PÄ°MAPEN ÅžEHÄ°RLERÄ° YALNIZ GEZENLER Ä°ÇÄ°NEDEBÎ KILAVUZGünler uzuyor. GüneÅŸin çabucak battığı uzun ve kasvetli kış geceleri de geride kalınca güvenliÄŸin aydınlık

Güncelleme Tarihi:

PİMAPEN ŞEHİRLERİ YALNIZ GEZENLER İÇİNEDEBÎ KILAVUZGünler uzuyor. Güneşin çabucak battığı uzun ve kasvetli kış geceleri de geride kalınca güvenliğin aydınlık
OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 02, 2000 00:00

PÄ°MAPEN ÅžEHÄ°RLERÄ° YALNIZ GEZENLER İÇİNEDEBÃŽ KILAVUZGünler uzuyor. GüneÅŸin çabucak battığı uzun ve kasvetli kış geceleri de geride kalınca güvenliÄŸin aydınlık ile karanlık ile belirlendiÄŸi bu ülkede kız çocukları en azından saat sekize kadar dışarıda sevgilileri ile rahatça dolaÅŸabilecekler. Belki delikanlılar çiçek açmış aÄŸaçların altına uzandıklarında, kokusu ile herkesi kendine çağıran toprağın kucağından aldıkları bir papatyayı, o güzel ve bakire kızların kulaklarına takacaklar. Tabi ki ben gecelerinin saat ikide bitmesinden ÅŸikayet eden, spotların altında ellerinde kadehleriyle saatler boyunca geceyi geçirecekleri bir "partner"arayan çıplak güzellerden bahsetmiyorum. Ama iÅŸte bahar herkes için geldi. Ve hava da herkes için ısınacak.GüneÅŸ iyice yükseldiÄŸinde bazı ÅŸehirler boÅŸalıp diÄŸerleri dolacak. Antalya'nın nedense beyaza boyalı dört beÅŸ katlı, uzun ve dümdüz caddeleri boyunca uzanan apartmanlarında bütün kış boyunca kapalı duran panjurlar açılacak. Açılacak olan sadece panjurlar deÄŸil. Elbette karşı komÅŸunuz Hale Teyzeniz de Antalya'daki yazlığında kalırken akÅŸamları üzerine "hafif birÅŸeyler" almayı tercih edecek. Åžehrin bu "yaz sakinleri" sabahları kalkınca, düzenli bir ÅŸekilde civardaki plajlara akın ettiklerinden bu Antalya, bana akÅŸamüstleri dışında her zaman bir "hayalet ÅŸehir" diye görünmüştür. Ama hayır, elbette! Ben de bu ÅŸehrin tarihi ve turistik öneminden haberdarım. Kaleiçine gidelim. Kaleiçindeki herÅŸey; haritalar, kilimler, kartpostallar, takılar, restaurantlardaki sedirler, kafelerdeki yayıklar kadar kalenin içindeki sokaklar, camiler, surlar ve o evler de sanki Alman turistler için yapılmış gibidir. Ama kaleiçine girmeden önce Yivli Minare'ye yukarıdan şöyle bir bakın...Sokaklardan aÅŸağı doÄŸru inelim Antalya'nın o meÅŸhur falezleri arasında kendine güvenli bir liman bulan o muhteÅŸem ve gösteriÅŸli yatları ve onların görmüş veya görmemiÅŸ sahiplerini izleyelim. EÄŸer Antalya'nın "köylüğü"nden gelip iki senedir burada çalışan ve ne bulduysa evet evet arkadaşıyla konuÅŸurken duydum ne bulduysa onunla yatan yılışık garsonlardan birisi bu sosyolojik gözleminizi hello, hallo ya da baÅŸka bir dilde, baÅŸka bir selam sözcüğü ile bozmazsa.Bırakın yatları seyretmeyi de, ÅŸunları bir de ÅŸu muhteÅŸem falezlerin üzerinden göreyim diye yine aynı sokaklardan, yine aynı kilimleri ve yine aynı yılışık satıcıları ve yine aynı sarışın adamların artık hayret etmekten sıkılmış bakışlarını seyrederek yukarı doÄŸru çıkın. Dar sokakların içinden geçerek, büyük olasılıkla diskoda ter döktükten ve karşı cinsler peÅŸinde ya da yanında geçirilen yorucu gecelerden sonra pörsümüş