Güncelleme Tarihi:
Selâm Serdar,
İlgini çeker mi bilmiyorum ama bana enteresan geldi.
Sana bir Pascal Nouma öyküsü anlatacağım.
Geçtiğimiz cumartesi günü kuaföre gitmiştim. Çok büyük bir kuaför değil, 20-25 metrekare bir salon. Yedi yaşındaki çocuğuyla beraber kuaföre gelen bir kadın sigara yaktı. Çocuğu da yanında duruyordu. Ben biraz da çocuk yüzünden kalkıp kapıyı açtım ve onun da duyabileceği bir sesle "Sigara nedeniyle kapıyı açtığımı, çünkü nefes alamadığımı" söyledim. Tınmadı ve sigarasını bitirdi.
"Nouma'yla bunun ne ilgisi var?" diyebilirsin. Şöyle:
Pazartesi günü Hürriyetim'in Yayın Yönetmeni Arzu Çakır'la öğle yemeği yiyorduk. Arzu'nun 13 aylık bir oğlu var. Sohbet ederken hafta sonu Akmerkez'e gittiğini ve Beşiktaşlı futbolcu Pascal Nouma'yı gördüğünü söyledi. Elinde sigara varmış ve bir sporcu olarak sigara içmesini garip karşılamış. Fakat konu bu değil. Nouma ve Arzu, Reebok dükkanına girmişler. Ve Nouma, Arzu'nun bebeğini görür görmez sigarasını söndürmüş.
Yani, biri kendi çocuğunu zehirlemekten çekinmezken, diğeri başkasının çocuğu için "zevkinden" feragat edebiliyor. Bunun Nouma olması da ilginç. Çünkü adamı, "dünyayı umursamayan, şımarık ve sinirli" biri gibi tanıyoruz.
Bunlar dışında özellikle içinde çocuk olan özel otomobillerde sigara içen ana babalar var. Kimisi hem çocukları öne oturtuyor, hem de sigara içiyor. Ve bunların sayısı hiç de az değil. Çocuklar için çok üzülüyorum ama bunlara ne denebilir ki?
Sevgiler
Mine