Güncelleme Tarihi:
LİDİA Paskalidis’in (51) altı yıl öncesine kadar Şişli Kurtuluş’ta eşi ve iki çocuğuyla birlikte kendi halinde bir yaşamı vardı. Annesi Sona ve babası Hiristo ile altlı üstlü dairelerde oturuyorlardı. Hayatlarını kâbusa çeviren gizemler zinciri ortak kullandıkları telefonun gece yarısı çalmasıyla başladı.
‘KADINI GÖNDER’
Telefondaki kişi Sona Paskalidis’ten kendisine hayat kadını göndermesini istedi. Sona Paskalidis çevresinde çok sevilen, eski İstanbullu bir kadındı. Nazikçe yanıt verdi ve telefonu kapattı. Gece yaşananlar aile arasında birkaç gün konuşulduktan sonra unutuldu. Ancak bir zaman sonra eve gelen esrarengiz telefonların sayısı arttı. Daha da ilginç şeyler olmaya başladı.
EVDEKİ KONUŞMA ‘DUYULDU’
Evde buzdolabı bozuluyor, ‘Yenisini alalım’ diye konuşuluyor, birkaç saat sonra eve yeni buzdolabı sipariş ediliyordu. İnternetten başka kişiler adına yapılan market alışverişleri onların evine gönderiliyordu.
EV DEĞİŞTİ, TACİZ SÜRDÜ
Lidia Paskalidis ve ailesi polise başvurdu ancak olayın gizemi çözülemedi. Evlerini satıp aynı mahallede başka bir adrese taşınmak zorunda kaldılar. Telefonlarını da değiştirmişlerdi. Kimseye söylemedikleri yeni adresleri ve telefon numaraları ikinci günde yeniden taciz edilmeye başlandı. Ancak yaşananlar sadece bunlarla sınırlı değildi. Lidia Paskalidis’in e-posta adresleri ve telefonundan hiç tanımadığı kişilere tehdit mesajları gönderiliyordu.
CESET, UYUŞTURUCU
İsmi kullanılarak ilanlar yayınlanıyor, her gün onlarca kişiyle konuşmak zorunda kalıyordu. Kafa dinlemek için gittikleri Çınarcık’taki evlerinde de kâbus peşlerini bırakmadı. “Bir kişiyi öldürüp bahçeye gömdükleri ve 40 ton uyuşturucu sakladıkları” ihbar edildi. Evi basan polis bahçede ceset, evde uyuşturucu aradı.
ERDOĞAN’A SUİKAST!
Lidia Paskalidis’in adını veren bir kişi Facebook’tan o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast hazırlığı yapıldığını yazdı. Polis Paskalidis’in evini bastı. İfade vermek zorunda kaldılar. Bir başka ihbar Sona Paskalidis’in gittiği jinekoloğu öldürdüğü ve yaktığıydı. Aile polis tarafından korumaya alınsa da esrarengiz sapık bulunamadı.
Artık kimse kapımızı çalmıyor
LİDİA Paskalidis yaşadıklarını şöyle anlattı: “Bu saldırılar yalnızca bana ve aileme değil, akrabalarıma da yapıldı. Artık hiçkimse kapımızı çalmıyor.
‘DERİN DEVLET’ DİYEN DE VAR
Bunları derin devletin yaptığını söyleyen de var, gizli örgütlerin de. Ancak bir sonuç yok. Ailemin hayatından endişe ediyorum. Dışarı çıkamaz olduk. Hakkımda ne kadar dava açıldı bilmiyorum bile. Ya beraat ya takipsizlik veriliyor.”
POLİSLER ARTIK BİZİ TANIYOR
“Artık polisler bile bizi tanıdı. Bir ihbar ya da şikâyet oluyor. ‘Tamam Lidia Hanım biz durumu biliyoruz’ diyorlar. Hayatımıza normal olarak devam etmek istiyoruz”.