Oluşturulma Tarihi: Kasım 11, 2010 10:28
JC'S
12.11.2010
21:30
NE KADAR: 30,00 TL, Set Masa: 35,00 TL
Anestezinin etkisi geçtikten sonra Pat Martino belirsiz bir şekilde akrabalarına ve dostlarına baktı ve hafızından arta kalan şeyleri birleştirmeye çalıştı. Jazz’ın en büyük gitaristlerinden biri olan Martino, geçirdiği beyin ameliyatından sonra hafızasını neredeyse tamamıyla kaybetti. Ailesi dışında hemen hemen hiçbirşey hatırlamayamasının yanı sıra; gitar hakkında bildiği herşeyi de unuttu. Takibenden aylar boyunca Martino kayda değer bir gelişim kattetti: Eski kayıtları yardımıyla yürüttüğü sıkı çalışma ve bilgisayar teknolojisinin yardımıyla hafızasını ve enstrüman hakimiyetini geri kazandı. Eski kayıtları eski birer dost; güzel ve dürüst birer ruhsal deneyim haline geldi. Bu macera Martino’nun meşhur kişisel tarihi ile de mükemmel derecede örtüşür.
Neredeyse gitarı eline ilk aldığı gençlik dönemlerinden beri jazzın en etkileyici ve orijinal gitar virtüözlerinden biri olarak görülmeye başlayan müzisyen, ayırdedici ve şişkin soundu ile sadece jazz alanında değil; tüm müzik camiasında en iyilerden biridir. Pat Azzara 1944 yılında Philedelphia’da doğdu. İlk jazz etkilerini yerel kulüplerde şarkı söyleyen ve kısa bir süre Eddie Lang ile gitar çalmış olan babası Carmen “Mickey” Azzara’dan edindi. Babası Pat’i şehrin en önemli jazz barlarına Wes Montgomery ve diğer büyük müzisyenleri dinlemesi için götürürdü: “Her zaman babama özendim” der Martino; “ve onu etkilemeye çalıştım. Sonuçta bu ciddileşmemi ve yaratma gücümün gelişmesini sağladı”. Martino on iki yaşında gitar çalmaya başladı ve onuncu sınıfta kendini müziğe adamak için okulu bıraktı. Müzik öğretmeni Dennis Sandole’a yaptığı ziyaretler sırasında başka bir yetenekli öğrenci olan John Coltrane ile tanıştı. Üzerinde çok büyük bir etki bırakan “Grooveyard” albümünün sahipleri olan Trane ve Montgomery ilk elden Tanışmasının yanı sıra; John Smith de etkilendiği önemli isimlerden biridir: “Çocukken benim için John Smith müzik hakkında herşeyi bilen bir insandı”.
Martino Philadelphia’daki erken dönem rock hareketinin içinde Bobby Rydell, Chubby Checker ve Booby Drain’in yanında aktif olarak yer aldı. İlk büyük jazz turnesine lise arkadaşı olan klavyeci Charles Earland ile birlikte çıktı. Ünü kısa sürede diğer jazzcılar arasında yayıldı. Ardından Martino Earland ve diğerleri tarafından icra edilen “soul jazz”a geçiş yapmak için Harlem’e taşındı: “Daha önce sadece beyaz jazzcıları dinlemiştim, kültürün diğer parçasını hiç dinlememiştim”. “Organ Trio” projesi Martino’nun ritmik ve harmonik yaklaşımını geliştirmesinde etkili oldu. Müzik dünyasında bir süre Jack McDuff ve Don Patterson gibi müzisyenlerin arkasında çalan bir adam olarak anıldı. 18 yaşında bir ikon haline geldi. 20 yaşında ise prestige Records ile sözleşme imzaladı. Bu dönemdeki çıkış albümü Strings!, Desperado, El Hombre and Baiyina (The Clear Evidence) gibi klasikleri içerir.Tedavisi tamamlandıktan sonra kariyerine New York’da verdiği ve “The Return” adıyla da yayınlanan, bir konserle yeniden başladı (1987). Ailesinin hastalanmasıyla müziğe tekrar ara vermek zorunda kalan müzisyen, 1994 yılında çıkardığı “Interchange” ve ardından “The maker” albümlerine kadar albüm yapmadı.
Martino artık Philadelphia’da oturmakta ve bir müzisyen olarak ününü arttırmaya devam etmektedir. New york Times’ın güncel bir yorumunda Martino için şöyle yazar: “Pat Martino 50 yaşından sonra geri döndü ve yeni müzksel açılımlar üzerinde çalışarak efsanesine yeni katmanlar ekliyor”. Tedavi döneminde başlayan gitar-sytnhesizer ile olan deneyimleri onu farklı olanaklılıklara yol açacak orkestral düzenlemelere yönelmesini sağladı. Ders almak için sıraya giren müzisyenlere müzikal bilgeliğinin yanısıra büyük sorunlarla yüzleşen bir adamın felsefi düşüncelerini de sunuyor: “Gitar benim için çok önemli bir şey değil” diyor Pat Martino; “onun bana getirdiği insanlar benim için önemli. Gerçekten minnettar olduğum onlar; çünkü yaşıyorlar. Gitar sadece bir alet”.