bedenlerini sıcak ama daha çok terden sırtına yapışan çarÅŸaf nedeniyle sık sık bölünen bir uykuyla dinlendirmeye çalışan kadın ve adamların kaldığı pansiyonların arasından yürüyün, geceyi diÄŸerleri gibi eÄŸlenerek deÄŸil eÄŸlendirerek geçirmiÅŸ, ama saat beÅŸte yalnız kalan ÅŸiÅŸko ve çirkin ve yaÅŸlı alman kadınlarını memnun etmenin yorgunluÄŸuyla masaları silen bir garsonun askılı tişörtünden fışkıran göğüs kıllarını göreceksiniz, gencecik yaÅŸlarında bütün dünyayı dolaÅŸmayı akıllarına koymuÅŸ iyi besili ecnebilerin arasında bulunan güzel kızın ÅŸortunun kalça kıvrımlarından daha yukarda olduÄŸunu eÄŸer erkekseniz elbette farkedeceksiniz. Anneleri kimbilir hangi otelin bulaşıkhanesinde, açık büfe akÅŸam yemeklerinde tıkabasa doldurulup ancak yarısı boÅŸaltılmış, patlıcan musakkası, pilav, çerkes tavuÄŸu, rus salatası, çoban kavurma, soslu bilmemne ördeÄŸi yine bilmem ne soslu italyan usulü biftek, fıstıklı baklava artığından oluÅŸan garip kokulu tabakları büyük makinelere yerleÅŸtirken, küçük kızların kalenin sokaklarında nedense belden katlanarak diz üstüne çıkarılmış mini etekleriyle, turistlerin hatta renkliyse eÄŸer sizin de gözlerinizin içine içine baktıkten sonra arkadaÅŸlarına gururla"gözünün içine içine baktım kız"dediÄŸini duyacaksınız, hadi erkek deÄŸilseniz, saçlarınız rengine göre, Kesik Minare denilen Korkut Caminin eski bir kilise olduÄŸunu yazan, boyası aşınmış ve sağına soluna mahalle aÅŸklarının isimleri kazınmış tabelaya bakarken bakkalın hayta çırakları bonjur, hello ya da hallo diye seslenecek arkanızdan.Tabelaları izleyerek vardığınız en tepede yani Antalya'nın o meÅŸhur falezlerinin üzerine çıktığınızda, mutlaka sıcaktan başınız dönmüş olacak. Oturacak birÅŸeyler bulurum diye ileriye doÄŸru yürüdüğünüzde sağınızda kalan Akdenizin güneÅŸin altında parıldayan mavisi( bunu ben mi yazdım, Tanrım!) eÄŸer gözünüz almazsa Mermerli Park'ın kocaman mermer heykelleri de ilginizi çekmiyorsa, yayvan bir u ÅŸeklindeki bir platformun üzerinde patenleriyle saÄŸa sola kayarak gösteri yapan çocuk adamları, onların her defasında nasıl bir cesaretle yaptıklarını merak ettiÄŸiniz o muhteÅŸem dönüşten sonra u harfinin saÄŸ ya da solundaki localara atladıklarını merak edeceksiniz. Babası, Antalya'nın kuzeyinde son on yılda türemiÅŸ, yazları yazlıkçılara, kışları bir döşek ve çaydanlıktan baÅŸka birÅŸeyleri olmayan öğrencilere kiralanan apartman dairelerine nadiren giden ama hiçbir zaman asıl sahiplerine ulaÅŸmayan mektupları dağıtırken, hayta çay bahçesinin naylon örtülü masalardan birinde gözlerini, saçlarını ama itiraf etmeli en çok da bacaklarını sevdiÄŸi sıra arkadaşı Tuğçe'nin annesiyle oturduÄŸunu biliyor olmalı ki arkadaÅŸları her defasında etrafında bir kere dönüp localara inerken o iki kere dönmeyi deneyecek. Sizse ne Tuğçe kadar meraklı ve heyecanlı ne de kızının bu garip isteÄŸine yani bir öğle sıcağında ÅŸehrin alt kesiminin geldiÄŸi bu kötü parkta, bu kötü bahçede oturmasını anlayışla karşılayan annesi kadar sabırlı olduÄŸunuzdan ÅŸehre nasıl döneceÄŸinizi düşünecek ve aÄŸaçların arasında uzanan düz ve