Partide geyik muhabbeti dışarı sızınca

Güncelleme Tarihi:

Partide geyik muhabbeti dışarı sızınca
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2000 00:00

Haberin Devamı

ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın köşe yazarları Emin Çölaşan, Sedat Ergin, İsmet Berkan, Yavuz Donat ve Mustafa Balbay için ‘‘Bu programlara katılanları ciddiye almıyorum. Ancak Fikret Bila'yı hariç tutuyorum.

Diğerleri önyargılı, hastalıkla malul kişiler’’ sözlerine farklı gazetelerden köşe yazarları ve siyasiler tepki gösterdi.

Hakkı DEVRİM (Radikal)

Ben nobran biri demiştim

Mesut Yılmaz'ı belirleyen özelliklerden birinin nobranlığı olduğunu bir kaç kez yazdım. Siyasette, insana puan, avantaj kazandıran bir özellik olmadığını söyledim. Siyaset dünyamızın bir iki nobranından biridir dedim. Sayın Yılmaz'ın bu sözleri benim eski teşhisimi doğrulayan sözler. Sözünü ettiği tipleri kendi çevresinde arasa iyi eder.

Oktay EKŞİ (Hürriyet)

Umarım tekzip eder

Sayın Mesut Yılmaz, çok ayıp etmiş. Biz 50 yıla yaklaşan meslek yaşamımız boyunca gazetecilere kızan çok politikacı gördük. Bunların kendi özel dünyalarında gazetecilerle ilgili değerlendirmeler yapmalarına kimse bir şey demez. Çünkü gazeteciler de onlar hakkında aynı şeyi yapar. Ama kamuya karşı sorumluluk üstlenmiş (politikacı, kamu görevlisi, vb.) bir kişinin başka ortamlarda uluorta laf etmesi, ondan beklenen olgunlukla bağdaştırılamaz. Umarım Sayın Yılmaz bu konuda ya bir açıklama yapıp haberleri tekzip eder yahut da arkadaşlarımızdan özür diler.

Emin ÇÖLAŞAN (Hürriyet)

Ne mutlu ona

Ne mutlu ona ki, kendisi özellikle ruhsal, siyasal ve yolsuzluk iddiaları açısından herhangi bir hastalıkla malul değildir!

Yalçın DOĞAN (Milliyet)

Schröder ne demişti

Birkaç yıl önce Alman gazetecilerin, şimdiki Başbakan Schröder ile sohbetine tanık oldum. Gazeteciler Schröder'e başarısının sırrını sorunca, şu cevabı verdi: Üç şeye borçluyum. Birincisi, partime ve halkıma hiç yalan söylemedim. İkincisi, verdiğim bütün sözlerde durdum. Üçünçüsü hiçbir gazeteci ile kavga etmedim. Zaman zaman yanlış yazabilirler, farklı düşünebilirler, bilgi eksikliği olabilir ama o gazetecileri aradım ve kendi görüşümü ilettim. Sayın Yılmaz'ın suçlamasını okuyunca Schröder'i hatırladım.

Bekir COŞKUN (Hürriyet)

Bu arkadaşlar yüzakımızdır

Saçmalamış. Sözünü ettiği arkadaşlarımızı, meslek hayatımın başından beri tanıyorum. Tümü, bizim mesleğimizin yüzaklarıdır. Ancak politikacılar, her zaman suçlu ararlar ve genelde de bizim arkadaşları bulurlar.

Sedat Ergin (Hürriyet)

Daha dikkatli olmalıydı

Türkiye'yi AB'ye tam üye yapma misyonuna soyunmuş olan bir siyasinin üslubu konusunda biraz daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum. Bu, kendisinin Avrupalı muhatapları karşısındaki inandırıcılığı açısından da gereklidir.

Yavuz DONAT (Sabah)

Dedikoduyu bıraksınlar

Türkiye çok önemli bir yol kavşağında. AB ile ilgili yol haritamızın belirlendiği böyle bir dönemde partilerin üst yönetim organları dedikoduyu bırakıp, AB'yi konuşmalıdırlar.

Ertuğrul Özkök (Hürriyet)

Hep o yakın çevre

Sayın Yılmaz özellikle partili arkadaşlarıyla yaptığı gece toplantılarında, kendini çok emin hissedip, içindeki tepkiyi sansürsüzce dışarı vurabiliyor. Tabii yakın çevresi de bunu büyük keyifle dışarı sızdırıyor. Böyle olunca da geyik muhabbeti, ciddi bir siyasi ayıp haline geliyor.

Ben o programları zamanım oldukça izliyorum. Söz konusu arkadaşlarımın hiçbiri ne eleştiri çizgisini, ne de terbiye sınırını aşan bir konuşma yapıyor. Dolayısıyla böyle bir sıfatı haketmiyorlar. Zaten olsaydı, Mesut Bey'den önce RTÜK farkedip, gereğini yapardı.

Ben Mesut Bey'in son zamanlarda basına karşı neden bu kadar tahammülsüz bir psikoloji içine girdiğini anlamış değilim. Üstelik Hükümet'te yaptığı görev, böyle bir psikolojiye hiç de uygun değil.

Nail GÜRELİ (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı)

Bu siyasi bir ayıp

Mesut Yılmaz'ın bu sözleri hastalıklı bir siyasal alışkanlığın talihsiz bir ifadesidir. Sağlıklı sayılamayacak bir siyasal tercihle aklanan politikacının dürüstlük ombudsmanlığına soyunması ise bu hastalığın başka bir belirtisi. Bunun ilacı demokrasi kültürüdür. Ama o da bizde pek yok. Demokrasi sağlıklı işleseydi şimdi Mesut Yılmaz orada olmazdı. O gazetecilere tahammül edemiyor ama bizler ne yazık ki ona katlanacağız.

