Güncelleme Tarihi:
Birlik Vakfı Bursa Şubesi Öğrenci Topluluğunun davetlisi olarak Bursa’ya gelen Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ‘Krizde Savunma ve Güvenlik’ konulu konferansa katıldı. Bakan Hulusi Akar’a, Uludağ Üniversitesi tarafından fahri profesörlük unvanı verildi. Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi Piyade Kurmay Yarbay İlker Çelikcan Salonu'nda öğrencilere seslenen Bakan Hulusi Akar, “Malumunuz Pençe Kilit Operasyonu'nda dün bir üsteğmenimiz şehit düştü. Acımız büyük, üzüntülüyüz. Şehit Üsteğmen Ömer Delibaş’a Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Şahsıma tevdi edilen fahri profesörlük payesini de kahraman ve fedakâr silah arkadaşlarım adına alıyor, tüm şehit ve gazilerimize ithaf ediyorum” dedi.
Eğitim ordumuz olan akademik camiamızın, yani öğrencilerin gayretleri de bu atılımların en güzel ve en verimli şekilde sonuçlanmasını sağlayacak ve Türkiye, dünyanın en saygın ülkeleri arasındaki konumunu daha da pekiştireceğini belirten Akar, “Dolayısıyla eğitim ordumuz olan akademik camiamızın, yani sizlerin omuzlarındaki sorumluluk da çok büyüktür. Sizler burada güçlü bir vizyonla ülkemizin daha müreffeh yarınları için ter dökerken, bizler de sizlerden ve çalışmalarınızdan aldığımız ilhamla, ülkemizin egemenlik ve bağımsızlığı, asil milletimizin güvenliği için gece gündüz mücadele etmekteyiz. Küresel ve bölgesel düzeyde risk, tehdit ve tehlikelerin arttığı, krize, hatta savaşa evrildiği bu dönemde, güvenlik ortamı yeniden şekillenmekte; güç dengeleri, aktörler ve roller sürekli değişmektedir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, uluslararası ilişkilerde özne haline gelen, etki ve ilgi alanı her geçen gün genişleyen Türkiye’de, tüm bu gelişmeleri yakından takip etmekte; köklü tarihi, dinamik nüfusu ve güçlü ordusuyla bu yeni dönemin şartlarına kendini hazırlamaktadır. Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı, en yoğun operasyon ve tatbikatlarını yürüten Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de, bu kriz ortamında doğal olarak görev ve sorumlulukları artmaktadır. Egemenlik, bağımsızlık ve bekamız için yurt içi ve sınır ötesinde terörle mücadeleye; denizlerimizde ve semalarımızdaki hak, alaka ve menfaatlerimizi korumaya, azim ve kararlılıkla devam etmektedir. Aynı zamanda yedi iklim üç kıtaya barış, huzur ve adaleti götüren atalarımızdan aldığı ilhamla, bölge ve dünya barışına katkıda bulunmak için de her türlü gayreti göstermektedir” diye konuştu.
Terör konusu Türk Silahlı Kuvvetlerinin gündeminde ilk sırada yer aldığını belirten Akar, “Özellikle 15 Temmuz sonrasında terörle mücadelede yeni bir anlayışla hareket ediyor, terörü kaynağında yok etme stratejisi ile operasyonlarımızı gerçekleştiriyoruz. Bu çerçevede Suriye ve Irak’ın kuzeyinde terör örgütlerine karşı icra ettiğimiz başarılı operasyonlarla hudutlarımızın ve halkımızın güvenliğini sağlarken güney sınırlarımızda kurulmak istenen terör koridorunu engelledik ve buna asla müsaade etmeyeceğimizi çok açık bir şekilde ortaya koyduk. Şayet bu operasyonlar yapılmasaydı ülkemiz ve bölgemiz çok daha büyük tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya kalacaktı. Bu kapsamda pazar gecesi başlatılan Pençe Kilit Operasyonu ile de terör yuvalarının kilitleri tek tek parçalanıyor. Mehmetçiğin nefesi teröristlerin ensesinde, hangi mağaraya girerlerse girsinler hangi taşına altına saklanırlarsa saklansınlar, komandolarımız teröristleri buluyor ve etkisiz hale getiriyor. Operasyonlarımız en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar artan bir şiddet ve tempoda, komşularımızın egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygılı olarak devam etmektedir. Başta Pençe Kilit Operasyonuna katılan kahraman personelimiz olmak üzere şu anda karada, denizde ve havada zorlu arazi ve iklim şartlarında kahramanlık ve fedakârlıkla görev yapan tüm silah arkadaşlarımın her birinin alınlarından öpüyor; kendilerine kazasız belasız, hayırlı başarılı görevler diliyorum. Biz sadece terör ve teröristle mücadele etmekteyiz. Terörist neredeyse hedefimiz orasıdır. Zira icra ettiğimiz operasyonlarda birçok riski de göze alarak başta sivil ve masum insanlar olmak üzere dini, tarihi ve kültürel yapıların ve çevrenin korunmasına yönelik gösterdiğimiz hassasiyet, dünyanın hiçbir ordusunda görülmemiştir. Bir kez daha vurgulamak isterim ki binlerce yıldır bu coğrafyayı, ekmeği, suyu birlikte paylaşan ve ortak değerler çatısı altında yaşayan 85 milyon kardeştir. Bunun en açık göstergesi vatan için, şanlı bayrağımız için canlarını feda eden ve şehitliklerimizde bir arada, yan yana yatan kahramanlarımızdır” diye konuştu.
