Pendik'te yaz bitti

Güncelleme Tarihi:

Pendikte yaz bitti
Oluşturulma Tarihi: Aralık 03, 1998 00:00

Haberin Devamı

Yirmi yıl öncesinin sayfiye yeri Pendik, bugün gecekondu ve toplu konut alanı

Bizans döneminde sürgün, Osmanlı döneminde mesire yeri olan Pendik, İstanbul için biraz 'uzakta' ama bir o kadar da vazgeçilmez bir yer olmuş. Cumhuriyet döneminde Balkan göçmenlerin yerleştirildiği bölge, 50'li yıllarda sanayi bölgesi ilan edildi. Yaklaşık elli yıldır sürekli dışardan göç alan Pendik yirmi yıl öncesine kadar koruduğu sayfiye yeri kimliğini fabrikalar, gecekondular ve toplu konutlarla tamamen yitirdi.

Yıl 1968. Hürriyet Gazetesi'nde çıkan bir yazıda Pendik şöyle tanıtılıyor: ‘‘Kadıköy'e 25 kilometre mesafede ve Kartal kazasına bağlı 15 bin nüfuslu Pendik kasabası, sahil yolundaki gazinoları ile kış aylarında dahi pek çok İstanbullu'nun rağbetine mazhar olduğu gibi, yaz gelince güzel denizi, tabii plajı ve bol güneşiyle tam bir sayfiye yeri halinde, dolup taşmaktadır.’’

Belki de Pendik'in tarihinden gelen özelliklerini taşıdığı son dönemdir bu yıllar. Nüfusu 19 bin civarında, üç otel ve birkaç pansiyonda yaz ve kış yerli turistlere hizmet verilmeye çalışılır. Başlıca gelir kaynağı ise tarım ve balıkçılıktır.

Pendik'te yaşanan, 50'li yıllarda İstanbul'un pek çok bölgesinde yaşananlarla hemen hemen aynı. 50'lerde başlatılan ve kente plansız bir biçimde dağıtılan sanayi tesisleri Pendik'in de doğal dokusunun bozulmasındaki temel nedenlerden biri oldu. Ankara Asfaltı üzerinde fabrikaların kurulması, fabrika çevrelerinde gecekondu mahallelerinin de oluşmasına neden oldu. İlçe merkezinin çevresinde oluşan bu sanayi ve gecekondu kuşağı, 70'li yılların sonuna doğru merkezdeki ahşap binaların da hızla yıkılarak yerlerine çok katlı binaların dikilmesiyle tamamlandı. Önce mezbahanın, ardından fabrikaların açılması ve 82'de de Pendik Tersanesi'nin devreye girmesi, diğer kentlerden göç edenlerin yerleşmek istediği bölgeler arasında Pendik'in hızla ilk sıralara yerleşmesini sağladı. 50'li yıllardan başlayarak Erzurum, Sivas, Bayburt, Trabzon, Rize, Kastamonu ve Ordu'dan Pendik'e göç başladı. 80 sonrasında ise göç kervanına Güneydoğu göçmenleri eklendi. Pendik'in muhtarlıktan belediyeliğe geçtiği 1930'da nüfusu 3 bin civarında iken 1998'de nüfus 346 bine yükseldi.

TARİHTE PENDİK

Pendik, İstanbul'un en eski yerleşim bölgelerinden. Bilinen tarihi Milattan Önce 5000 yılına kadar uzanıyor. Bölgenin tarihiyle ilgili buluntulara ilk kez 1907 yılında Bağdat demiryolunun yapımı sırasında rastlanmış. Hıristiyanlığın yayılışı sırasında ise Pendik bölgesinde kiliseler kurulmuş, bölge ayazmalarıyla ünlenmiş. 13. yüzyılda ise Bizans'ın sürgün yeri olarak da kullanılmış. Bölgenin Osmanlıların eline geçmesi 1329'da Pelekanon Savaşı ile olmuş. Osmanlı döneminde halkının büyük bir bölümü Rumlar'dan oluşurken, başlıca gelir kaynağı da balıkçılıkmış. 1990 nüfus sayımlarına göre bu yıllarda Pendik'te tarım, hayvancılık, ormancılık, balıkçılık ve avcılık işlerinde çalışanların sayısı 1672. 1998'de ise balıkçılıkla uğraşan sadece 100 kişi var.

