Güncelleme Tarihi:
'BECERİKSİZ DERDİ'
* Prof. Dr. İlber Ortaylı: Petro, Rus İmparatorluğu’nu o zamanki Avrupa değerlerine entegre etmek için çok çalıştı. Büyük meselelerden küçük detaylara kadar. Putin bugün Avrupa’yla kavga ediyor. Ama Avrupa da eski Avrupa veya ‘Batı’ değil. Masum değil yani. Putin de bunu iyi kullanıyor. Ama biraz da hayalperest tabii. Aslında Petro da böyle yapıyordu. İstediğine saldırıyordu. Putin’in zamanlaması çok yanlış oldu. Bazı şeyleri diplomasiyle yavaş yavaş yapabilirdi. Petro bu vaziyeti görse gerçekten delirirdi herhalde. Muhtemelen Putin’e de “Beceriksiz” derdi.
'PETRO ŞEREF DUYARDI'
* Prof.Dr. İlyas Topsakal: Bugün Petro da olsa stratejik olarak Putin’in yaptığını yapardı. Karadeniz’e inmek, Kafkasları tutmak, Orta Asya’yı elde etmek. Zaten Petro’nun vasiyeti bu. Yani Putin onun jeostratejik mirasını devam ettiriyor. Batı’yla kültürel ve zihinsel kopuş da Petro’nun umurunda olmazdı. Çünkü Batılılaşma onun için bir amaç değil, Rus gücünü artırmaya yarayacak bir araçtı. Ruslar yıllar içinde kendi değerlerini de üretebildiler çünkü. ‘Rus-Ortodoks medeniyeti’ iddiaları var. Bence Petro, bugünkü durumu görse kesinlikle şeref duyardı. Hiç rahatsız olmazdı.
‘MİRASIMI HEBA ETTİN’
* Prof. Dr. Erhan Afyoncu: Putin, Petro olma yolundaydı. Rusya’yı dağılma sürecinden sonra tekrar toparlayıp dünya ligine soktu. Ancak Putin halkını diğer sosyal ve kültürel alanda geliştiremedi. Yeni değerler üretemedi. Gerçek lider nerede durabileceğini iyi hesap eden liderdir. Putin’in bunu iyi hesap edip etmediğini ilerde göreceğiz. Kendi milletini dünya ölçeğinde izole ediyor. Petro’nun tersine Avrupa değerlerinden uzaklaştırıyor. Petro bugünleri görseydi herhalde Putin’e “Mirasımı heba ettin” derdi.
‘PUTİN İLE AYNI NOKTADA’
* Prof. Dr. Kezban Acar: Petro, Avrupa’ya özeniyordu, onlar gibi olmak istiyordu. Onların teknolojisini ve kültürünü Rus İmparatorluğu’na uyarlamaya çalıştı. Petro için Rusya’nın modernleşmesi Batılılaşması demekti. Salon kültüründen, gündelik hayatın rutinlerine kadar Avrupa’daki uygulamaları esas aldı. İdari kurumlarını örnek aldı. Donanmalarını örnek aldı. Hatta Rusların sakal bırakmasını, geleneksel kıyafetlerini yasakladı. Bu şekilde başkent St. Petersburg’a girmelerine bile izin vermedi. Ancak bunları Avrupa’yı yakalamak, geçmek ve yenmek için yaptı. Özellikle Kuzey Avrupa ve Alman tesiri güçlüydü. Ona “Alman Çar” diyenler bile vardı. Ancak Avrupa’yı yenmek, onları dize getirmek en büyük emeliydi. Bu yönden de Putin ile aynı noktadalar.
‘İKİSİ İÇİN DE FARK ETMEZ’
* Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu: Petro, kıyafetten bilime kadar Batı’yı örnek alarak reformlar yapmıştı. Bizim Tanzimat reformlarından 100 yıl önceydi bu. Ama Petro, imparatorluğunun sınırlarını da olabildiğince geniş tutmaya çalışıyordu. Kuzeyde İsveç ile güneyde Osmanlı ile savaşıyordu. Kafkasya ve İran’a saldırıyordu. Sınırlarını güvene almaya çalışıyordu. Putin de bunu yapıyor. Tarih her zaman birebir tekrar etmez ama devletler için jeopolitik zorunluluklar ve dış politika öncelikleri değişmez. Avrupa’yla ayrışmak Putin’in çok umurunda gözükmüyor. Petro için de çok fark etmezdi diye düşünüyorum.
İMPARATORLUĞUN GERÇEK KURUCUSU
Rusların ‘Büyük Petro’ dediği Çar Petro, 1682 ile 1725 arasında hüküm sürdü. Teknik lise mezunuydu. Denizciliğe özel bir merakı vardı. Rusya’nın modernleşmesinin formülünü ‘Batılılaşmak’ olarak görüyordu. Neredeyse her alanda Avrupa’yı örnek alarak büyük reformlar yaptı. Matbaayı yaygınlaştıran, bilim akademisini kuran ve tarım ve endüstri üretimini çeşitlendiren Petro, özellikle kültürel reformlar konusunda ciddi tepkilerle de karşılaştı. Ancak hiç taviz vermedi. Petro, Rus İmparatorluğu’nun gerçek kurucusu olarak kabul ediliyor.