40 yıldır Türkiye’nin enerjisini tüketen terörü bitirmekte, halkımızı bu terör belasından kurtarmakta kararlı olduklarını belirten Akar, “Birbirinden hiçbir farkı olmayan PKK/PYD-YPG terör örgütüne karşı sürdürdüğümüz kararlı mücadele neticesinde terör örgütünde çöküş hızlanmış ve elebaşları tarafından da terör örgütünün yaşadığı dağılma/çöküş açıkça ifade edilmeye başlanmıştır. Pençe Kilit Operasyonu sırasında da teröristlerin yaşadığı bu çaresizliğin, telsiz konuşmalarına yansıdığı görülmektedir. Tabii terörle mücadele harekâtındaki bu başarılara, her şeyden önce Mehmetçiğin emsalsiz kahramanlık ve fedakârlıkları ile ulaşıldığını özellikle ifade etmek isterim. Kahraman Mehmetçik, eksi 32 derecede, kar kalınlığı yer yer 8,5 metreyi bulan zorlu arazi ve iklim şartlarında; gece gündüz demeden vatan, millet ve bayrak uğruna gerçekten çok büyük bir mücadele ortaya koymaktadır. İşte bu kahramanca mücadelede yer alan silah arkadaşlarımızdan biri de 2015 yılında Dağlıca'da çıkan çatışmada şehadet makamına erişen ve bu salona adını vererek hatırasını yaşattığımız aziz şehidimiz Kurmay Yarbay İlker Çelikcan’dır. Biliniz ve müsterih olunuz ki aziz şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin tek damla kanını bugüne kadar yerde bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız; ailelerinin de gözyaşlarının hesabını sorduk, sormaya devam edeceğiz” dedi.
Biz dünyada tüm sorunların barışçıl yöntemlerle, iyi komşuluk ilişkileri içerisinde ve uluslararası hukuk çerçevesinde çözülmesinden yana olduklarını belirten Bakan Akar, “Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’taki sorunları da bu çerçevede çözmek için büyük çaba gösteriyoruz. Aynı şekilde Yunan muhataplarımızdan da barış ve istikrar için iyi komşuluk ilişkilerine ve uluslararası hukuka uygun davranmalarını bekliyoruz. Biz dostluk elimizi uzatıp Akdeniz’in barış denizi olması için çaba sarf ederken bazı Yunan yöneticilerin provokatif, hukuk dışı eylem ve söylemleriyle karşılaşıyoruz. Tüm iyi niyetli diyalog çağrılarımıza rağmen Yunanistan’ın yaptığı her türlü haksız hukuksuz eylemlere ve söylemlere mütekabiliyet kapsamında diplomatik alanda ve sahada gerekli karşılığı veriyoruz. En samimi temennimiz, Türk ve Yunan halklarının bölge zenginliklerinden de istifade ederek barış, güven, istikrar ve refah içinde yaşamasıdır. Kıbrıs konusunda ise, bildiğiniz üzere, yaklaşık yarım asır boyunca ortaya konulan çözüm yöntemlerinden bir sonuç alınamamıştır. Dolayısıyla Kıbrıs’ta eşit, egemen, bağımsız iki devlet artık tek çözüm haline gelmiştir. Kıbrıs bizim millî meselemizdir. Garanti ve İttifak antlaşmaları doğrultusunda geçmişte olduğu gibi bugün de Kıbrıslı kardeşlerimizin yanındayız. Her zaman belirttiğimiz gibi bizim kimsenin hakkında, hukukunda, toprağında gözümüz yoktur. Ancak Ege’de ve Doğu Akdeniz’de hem kendimizin hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak, alâka ve menfaatlerini korumakta da azimliyiz, kararlıyız ve buna da muktediriz. Hakkımızı, hukukumuzu çiğnetmeyiz. Hiçbir oldubittiye bugüne kadar müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyiz" şeklinde konuştu.
