler. Başka başka elbiseler giydirirler. Menbiç'teki fotoğraf, yani PKK kendi gücüyle üretmiş olduğu, almış olduğu bir alan değil. Kıta Avrupa'sı, Amerika Birleşik Devletleri, İsrail tarafından kendisine tahsis edilmiş bir alan. Yani bizim oradaki mücadelemiz PKK ile değil, PKK'yı himaye eden iradelerle bizim mücadelemiz var. Bu anlamda Menbiç sadece bir Menbiç değil, jeopolitik bir satrancın şu anda gündemdeki hamlesi. Sadece orası mı hayır, Fırat'ın doğusundaki bütün alanlar. Çünkü Türkiye sonuçta oradaki YPG/PKK terörist unsurların tamamının, oradaki etkisini yitirmesini, silahlarını teslim etmesini, orada etkili olduğu toplumsal taban üzerindeki etkisini kaybetmesini istiyor. Menbiç bir model olabilir. Bununla ilgili yakalanan bir fırsat var. Yani Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye arasında büyük bir gerilim vardı. Bu büyük gerilimin üstüne şu an ortak bir çalışma zemini yakalanmış durumda. En büyük kazanımın şu anda bu olduğunu düşünüyorum. Biz Sacur bölgesinde koordineli ve bağımsız Amerikalılar ile devriye faaliyetlerimiz var. Bu fotoğraf Menbiç'te PKK'lıların gitmesine yönelik bir etki üretmiş durumda değil. Zaman içerisinde olasılık dahilinde üretebilir. Bunun zaman içersinde göreceğiz. Şu an orada en önemli kazanım, Amerika Birleşik Devletleri askerleri ile Türk askerlerinin ortak bir çalışma platformu alanı yakalamış olmaları. Etkisini zaman içerisinde göreceğiz."
Ağar, terör örgütünün halkı sokağa dökmek için bombalı saldırılar düzenleyerek farklı örgütleri suçlama yolunu destekleyip, Türkiye'nin DEAŞ veya radikal örgütleri desteklediği gibi algı oluşturmayı hedefleyebileceğini ancak bunun da karşılık bulamayacağını da sözlerine ekledi.
2 YILDA VAN, HAKKARİ VE BİTLİS'TE 10 KİŞİ ÖLDÜRÜLMÜŞTÜ
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından başlatılan etkili operasyonlar sonucu terör örgütü PKK'ya büyük darbeler vurulurken, bölgedeki etkinliğinin tamamen bitirilmesi için de yoğun bir çalışma yürütülüyor. 2016 ve 2017 yılları içerisinde terör örgütü PKK, sadece güvenlik güçlerine yönelik değil, sivil ve siyasetçilere dönük de çeşitli eylemlerde bulunmuştu. Van, Hakkari ve Bitlis'te terör örgütü PKK'lı teröristler tarafından Van Hakkari ve Bitlis'te 3 siyasetçi, 3 işçi, 2 korucu ve 2 köy muhtarını öldürdü.
ŞEMDİNLİ
Hakkari'nin Şemdinli İilçesi'nde yaşayan dönemin Ak Parti 1'nci sıra milletvekili adayı 7 çocuk babası müteahhit Ahmet Budak 14 Eylül 2016'da bayram dönüşü sırasında 12 yaşındaki oğlu Samed Budak'ın gözleri önünde PKK'lı teröristlerin saldırısına uğradı. Ağır yaralanan siyasetçi Budak, yakınları tarafından kaldırıldığı Şemdinli Devlet Hastanesi'nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Yaşana olayın ardından Hakkari Valiliği tarafından Altınsu Köyü ile bu köye bağlı bulunan Dereboyu, Meydan ve Elde mezralarında 3 gün süreyle sokağa çıkma yasağı ilan edilerek geniş çaplı operasyon başlatıldı.
Hakkari'nin Şemdinli ilçesinden Aktütün Jandarma Karakolu'na kömür taşıyan 3 çocuk babası Zahir Er (35) 16 Haziran 2016'da yol kesen bir grup PKK'lı terörist tarafından aracından indirilip öldürüldü. Hakkari'de yaşayan Er, Karşıyaka Mahallesi'nde toprağa verildi.
