Patrikhane kapılarını açtı

Güncelleme Tarihi:

Patrikhane kapılarını açtı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 15, 2001 00:00



Ersin KALKAN
Haberin Devamı

Fener Rum Ortodoks Patrikliği, dün gece yılın en önemli törenlerinden birine sahne oldu. Paskalya törenleri bugün de devam ediyor. Onbinlerce Ortodoks turist bu törenler için İstanbul'da. Türkler için kapalı bir kutu olan Patrikhane'nin hizmet binaları ve ibadethanesi olan Aya Yorgi Kilisesi kapılarını bizim için açtı.

Ortodoks, Katolik ve Protestanların kutsal günleri genellikle farklı tarihlere denk düşüyor. Ama bu sene uzun süreden beri ilk kez tüm Hıristiyan mezhepleri Paskalya'yı aynı gün kutluyor. Dünyanın her yanındaki milyonlarca insanın avuçlarının içinde, Nisan ayının ikinci pazarı (bugün) tüller içindeki kırmızı yumurtalar bulunacak. Paskalya çöreği kokuları sokaklara yayılacak, Büyük Perhiz bitecek ve inananlar tıka basa yemek yiyecek.

450 milyonluk Ortodoks dünyasının merkezi olan Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'ndeki Paskalya telaşı günler önce başladı. İstanbul'daki Rum nüfusunun azalmasıyla gittikçe sönükleşen bayram ayinleri son birkaç yıldır şenlendi. Patriklik, dünya Ortodoksları için büyük önem taşıyor. Nitekim, devrik Yunanistan Kralı Konstantin'in torunu Prenses Maria Olimpia'nın vaftiz töreni bile Patrikhane kilisesinde yapıldı. Türk-Yunan yakınlaşması, dini turizmi daha da geliştirdi.

Fener'e bu yıl sadece Yunanistan'dan yaklaşık 40 bin turist geldi. Diğer ülkelerden gelenlerle birlikte Patrikhane onbinlerce ziyaretçiyle doldu. Yunan havayolları Olimpik bu yıl ilk kez ek seferler düzenledi. Uçaklarda yer bulamayan binlerce Yunanlı ise geçtiğimiz hafta içinde arabalarına atlayıp soluğu İstanbul'da aldı.

Eski zamanın kozmopolit İstanbul'unda bayramlarda karşılıklı ziyaretler yapılır, şekerler, kandil simitleri, paskalya çörekleri ve kırmızı yumurtalar birbirine karışırdı. Komşuda kazanlar kaynayıp, kırmızı soğan kabukları içine atıldı mı bilinirdi ki Paskalya geliyor. Ancak cumhuriyet döneminde Patrikhane uzun yıllar Türkler için tam bir kapalı kutu oldu. Bu paskalyada kapalı kutuyu açtık.

Haliç kıyılarına yolu düşenlerin çoğu tepedeki Marsilya tuğlasından inşa edilmiş olan kırmızı, kuleli binayı Patrikhane olarak biliyor. Oysa sözkonusu bina 1881'de inşa edilmiş olan Fener Rum Erkek Lisesi. Burçlarla çevrilmiş, kuleli, tüm tepeyi kaplayan lisenin görkeminden olsa gerek, bilmeyenler burayı Patrikhane'ye yakıştırıyor. Oysa Patrikhane, Fener'de kıyı yolunun hemen paralelinde bulunan Sadrazam Ali Paşa Caddesi'nde mütevazı bir kilise ve idari binalar topluluğu içinde yer alıyor.

Patriklik ibadethanesi olarak kullanılan Aya Yorgi Kilisesi 12'nci yüzyılda inşa edilmiş. 1601'e kadar kadınlar manastırı olarak kullanılan bu kilise Patrikhane'nin taşınmasıyla erkekler manastırına çevrilerek hizmet vermeye başlamış. Kilise'nin ana ibadet mekanı 12 sütun üzerine inşa edilmiş. 12 Havari'yi ifade eden bu 12 sütunun üzerinde havarilerin tasvirleri yapılmış.

DEĞERLİ BİR MÜZE

Patrikhane'nin Aya Yorgi Kilisesi'ne bitişik olan idari binaları ise çok yeni: 1941'de bir yangın bu binaları yok etti. Restorasyon 1989'da başladı, 1991'de bitti.

Patrikhane'nin kütüphanesi dünyanın en önemli arşivlerinden biri. El yazması eserler, padişah fermanları, minyatür, resim, gravür, fotoğraf gibi görsel dökümanlar bu kütüphanede korunuyor.

Aya Yorgi Kilisesi'nde de önemli eserler var. En değerli kutsal emanet, Hz. İsa'nın çarmıha gerilmeden önce bağlanıp kırbaçlandığı sütun. Ziyaretçilerin parmaklarını koyarak dilek tuttuğu bu sütun Latin yağmasından kurtarılabilmiş. Üç büyük azizeye ait kemiklerin muhafaza edildiği gümüş ve bakır sandukalar da en çok ilgi çeken eserler arasında.