geniÅŸ mermer yolu takip etmeye baÅŸlayacaksınız. Yolun sonunda oturduÄŸunuz bankın karşısında kendi aralarında sohbet eden anne kız, (karıştırmayın Tuğçe ile annesi deÄŸil bunlar yeni) hangi dilde konuÅŸuyor acaba diye merak edeceksiniz, çünkü anne ve kızın sıcak öğle günü giydikleri kısacık ÅŸortlarıyla mermer yola saldıkları endam, birbirinin üstüne attıkları bacaklarının rahat ve güvenle sallanmaları onların yerli olamayacağını düşündürecek size. Sizi kınıyorum. Mermerli yol asfalta döndüğünde, mimarisi ile bu pimapen ÅŸehrin eski yapılarından biri olduÄŸunu önünden geçen her yabancıya belli eden belediye binasının önündeki meydanlığa parketmiÅŸ tur otobüslerini, onların gömleklerinin yakası terden kirlenmesin diye boyunlarına soluk mavi çizgili mendillerini sarmış olan ÅŸoförlerini, yaÅŸları dizlerinden bükülmüş, selüloitleri neredeyse lime lime sarkmış bacaklarından belli olan paralı turistleri ilkokul çocuklarına yoklama yapar gibi isimlerini çağırarak otobüse bindiren gömlek ve pilili ÅŸortuyla memurların yazlık tiplerini andıran rehberleri göreceksiniz. Yerlisi olmayan bir ÅŸehirde dericilerle, dönercilerin neden aynı çarşıda olduÄŸunu, belki de aynı sığırın derisinden yapılan montlarla etinden yapılan dönerin aynı yerde buluÅŸtuÄŸunu düşüneceksiniz. Ãœstü kapalı ve Ä°stanbul'daki kapalı çarşı benzeri yeni eski uzun, kısa, açık, kapalı sokaklarda dolaşırken, üst üste asılmış ÅŸapkalar, montlar, donlar, bikiniler ve bir çok tekstil ürünün arasından geçerken onların taze sentetik kokusunu, sadece ve sadece turistik ÅŸehirlerde onlara hizmet eden lokantaların önünde bulunan mönü tabelalarının birinde "wedding soap" olarak çevrilen düğün çorbasının içine neler konulabileceÄŸini düşünürken muhtemelen iskenderin üzerine dökülen tereyağı kokusunu, sakalının nasıl da gür olduÄŸu yüzündeki o garip morluktan belli olan bir deri tüccarının belki de terini bastırsın diye üzerine boca ettiÄŸi losyonun kokusunu, buralarda neden dolaÅŸtığı adeta muamma ama arkasından yürüdüğü kısa ÅŸortlu almanla aÅŸikar olan ÅŸu köylüden geldiÄŸi belli olan hacıyaÄŸ kokusunu alan burnunuz hala midenizin bulanmasına neden olmadıysa tabelalara baka baka bulduÄŸunuz ucuz bir kebapçıya oturup karnınızı doyuracaksınız. Kebapçının bir köşesinin buralardaki bütün kebapçılarda olduÄŸu gibi ÅŸark köşesi olarak döşendiÄŸini, ama salonun o kısmının aslında garp köşesi olduÄŸunu, sedirlerin üzerinde iÄŸreti oturup yer sofrasındaki yemeÄŸini yemeÄŸe çalışan sarışın kadının arkasındaki camdan girerek yüzünüze vuran akÅŸam güneÅŸinden anlayacaksınız. Aklınıza nedense akÅŸam güneÅŸinin güzele vurduÄŸu ÅŸeklindeki o atasözü yerine memlekette eskiden beri süren doÄŸu batı tartışmasına, "bizim oraların daÄŸları sarp olur, arkanı ÅŸarka verirsen önün garp olur" diye son noktayı koyan arkadaşınız gelecek. O arkadaşınız, çoÄŸu zamanlar dudaklarının kenarında bir sigarayla dolaÅŸtığından olacak yemeÄŸin üzerine sigaranızı dışarıda içmek isteÄŸiyle aceleyle lokantadan çıkarken duyduÄŸunuz zil sesi... Hayır, hayır! Birdenbire bu çarşıya dalmış bir küçükbaÅŸ hayvan sürüsünden gelmiÅŸ olmayacak. Koyunlara, köpeklere ve kaybolmasın istenen hemen hemen herÅŸeye takılan zillerin burada ve benzeri yerlerde neden ve neden, sadece maraÅŸ dondurmacıların yerini belli etmek için yapılan bir buluÅŸ olduÄŸunu, sözde maraÅŸ giysileri giymiÅŸ eli maÅŸalı adama sormak geçecek içinizden. Bence sormayın. Hayır, ne maraÅŸlı ne de çoban olmadığından cevaplayamayacak sorunuzu. Çünkü o dondurmacıya biraz para vererek otantik bir Antalya hatırası fotoÄŸrafı çektirmek isteyen bir Almandır. Siz düşünün. Tek yapabileceÄŸiniz bu. (Ey okur, sen düşünemezsen, ben yazamam haydi devam et- bırak o korsan kitapları karıştırmayı.)Bir düşünün mesela. Alman denilince memleket insanının aklına ilk gelen ÅŸeyin neden seks olduÄŸu sorusunu cevaplandırmaya çalışın. Eminim zorlanmayacaksınız. Lütfen lisede dersleri asıp karanlıkta girdiÄŸiniz o rutubet kokulu sinemalarda, sigaraya henüz baÅŸlamış olmanın dikkatiyle taşıdığınız zippo çakmakla aydınlattığınız koltukları neden dikkatle incelediÄŸinizi anlatmayı. Bu bir gezi yazısı anılarınızı anlatmıyoruz. Farkındayım kadın okurlar, sizi es geçtiÄŸimi biliyorum, yazıyla özdeÅŸleÅŸmeniz için gereken örnekleri veremiyorum. Ama bilmiyorum, liseli kızlar biraraya gelip babalarının dolaplarında bulduÄŸu kasetleri merakla videoya takarlar mıydı? O video kasetlerinden meraklarını giderecek bir film yerine almanyadaki halaoÄŸlunun düğünü çıktığında, yaÅŸadıkları hayalkırıklığına raÄŸmen daha önce seyrettikleri filmleri birbirlerine anlatırlar mıydı? Bilmiyorum. Lütfen, bırakın bunları düşünmeyi ÅŸehre dönün hemen, bu bir gezi yazısı olmalı, anılarınızla ilgilenemem. EÄŸer bu pimapen ÅŸehir, eski kalenin üzerindeki o saat kulesi, ya da kulenin yanından görülen yivli minare artık ilginizi çekmediÄŸinde gece vakti yapacak hiçbir ÅŸey kalmayan bu turistik eÅŸantiyonlar pazarı size tat vermiyorsa, lütfen bir an önce kaldığınız o kıyı kasabalarından birine geri dönün. Antalya'nın seksen sonrası yapılmış dört beÅŸ katlı ve birbirine oldukça yakın apartmanlarının arasından bindiÄŸiniz pejo minibüsün içindeki yolcuları gözlemleyin lütfen, ben de yazayım. Bana genç ve oldukça kibar ÅŸoförün neden büyükÅŸehirlerde bir örneÄŸinin olmadığını sorun cevaplayayım. Arka dörtlüde oturan gençlerin eÄŸlenmek yerine neredeyse gece vakti ÅŸehirden bir saat uzaklıktaki ilçeye gittiklerini merak edin. Dinleyin onları. Sadece yabancıların evet sadece Almanların, Fransızların, Rusların ve Bodrum yerine buralara nasıl düştüğü belli olmayan Britanyalıların kaldığı tatil köylerinin o gençlerin gittiÄŸi ilçede olduÄŸunu çıkarın konuÅŸulanlardan. İçlerinden birinin o tatil köylerinin birinde komi olarak çalıştığını anlayın, yanınızda oturan köylü indiÄŸinde bacaklarınızı biraz daha açıp rahatlayın lütfen, bu serbest. Ama önünüzdeki yabancıları da farkedin. Liseden kalma Almancanızla Antalya'dan sonra Alanya'ya gideceklerini, hatta orayı Antalya'dan daha çok sevdiklerini anladığınızda, hakkınız, yabancı dil baÅŸarınız için sevinebilirsiniz ama neden, Neden NEDEN! Kalesinden ve çakıl taÅŸlarıyla kaplı