YÜKSEKOVA
Yüksekova İlçesi Onbaşılar Köyü yakınlarında bulunan Çobanpınar Piyade Hudut Karakolu'na bağlı Dolavere Tepe Üs Bölgesinde çalışma yapan VEDAŞ işçilerine ait araca, PKK'lı teröristler tarafından saldırı düzenlendi. Saldırıda, evli 2 çocuk babası elektrik teknikeri Hazım Şahin(35) ve evli 3 çocuk babası Sabri Özdel(35) hayatını kaybederken, elektrik mühendisi Fendi Yüzgeç ve işçiler Ferdi Karatay ile Mustafa Kaya ise yaralandı.
Yüksekova'nın Kadıköy Köyü Muhtarı Nurettin Altun(37) 14 Ağustos 2017'de evinden çıktıktan sonra bir daha kendisineden haber alınamadı. Güvenlik güçleri ve ailesi 4 çocuk babası muhtar Altun'u ararken, 3 gün sonra Yüksekova'ya 34 kilometre uzaklıkta bulunan Yeni Işık Köyü Basamak Mezrası'nda cesedi bulundu. Altun'un PKK'lı teriristler tarafından öldürüldüğü açıklandı.
ÇATAK
Van'ın Çatak ilçesinde yol kesen PKK'lı teröristler, 16 Eylül 2016'da köy koruculuğu da yapan minibüs şoförü Ali Ogün'ü şehit etti. Çatak ilçe merkezine 17 kilometre uzaklıktaki Kaçit Mahallesi yakınlarında yol kesen teröristler, önce köy korucusu Ogün'ün kullandığı yolcu minibüsünü durdurdu. Yolcuları minibüsten indiren PKK'lı teröristler daha sonra bölgeden uzaklaştırdıkları Ogün'ün kafasına ateş ederek şehit etti.
ÖZALP
Van'ın Özlap İlçesi Aşağı Mollahasan Mahallesi'nde yaşayan Ak Parti Özalp İlçe Başkan Yardımcısı Aydın Muştu 10 Ekim 2016'da öldürüldü. Aşağı Mollahasan Mahallesi'ndeki evine baskın düzenleyen PKK'lı teröristler Muştu'nun aracını gasp etmek istemiş, ancak buna izin vermeyince yatak odasında öldürülmüştü. 6 çocuk babası Muştu'nun ölümü köyünde büyük üzüntüye neden oldu.
Van’ın Özalp İlçesi Boğazkesen Mahallesi'nde yaşayan AK Partii İlçe Başkan Yardımcısı Aydın Ahi, 2 Temmuz 2017'de evini basan PKK'lı teröristler tarafından silah zoruyla kaçırdı. Aynı zamanda eski mahalle muhtarı olan Ahi, dışarı çıkarılıp araca bindirerek Şemsettin Mahllesi’ne götürdü.Teröristler burada, Ahi’yi indirip uzun namlulu silahla birkaç el ateş ederek vurdu. Ağır yaralanan Ahi, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
MURADİYE
Ak Parti İlçe Başkanı İbrahim Vanlı ve beraberindekiler referandum çalışması yaparken 15 Nisan 2017'de PKK'lıların saldırısına uğradı. Partililer, güvenlik korucularıyla birlikte ilçeye dönerkenMezarlık bölgesine gelindiğinde, pusu kuran PKK'lı teröristler, uzun namlulu silahlarla araçları çapraz ateşe aldı. Saldırıda İbrahim Vanlı'nın aracının önünde giden korucuları taşıyan araç, isabet aldı. Araçtaki Başkan Vanlı'nın yeğeni olan güvenlik korucusu Adnan Vanlı şehit oldu, 1 korucu da yaralandı. İlçe Başkanı İbrahim Vanlı ise yara almadan kurtuldu.
HİZAN
Bitlis'in Hizan ilçesi Bölüklü Köyü Muhtarı Salih Güven, 26 Eylül 2016'da PKK'lı teröristlerce kaçırıldı. Yapılan tüm aramalara rağmen uzun bir zaman kendisinden haber alınamayan Muhtar Salih Güven'in, Akşar köyü yakınlarında 9 Kasım 2016'da yol kenarında köylüler tarafından cenazesi bulundu.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR