Güncelleme Tarihi:
5 Nisan 2019 gecesi gerçekleşen olayda, Alsancak’ta gece kulübü işleten Hasan Yücel’in, yanında çalışan Mustafa Demir’i darp etmesi sonucu Demir beyin kanaması geçirdi ve hayatını kaybetti.
Karar celsesinde son sözü sorulan sanık Hasan Yücel, olayda hayatını kaybeden Mustafa Demir’in ailesinin, kendisinden 200 bin TL nakit para ile birlikte 20 koyun istediğini ve bunun karşılığında şikayetlerinden vazgeçeceklerini söylediğini anlattı. Mustafa Demir’i oğlu gibi sevdiğini ifade eden Yücel, “Mustafa ile tartışmamızın böyle bir sonuca neden olacağı aklımın ucundan geçmiyordu, pişmanım” dedi.
Olaya ilişkin yapılan yargılama sonucunda olayın ‘kasten öldürme’ olduğuna hükmeden İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık Hasan Yücel’e müebbet hapis cezası verdi.
CİNAYET ANI KAMERADA
Olayın gerçekleşme anına ilişkin kamera kayıtları da ortaya çıktı. 5 Nisan 2019 gecesi gerçekleşen olayda, Hasan Yücel ve Mustafa Demir yanlarında bulunan birkaç kişi ile beraber güvenlik kamerasının açısına giriyor. Yücel ve Demir’in tartıştığının anlaşıldığı görüntülerde Hasan Yücel’in Mustafa Demir’e birkaç tokat atması sonucu, Demir dengesini kaybederek düşüyor. Sokakta bulunan beton saksıya kafasını çarpan Mustafa Demir, Yücel’in kafasına attığı tekmelerle kendinden geçiyor. Hasan Yücel, bayıldığını düşündüğü Demir’in başına bidonla getirdiği suyu döküyor. Görüntüler, Mustafa Demir kendine gelmeyince olay yerine çağrılan ambulansa bindirilmesiyle son buluyor.
“BABA-OĞUL GİBİYDİLER”
Mustafa Demir ile Hasan Yücel’in 6 yıldır birlikte çalıştıklarını ve Yücel’in Mustafa Demir’e kalması için ev tuttuğunu anlatan Ayşenur Kuzey, “Eşimin Mustafa ile çok güzel baba oğul gibi bir ilişkileri vardı. Aralarında hiç sorun yoktu. O gün talihsiz bir olay gerçekleşti. Hasan, o gün arkadaşları ile yemeğe gidecekti. Mustafa da Hasan’ın yanına gitmiş. Serdar diye birinden 6 bin lira alacağı olduğunu ve Hasan’ın o parayı istemesini söylemiş. Hasan da ‘Sonra konuşuruz’ demesine rağmen Mustafa ısrar edince Serdar isimli kişiyi de oraya çağırmışlar. Serdar, konuşma esnasında Mustafa’ya borcu olmadığını söyleyerek oradan ayrılmış. Mustafa da herkesin için de küfürler etmeye başlamış. Hasan da Mustafa’yı uyarıp dışarı çıkmasını söylemiş. Mustafa, Hasan’a tahrik edici sözler söylemiş. Birlikte dışarı çıkmışlar. Mustafa, yoldan gelene geçene küfür etmeye başlayınca Hasan da birkaç tokat atmış. Dengesini kaybedip kafasını saksıya vurup beyin kanaması geçirmiş. Bu kasıtlı bir olay değil. Çok üzgünüz. Bu bir cinayet değil kaza” diye konuştu.
Kuzey, Mustafa Demir’in kendilerinden istediği 200 bin TL nakit para ve 20 koyunu ise maddi durumları müsait olmadığı için karşılayamadıklarını söyledi.
“6 SAAT BOYUNCA ŞEKER HASTASI MÜVEKKİLİMİN GERİLMESİNE SEBEP OLMUŞ”
Müvekkili Hasan Yücel’in Mustafa Demir’i kasten öldürdüğü kabul edilerek müebbet hapis cezası verildiğini ifade eden avukat Ayşe Ayaz ise “Kararı istinaf ettik. Şuanda yargı süreci devam ediyor. Burada müvekkilimde bir kasıt yok. Ölenle bir baba-oğul ilişkileri var. Olay günü de aralarında bir kavga ortamı yok. Mustafa Demir, Hasan Yücel’in yanından 6 saat boyunca ayrılmayarak şeker hastası müvekkilimin gerilmesine sebep olmuş. Müvekkilimin evine gitmek istediği sırada yüksek sesle konuştuğu için uyarmak istemiş ve tokat neticesinde geriye doğru düşüp başını çarpmış ve beyin kanaması sonucu vefat etmiş. Herkes çok üzüldü. Ancak biz olayın kasten öldürme olmadığı düşüncesindeyiz. Tarafların üzüntülerini anlıyoruz. Müvekkilim dava boyunca Mustafa Demir’in ailesinden özür dilemeye çalıştı. Karar sürecinde Mustafa Demir’in ailesi şikayetlerini geri çekmek için müvekkilimden 200 bin TL nakit para ve 20 koyun istediler ama bu istekleri gerçekleştirilmedi” dedi.
DİYABET, CEZAİ EHLİYETİN GEÇİCİ OLARAK ORTADAN KALKMA SEBEBİ
Davanın istinaf edilmesi için İzmir Bölge Adliye Mahkemesine sunduğu dilekçesinde, olayın tahrik altında gerçekleştiğini ifade eden avukat Ayşe Ayaz, sanık Hasan Yücel’in diyabet hastası olduğunu ve Türk Ceza Kanunu’nun 34. maddesi gereğince Yücel’in diyabet nedeniyle geçici olarak cezai ehliyetinin ortadan kalkıp kalkmadığının Adli Tıp Kurumundan alınacak raporla tespit edilmesini istedi.