Necati DOĞRU (Sabah)

Çok içiçe oluyorlar

Politikacının söylediğini yazınca iyi gazeteci oluyorlar, tersini yapınca da hastalıklı gazeteci oluyorlar. Ben bunda samimiyet görmüyorum. Ben Ankara gazeteciliğini bilmem ama zaman zaman çok içiçe oluyorlar.

Cüneyt ARCAYÜREK (Cumhuriyet)

Biz hancıyız o yolcu

Mesut Yılmaz'ın gazeteci arkadaşlarımıza yönelik sözlerini ciddiye almamak lazım; çünkü, Sayın Yılmaz'ın ortağı bulunduğu hükümette önemli sorunlardan biri söylediğinin ertesi günü tam tersini yapmasıdır. Bu konuda ünlüdür. Ola ki, yarın gazeteci arkadaşlarımızla çok dostane görüşmeler yapabilir. Aklıma gelen bir atasözü şöyle diyor:

‘‘Düşüne düşüne görmeli işi, sonra pişman olmamalı kişi’’. Gazeteciler hancı, siyasetçiler yolcu.

Mustafa BALBAY (Cumhuriyet)

Ciddiye alırsak komik oluruz

Şaşırmadım. Bazı sözler, gereğinden fazla ciddiye alınırsa komik hale gelir. Yılmaz, alemi sersem, milleti kör sanıyordu. Demek ki, kendisini eleştiren gazetecileri de hasta sanıyor. Bunun tıpta bir tanımı olmalı.

Perihan MAĞDEN (Radikal)

Ettiği lafları kaale almak

Mesut Yılmaz; AB üyeliğine dair, Kopenhag Kriterleri'ne uymamızın hem zorunluluğu hem gerekliliğine dair etmiş olduğu ve kuşkusuz önümüzdeki günlerde edeceği lafların, neden ve nasıl kaale alınmayacağını, bir kez daha ispatlayıverdi. Durdu durdu (bu esnada epeyce ısınmış olduğu besbelli) beş köşe yazarımız için ‘‘Hastalıkla malul’’ deyiverdi. Mesut Yılmaz'ın ciddi inandırıcılık sorununun sorumlusu, bu gazetecilermiş gibi. Gerçek bir yanlış teşhis (zira hatalarından ders almayan biri Yılmaz) ve yanlış tedavi vakası olarak, övmek için seçtiği son derece ‘‘patronizing’’ (esasında küçümseyici) ‘‘Dürüst çocuk’’ nitelemesiyle dahi, kendini nasıl yükseklerde konumladığını ve bunun nasıl biçare ve beyhude bir ruhsal portre olduğunu, gösteriverdi. Megalomani, paranoya, delüzyon tarzı rahatsızlıklardan malul olduğu durumunu, durduk yerde yüzümüze gözümüze bir kez daha sokarak.

Coşkun KIRCA (Akşam)

Tasvip etmek mümkün değil

Herhangi bir siyasi parti liderinin basın hakkında bu tarz sözler sarfetmesini tasvip etmek mümkün değildir. Bu sözleri kendisine yakıştıramadım. Nezaket ve terbiyenin gereği odur ki, terbiyesizliğe bile nezaketle karşılık vermek gerekir.

Cüneyt ÜLSEVER (Hürriyet)

Böyle bir söz sarfetmişse

Böyle bir söz sarfedilmişse ben de edenden şüphe ediyorum. Avrupa Birliği özgürlükleri çoğaltma çabasıdır. Kendine karşı en ufak bir söze tahammülü olmayan bir kişinin bu görevde kalması aklın ve hayalin alacağı bir iş değildir.

Sabahattin ÖNKİBAR (Türkiye)

Herhalde espri yaptı

Mesut Bey'in böyle bir şey söylediğine inanmıyorum. Söylemişse de espri yapmıştır zira bunlar edilecek laflar, sözler değil. Bana sorarsanız bu arkadaşlarımızın hepsi kaliteli gazeteciler, gazeteciliklerini ispatlamış insanlar.

Okay GÖNENSİN (Yeni Binyıl)

Üsluba dikkat etmeli

Siyasilerin gazetecilere kızması alışılmış birşeydir. Ancak kızdıkları zaman üsluplarına dikkat etmek diye bir mecburiyetleri vardır.

Abdullah GÜL

(FP Kayseri milletvekili)

Tahkir etmek çok yanlış

Gazetecilerin, yazarların düşünceleri farklı olabilir, kimse o görüş ve düşünceleri kabullenmek veya beğenmek zorunda da değildir ama onları bu görüş ve düşüncelerinden ötürü tahkir edip küçük düşürmeye çalışmak yanlıştır.

Hasan EKİNCİ

( DYP Genel Başkan Yardımcısı)

Geçmişte memnundu

Hastalıkla malul dediği yazarlar, geçmişte kendisine ve partisine verdikleri olumlu beyanlardan dolayı hastalıklı değillerdi, şimdi mi hastalıkla malul oldular? İfade ağır ve siyasi nezaketi de aşan bir tarz olmuştur. Liderler ve siyasiler, biraz daha hoşgörülü ve tahammüllü olmalıdırlar. Başkalarına aynı tarzda yapılan eleştirileri alkışlar, size yapılınca ise ağır bir tepki koyarsanız bunu kimseye anlatamazsınız.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!