Güncelleme Tarihi:
Dünyaca ünlü çellist Jacqueline du Pre'nin yaşam öyküsünü anlatan Paylaşılamayan Tutkular (Hilary and Jackie), ölen kızkardeşin ardından ablasının yazdığı kitaptan uyarlanan duygu yüklü biyografik bir yapıt.
Yönetmen Anand Tucker... Filmin en ağır toplarından biri de ünlü çellisti, tüm ruhsal ve fiziksel sorunlarıyla birlikte başarıyla canlandıran Emily Watson... Abla Hilary rolünü üstlenen Rachel Griffiths'in göz dolduran oyunculuğu da filmi farklı kılan bir başka unsur olarak göze çarpıyor. Zaten her ikisininde Oscar'a aday gösterilmesi ne denli başarılı olduklarının açık bir göstergesi. Filmin diğer başrol oyuncuları James Frain ve David Morrissey.
Gösterime girdiği her ülkede beğeniyle karşılanan Paylaşılamayan Tutkular, klasik müzik dünyasında çeşitli tartışmaların da odak noktası olmuştu. Yehudi Menuhin, Lloyd Weber, Itzhak Perlman, Willam Pleeth, Mstislav Rostropoviç, Pinchas Zukerman gibi bir dönem Jacqueline du Pre ile çalışmış olan klasik müzik sanatçıları yaptıkları ortak açıklamada, filmin sanatçıyı yanlış tanattığını belirterek, ‘‘Jacqueline müzik yapmaktan büyük bir keyif alırdı ve bu keyfi dinleyiciye de yaşatırdı. Bizim hatırladığımız Jacqueline işte bu...’’ dediler.
Film yapılandırılırken, olayların büyük oranda Hilary'nin bakış açısından anlatılmaya karar verilmiş olmasına rağmen, bir ara flashback'lere geçilmesi ve öykünün Jackie'nin bakış açısından verilmeye başlanması, üstelik bunun seyirciye hiçbir uyarı yapılmadan gerçekleştirilmesi oldukça şaşırtıcı. Hatta filmin Venedik'teki gösterimi sırasında buna benzer bir olay yaşanmıştı ve bakış açılarındaki bu ani değişim karşısında şaşkınlığa düşen seyirciler, makinistin film bobinlerini karıştırdığını sanmışlardı.
1987 yılında 42 yaşındayken hayata veda eden Jacqueline du Pre, kısa ömrünün son yıllarında tüm vücudunu kaplayan doku sertleşmesi hastalığı nedeniyle büyük acılar çekmişti. 60'lı yıllarda Elgar yorumlarıyla dikkat çeken Jacqueline du Pre'nin yaşamının konu edildiği filmde ablasını adeta taparcasına seven hayat dolu ve cesur bir kızkardeşin de portresi çiziliyor. Sık sık melodram havasına bürünen film, bir ailenin üyelerinin aralarındaki en yetenekli bireyle olan güçlü etkileşimlerini ve karmaşık ilişkiler bütününü açıklıyor. Hilary'nin bir noktada getirdiği açıklama ise ailede yaşanan yasak ilişkiye neden göz yumduğunu bütün çıplaklığıyla tartışmaya yönelik... Şöyle diyor Hilary: ‘‘Jacqueline'in kocamla olan ilişkisine bilinçli olarak cesaret verdim. O sıralarda kendi kocası Barrenboim ile kısa bir ayrılık yaşamakta olduğu için o zor döneminin üstesinden gelebilmesine yardımcı olabilmek için yaptım bunu...’’ Filmde Hilary du Pre'nin kocasının Jacqueline'e cinsel hizmet sunduğuna ve Hilary'nin de buna göz yumduğuna tanık oluyoruz. Aslında filmin sadece bu ilişkiyi anlatmak gibi bir kaygısı yok. Buna karşın Hilary ile kardeşi Piers'in yazdığı kitapta olduğu gibi, filmin gösterime girmesiyle birlikte geniş kitleleri şaşkına çeviren de bu skandal olmuştu.
Akıllı, duygusal ve fahişe
Efsanevi bir fahişe olan Veronika Franko'nun hayat hikayesinden yola çıkılarak çekilen Tehlikeli Güzellik (Destiny of Her Own), kadınların hiçbirşeye hakkı olmadığı 16. yüzyılda, özgür ruhlu bir kadının hikayesini anlatıyor. Başrollerini Catherine McCormack, Rufus Sewel, Oliver Platt, Moira Kelly ve Jacquelline Bisset'in paylaştığı filmin yönetmeni Marshall Herskovitz. Film, Margareth Rosenthal'ın The Honest Courtesan adlı Veronika Franco'nun biyografisini anlatan eserinden Jeannine Dominy tarafından senaryoya aktarılmış.
Tehlikeli Güzellik filminin ana karakteri olan Veronika Franko hem entellektüel hem duygusal, hem de fiziksel açıdan kendi kaderini kendisi çizen, o dönemde az bulunur kadınlardan biri. Mel Gibson'ın Oscar Ödüllü filmi Cesur Yürek'teki üstün performansıyla dikkatleri üzerine toplayan Catherine McCormack bu filmdeki rolünü şöyle anlatıyor: ‘‘Veronika canlandırılması oldukça güç bir karakter. Çünkü oldukça karmaşık bir kişiliğe sahip. Çok genç olmasına rağmen oldukça akıllı, esprili, seksi ve şair ruhlu. Bütün bunları bir tek kişide toplamak ve bunu canlandırmak oldukça güçtür. Fakat onun özgür ruhunu, kendisiyle ve diğer kadınlarla olan iletişimine hayran olmamak mümkün değil.’’
Bir Carlos Saura filmi: Tango
En iyi yabancı film dalında bu yıl Oscar'a aday gösterilen beş filmden biri olan Tango, yönetmen Carlos Saura'nın esin kaynağını danstan aldığı filmlerinin en yenisi.
Film içinde film özelliğini taşıyan Tango, Arjantin'in dramatik tarihinden kesitlerin tutkuyla, dansla, müzikle, dekorlarla ve köstümlerle bütünleşmesiyle ortaya çıkmış bir film. Arjantin'in ulusal dansı Tango üzerine yarı kurgusal-yarı belgesel bir çalışma olan Tango'da başrolleri Miguel Angel Sola, Cecilia Narova, Mia Maestro, Juan Carlos Copes, Carlos Rivarola ve Julio Bocca paylaşıyorlar.
Okulda uzaylı var
Hiç başka gezegenden gelen lise öğretmeni görmüş müydünüz? Fakülte'ye giderseniz göreceksiniz... Fakülte, gençlerin korku ve endişeleriyle birleşen, içinde mizah öğelerini de bulacağınız, özel efektlere sahip eşsiz bir bilim kurgu. Filmin yönetmenliğini Robert Rodriguez yapıyor, başrollerde ise Jordana Brewster, Laura Harris, Josh Hartnett, Salma Hayek ve Famke Jeanson var.
Filmin soundtrack albümü ise, Pink Floyd'un Another Brick in the Wall isimli albümünün yeni versiyonu...