"İsveç’te kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'in yakılmasını kabul edilemez buluyor, kınıyoruz"
Özellikle öğrencilerin, millî tezlere hâkim olmasının çok önemli olduğunu belirten Akar, "Ege, Doğu Akdeniz, Kıbrıs gibi konularda sorunlar nedir, talepler nelerdir? Bunlar karşısında bizim tezlerimiz nelerdir? bunları çok iyi bilmeliyiz. Uluslararası alanda hakkımızı, hukukumuzu koruyabilmek ve güvenli bir gelecek inşa etmek için her şeyden önce millî tezlerimize dair ilgili ve bilgili olmamız gerekiyor. Küresel sorunların giderek büyüdüğü bu dönemde son olarak Müslümanlar için ayrı bir önemi olan Ramazan ayında, İsveç’te kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim yakılmıştır. Bu olay, ahlaksızlıktır, aşırılıktır. Bu tür provokatif eylemler, bir dinin kutsal saydığı değerlere hakarettir. Bunlar kabul edilemez. Şiddetle kınıyoruz. Yetkilileri, bu tür nefret suçlarının yaşanmasına göz yummamaya ve bir daha böyle olaylar yaşanmaması için gerekli tedbirleri almaya davet ediyoruz. Ayrıca Filistin’de son dönemde yaşanan gerilimden endişe duyuyoruz. Özelikle bu hassas dönemde Mescid-i Aksa’nın statüsü ve maneviyatı ile Müslümanlara yönelik tahrik ve müdahaleleri kabul edilemez buluyor, kınıyoruz. Filistin’in ve Filistinlilerin haklı davalarında yanlarındayız. Sözde evrensel insani değerleri savunduğunu iddia eden ve demokrasi havarisi geçinen ülkelerde bunlar yaşanırken biz ise sadece kendi sorunlarımızı çözmek, sadece kendi güvenliğimizi sağlamak için değil, aynı zamanda hem bölge ve dünya barışına katkı, hem de dost ve müttefiklerimizin güvenlik ve huzuru için her türlü gayreti gösteriyoruz. Bu kapsamda 500 yıllık kardeşlik bağlarımız olan Libya’da ikili anlaşmalar doğrultusunda askerî eğitim, yardım ve danışmanlık faaliyetleri icra ediyoruz. Aynı şekilde 'Tek millet, iki devlet” anlayışıyla can gardaşımız Azerbaycan’ın da haklı davasında yanındayız. Bu kapsamda askeri eğitim iş birliği, yardım ve danışmanlık desteğimiz devam edecektir. Diğer taraftan Karadeniz’de de barış ve istikrarın sağlamasına yönelik çabalarımız devam ediyor. Bu çerçevede Ukrayna’daki gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Öncelikle Ukrayna’nın egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü destekliyoruz. Her fırsatta, daha fazla can kaybı yaşanmaması ve bir an önce huzur ve istikrarın temini için acilen bir ateşkes ilan edilmesinin önemli olduğunu vurguluyoruz” dedi.