İKİBİN YILLIK BİR KİLİSE

Patriklik İsa'dan sonra 34'te kuruldu. 325'e kadar bugünkü Gümüşhane'de gizli bir kilisede çalıştı.

313'de Hıristiyanlık yasak din olmaktan çıktı, patriklik İstanbul Galata'ya taşındı.

330-360'da Aya İrini Kilisesi'nin eski binasındaydı.

360'da eski Ayasofya'ya taşındı. 532'de yeni Ayasofya yapılırken İstanbul'da bilinmeyen bir yere geçti. 537'de yeni Ayasofya'ya taşındı.

1204'te İstanbul Haçlılar tarafından fethedilince İznik'e sığındı. 1261'de İstanbul'a dönüp 1453'e kadar Ayasofya'da kaldı.

Fatih İstanbul'u aldıktan sonra II. Gennadios'u Patrik ilan etti. Patrikhane Oniki Havariler Manastırı (Fatih Camii'nin yeri), Çarşamba'da Pammakaristos Meryem Ana Manastırı, Fener'deki Meryem Ana Kilisesi ve Ayios Dimitrios kiliselerinde görev yaptı. 1601'de Aya Yorgi Kilisesi'ne taşındı.

Neyse ki İstanbul'da kokoreç yasak değil

Hazreti İsa çarmıha gerildikten sonra bir taş lahit içine gömülür. Lahitin başına askerler dikilir. Gömüldüğünün üçüncü günü İsa yeniden dirilir ve göğe yükselir. İşte Paskalya'da kutlanan, İsa'nın dirilişidir.

Paskalya'dan 40 gün önce Hıristiyanlar ‘‘Büyük Perhiz’’e yani oruca başlarlar. Bu dönemde hayvansal besinler alınmaz, yiyecekler haşlanır, yağ kullanılmaz. Yalnız bazı özel günlerde zeytinyağı kullanmaya izin verilir. Büyük Perhiz dönemi Paskalya Yortusu'na hazırlıktır.

Batı kiliselerinde Paskalya, ilkbahar gündönümünde (21 Mart) ya da o günün ertesinde dolunayın görülmesinden sonraki ilk pazar günü kutlanır. Ortodoks kilisesinde ise yortu tarihleri Jülyen takvime göre belirlendiği için bazen Batı'daki takvimle çakışmakla birlikte bir, dört ya da beş hafta sonraya da rastlayabilir. Uzun yıllardan beri bu sene tüm mezheplerin Paskalya yortusu aynı tarihe denk geldi.

Ayinler Kutsal Pazar'dan bir hafta önce başlar. Büyük Cumartesi (dün) doruğa ulaşır. Çünkü Hz. İsa'nın cumartesiyi pazara bağlayan gece yarısı göğe uçtuğuna inanılır. Tam bu saatte Patrikhane'deki tüm ışıklar söndürülür. Temlo'nun üstündeki büyük kandil ağır ağır aşağı iner ve inananlar mumlarını bu kandilden ya da bu kandilin aleviyle yanan diğer mumlardan yakarlar. Bu mumlar elden ele dolaşır ve mumu hiç söndürmeden eve götürmenin şans getireceğine inanılır.

Büyük Perhiz'den çıkan Hıristiyanlık aleminin Paskalya'da mideleri de bayram eder. Ortodokslar kuzu çevirir. Kırmızı yumurta yeniden doğuşu simgeler. Ortodoks evlerinde bir gün önce iç pilavlar yapılır.

Yunanlılar, Avrupa Birliği'ne girerken ruhban sınıfının bir kısmı ‘‘din elden gidiyor’’ diye ayağa kalkmıştı. Bunun sebebi kokoreçti. Çünkü Ortodokslar yüzyıllardan beri Paskalya günü mutlaka kokoreç yerdi. AB'ye girdikten sonra Yunanistan'da kokoreç yasaklandı. Patrikhane'ye gelen Yunanlılar şanslı, çünkü İstanbul'da kokoreç yiyerek Yunanistan'da elden giden dini burada yakalayabilecekler.

Patriği asan sadrazamın adı caddeye verilmiş

Fener Rum Patrikhanesi, Sadrazam Ali Paşa Caddesi'nde. 1821'de Yunan ihtilali sırasında II. Mahmud, Patrik Grigorios'u Patrikhane'nin ana giriş kapısında idam ettirdi. İşte bu nedenle Patrikhane'nin önünden geçen yola bu sadrazamın adı verildi. Yunanistan'da Türk azınlığın lideri Dr. Sadık Ahmet öldüğünde Fatih Belediye Meclisi'nde bir grup, Patrikhane'nin bulunduğu caddenin adını ‘‘Dr. Sadık Ahmet’’ olarak değiştirmeyi teklif etti. Ancak zamanın Belediye Başkanı Tantan, meclis üyelerine caddeye adını veren Sadrazam Ali Paşa'nın vaktiyle patrik astırdığını anlattı (meclis üyelerinin bu olaydan haberi yoktu), böylece öneri düştü. Rumlar da Patriğin önünde asıldığı kapıyı o gün bugündür açmıyorlar. Patrikhaneye gelen ziyaretçiler ana kapının sağ ve sol girişlerinden içeri alınıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!