kötü plajlarından baÅŸka hiçbirÅŸeyi olmayan bir ÅŸehir Almanlar tarafından bu kadar çok sevilir. Sorun. Elbette Almanlara deÄŸil kendinize sorun, elbette Almanca deÄŸil kendi dilinizde sorun, elbette bu bir yazıysa cevaplayın, yani beraber cevaplayalım: Bahsi geçen ÅŸehrimize gelen Almanların, bir tatilden bekledikleri tek ÅŸeyin, bira içmek, plajlarda uzanmak, denize girmek vs vs. olduÄŸunu düşünün. Haklısınız ÅŸaşırtıcı bir cevap deÄŸil ben de hayal kırıklığına uÄŸradım. Pejo minibüsten Side giriÅŸinde indiÄŸinizde ÅŸehrin o dar ve antik kapısından giren çıkan insan kalabalığını göreceksiniz. Hayır hemen girmeyin ÅŸehre, giriÅŸte solda kalan antik tiyatronun yanından harabelerin içine yürüyün. Karanlıkta ürkütücüdürler. Korkun. Tiyatro tribünlerinin altında büyük tuvaletlerin olduÄŸunu hatırlayın. Gündüz vakti gezdiÄŸinizde, insanların hep beraber nasıl defi hacet giderdiÄŸini düşünmüştünüz, neler konuÅŸuyorlardı orada merak etmiÅŸtiniz. Hayır rica ederim, bu bir gezi yazısı olsun istiyorum ben, ÅŸimdi sormayın o soruları kendinize. Öyle konularda yazmak istesem Nejat Uygur Tiyatrosu'na yazar olurdum.Hayır daha ileri gitmeyin, yabancı sesler geliyor, her ÅŸehirde vardır, burada neden olmasın, ÅŸarapçılar... Yıldızların altında, antik kalıntılar arasında eÄŸleniyorlar. Katılmayın onların arasına, ben hiç katılmadım, hayalgücümü harekete geçirecek en ufak yaÅŸantım yok ÅŸarapçılarla. Rica ederim, beni zor durumda bırakmadan pansiyonunuza gidiniz.Evet, evet gece üçe kadar, müthiÅŸ bir kalabalık o küçük, aydınlık, gürültülü ÅŸehrin sokaklarında dolaşıyor olacak. Bence siz dolaÅŸmayın. Siz gezmekten ben yazmaktan yoruldum çünkü. Sadece bir tur atın. Üç çocuklu, genç ecnebi çiftler görün, ÅŸaşırın adamın neden göbeÄŸi yoktur, kadının neden kalçası dardır, hangi arada üç çocuk yapmışlardır, yaparken de gezmiÅŸler midir, güzel bir kadın geçti evet, size mi baktı, hayır, oturup bir bira içmeli, nerede, yalnızken insan neden bu kadar güvensiz, almanlar çirkin, evet, ÅŸiÅŸko almanlar daha da çirkin, ÅŸu geçen kız türk müydü acaba, evet, bakire midir, fazla ileri gittiniz, pardon sosyolojik bir araÅŸtırma yapıyorum da, bir sigara daha yakayım poz yapayım, çok içtiniz, ama ateÅŸ, pardon ateÅŸinizi alabilir miyim, genç adamı alıkoydunuz arkadaÅŸlarından, farkındayım, light içiyor bu da, bu aralar erkekler de light içiyor kızlara yaranmak için, ben sigaramdan vazgeçmem abi, sert ve kısa içerim, it gibi de öksürürüm, yakamozu mu seyretsem, olabilir, bence pansiyon... son gecem bu, benim de, fransız olmalı, ha ha neden, güzel ve gizemli çünkü, ben bu yazının müellifi olarak sizi temin ederim o kadının hiç bir gizemli yanı yoktur, bu taraftan görünen yanı güzel gerisini bilmem, ama yazıyı asker muhabbetine çevirdiniz rica ederim, yazma sende kardeÅŸim, hem bizi gezi yazısı ayağına sap sap dolaÅŸtır sonra da, ama hayır ben, eeeeeeee...Kimsenin yalnız olmadığı yerlere yalnız giderseniz geceler boÄŸacaktır sizi, siz boÄŸulmayın, ben de yazmayayım.HaKan KAYNAR - 2 Haziran 2000, Cuma Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!