Ukrayna’daki vatandaşlarımızın ve tüm sivillerin bölgeden güvenli bir şekilde tahliyesi için gemi dâhil her türlü desteği sağlayabileceğimizi başlangıçtan itibaren ifade ettiklerini belirten Akar, “Gemilerimizin giderken insani yardım götürmesi de planlanmıştır. Ayrıca Ukrayna’da bulunan A400M uçaklarımız ile ticari gemilerimizin de Türkiye’ye emniyetle intikalleri için koordinelerimiz devam etmektedir. Bu faaliyetlerden sorumlu Rusya ve Ukrayna Savunma Bakanları ve karargâhları ile her seviyede muhataplarımızla temaslarımızı sürdürüyoruz. Yine bölgedeki istikrarın sürdürülebilmesi ve herhangi bir tırmanmaya sebebiyet vermemek için mayın avlama gemilerimiz, deniz karakol uçaklarımız, İHA’larımız, helikopterlerimiz ve diğer unsurlarımızla sürüklenen mayınlarla ilgili de gerekli tedbirleri almaktayız. Bu mayınların nereden geldiği ve kaynağına yönelik çeşitli iddialar mevcut. Tüm ihtimalleri değerlendirerek konuyu hassasiyetle inceliyoruz. Özetle Karadeniz’de çok önemli bir denge, güvenlik ve istikrar unsuru olan Montrö’nün ülkemize verdiği yetkilerin kullanılması da dâhil, üzerimize düşen her türlü gayreti bugüne kadar gösterdik. Gayretlerimiz, bundan sonra da devam edecek. Temennimiz, bir an önce ateşkesin sağlanmasıdır. Burada bir hususu özellikle belirtmek isterim ki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna başta olmak üzere küresel ve bölgesel barış için diplomatik alanda nasıl cansiperane bir mücadele verdiğini tüm dünya hayranlıkla takip etmektedir. Tüm bu faaliyetlerimizle eş zamanlı olarak NATO, BM, AB ve AGİT görevleri ile ikili ilişkiler kapsamında Katar’da, Somali’de, Kosova’da, Bosna Hersek’te ve daha birçok coğrafyada tarihimize, kültürümüze ve atalarımıza yaraşır şekilde bölge ve dünya barışına önemli katkılar sağlamaya da devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
“Bölgesel ve küresel düzeyde yaşanan gelişmeler açıkça göstermektedir ki, devletimizin bekası, asil milletimizin güvenliği için yerli ve millî savunma sanayiimizin geliştirilmesi hayati önemi haizdir” diyen Bakan Akar, “Bu durum bizim için olduğu kadar dost, kardeş ve müttefik ülkelerin güvenliği için de önemlidir. Dolayısıyla yerli ve milli savunma sanayimizi geliştirmek için yoğun bir şekilde çalışmaktayız. Girişimlerimizin sonuçlarını da somut olarak almaktayız. Geçmişte piyade tüfeğimizi dahi yurt dışından tedarik ederken, artık Millî Piyade Tüfeklerimizi, Akıllı Hassas Mühimmatımızı, ÇNRA’larımızı, Fırtına Obüslerimizi, İHA/SİHA/TİHA’larımızı, ATAK Helikopterlerimizi, Fırkateynlerimizi ve savaş gemilerimizi tasarlayıp inşa, imal ve ihraç seviyesine gelmiş bulunuyoruz. Silah sistemlerimizin harekât sahasında elde ettiği başarılar, tüm dünyanın da dikkatini çekmekte ve yerli-milli savunma sanayi ürünlerimize olan talep her geçen gün daha da artmaktadır. Fakat bu konuda kat etmemiz gereken mesafeler olduğunun, bundan sonraki sürecin çok daha çetin olacağının da bilincindeyiz. Hedefimiz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliği, teşviki ve desteğiyle yüzde 80’ler seviyesine yaklaşan yerli ve millilik oranını daha ileri seviyelere taşımaktır. Kamu kurum ve kuruluşları, vakıf şirketleri, özel sektör ve üniversitelerle, yani sizlerle birlikte omuz omuza; ciddiyet, samimiyet, diyalog ve koordinasyon içerisinde ve yüksek bir motivasyonla çalışarak bu hedeflerimize çok daha kısa sürede ulaşacağımıza gönülden inanıyorum. Bundan sonra da ülkemiz, milletimiz adına daha büyük başarılar elde edeceğinize ve ülkemizin gelişimine önemli katkılar sağlayacağınıza şüphemiz yoktur. En büyük takdir güvenilmek en büyük başarı bu güvene layık olmaktır. Bizler sizlere inanıyor ve güveniyoruz. Sizlerin de bizlere olan inancı, güveni, duası ve desteği sürdükçe; binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen millî, manevi ve mesleği değerlerimizden aldığımız ilhamla inşallah başaramayacağımız hiçbir görev, aşamayacağımız hiçbir zorluk yoktur." diye konuştu.