1873 yılında banliyö hattıyla Haydarpaşa'ya bağlanan Pendik Köyü, 1889'da çıkan büyük bir yangınla tamamen yerle bir olunca, bugünkü yerleşimin de temellerinin atıldığı ilk planlı dönemine geçmiş. Planları İtalyan mühendislere yaptırılan bu döneme imzasını atan ise dönemin Ayan Meclisi Senato Hariciye Encümen Reisi Ermeni asıllı Azarian Efendi. Azarian Efendi'nin köşkünün (bugünkü Kültür Merkezi) bulunduğu bölgenin merkez alındığı bu planlarda yerleşim bir A harfi gibi birleşen caddelerin çevresinde geliştirilmiş. 1900'lü yılların başında henüz bir köy olan Pendik'in doğusunda Fransızlar ve batısında da İngilizlerin oturduğu villalar belirmeye başladı. 1924 Lozan Antlaşması'nın ardından ise Drama, Kavala ve Yanya'dan gelen göçmenlerin bir bölümü Pendik'e yerleştirildi. Bu sırada bölge nüfusu Türk, Ermeni ve Rumlar'dan oluşuyordu. İlk kez 1918'de belediye kurulmasına ve 1924 yılına kadar da belediye olarak kalmasına rağmen Pendik 1926-30 arasını muhtarlık olarak geçirmiş. Pendik Köyü'nde 1930 yılında tekrar belediye kurulmuş ve 1970 yılında da Kartal İlçesi'ne bağlanmış. 26 Mart 1989'de ise Pendik ilçe olmuş ve kendi belediyesi kurulmuş.

GECEKONDULAR

Nüfusun yoğun bir biçimde arttığı Pendik gecekondulaşmanın çok hızlı yaşandığı bir bölge. Fabrikaların kurulmasına kadar tarım arazisi olarak kullanılan arazilerin büyük bölümü artık tek katlı gecekondularla ya da 5-8 katlı binalarla dolu. Son yıllarda kaçak yapılaşmanın hızı kesilmiş görünmekle birlikte Pendik'in yeni profilini çok katlı toplu konutlar oluşturyor. Şeyhli'deki gecekondu önleme bölgesinde yapılan 650 konutun yanı sıra bölgedeki belli başlı toplu konutlar, Hilal Konutları, Velibaba Sosyal Konutları I ve II, Yayalar Toplu Konut Alanı (8 bin 500 konut), Şeyhli Toplu Konut Alanı (1200 konut), Kurtköy Toplu Konut Alanı (40 bin konut) ve Dolayoba Toplu Konut Alanı. Pendik sınırları içindeki Ömerli Barajı su havzası civarındaki yerleşim ise sadece Pendik'i değil, tüm İstanbul'u ilgilendiren bir başka sorun. Tüm engellemelere rağmen Ömerli kaçak yapılaşmanın yeni alanlarından.

Kosova'dan Pendik'e

Rasim Akdemir tüm yaşamını Pendik'te geçirmiş, sadece askerlik için ayrılmış. Akdemir ailesi Kosova'dan gelmiş. Tuzla'ya gemiyle getirilen göçmenler karantinada bir süre bekletildikten sonra Maltepe, Darıca, Gebze ve Pendik civarına yerleştirilmiş. ‘‘İnsan kendini övmez ama,’’ diyor, ‘‘benim Pendik'e çok emeğim geçti’’. Pendik'e alınan ilk ambulanstan parka dikilen çam ağaçlarına, Aydos'dan getirilen içme suyundan Çarşı Camii'nin yapımına kadar anıları arasında yok yok. ‘‘74 yıldır burdayım. Asıl doğumum 23 Nisan Caddesi, numara 39. Bu, binanın ön kısmı oluyor. Bizim ahşap binamız vardı, Rumlar'dan kalma. 82'de o binayı yıktık, bunu yaptık. Kapı numarası da bu sokağa verildi, 16 numarada ikamet ediyorum şimdi. İstiklal Harbi'nden evvel dedem Nezir Bey burda çetecilik yapmış rahmetli. 74 sene evvel Pendik'te bütün binalar ahşaptı. Bu sokağa Rum balıkçılar sandallarını çekerlerdi. Bizim sokakta ilk Terzi Hayri ahşap evini yıktırıp yerine

apartman dikti. Sonra da bizimki. Öyle de gitti. Evlerin içi gayet iyiydi ama dışları çürüyordu, bakımı zordu. ‘‘Alman Harbi'nde askere gitmeden önce Pendik Belediyesi'nde çalışmaya başladım. Sonra döndükten sonra 1945'de arkadaşların ısrarıyla tekrar belediyede çalışmaya başladım, garaj amiriydim. 30 sene hizmet verdim. Parktaki çamları Halkalı'dan getirip ben diktim, şimdi tam 37 yaşındalar. Pendik'te ilk istasyonla karakol arasındaki stabilize yol yapıldı. O yol yapılırken kanalizasyon tertibatını kurduk. Yollara rahmetli başkan Dr. Orhan Maltepe zamanında başladık. İlk içme suyunu Aydos'dan Dr. Maltepe getirdi, ben de başında durdum. Büyük bir kış yapmıştı, işçiler çadırda kalıyordu, üç işçi şehit oldu.

‘‘Pendik'te o zaman dört tane taksi vardı, beşincisini Amerikan konsolosluğunda ihaleye girip ben getirdim. Taksiler İstasyon durağında beklerdi. O devir bir başkaydı, hırsızlık, uğursuzluk yoktu.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!