Oluşturulma Tarihi: Kasım 10, 2010 00:00
Başbakan Tayyip Erdoğan, MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır’ın kendisine yönelik “Dilini koparırız” ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Koltuktan indireceğim” sözlerini, “Parti misiniz, kasap mısınız, ne zamandan beri Ali kıran baş kesen oldunuz” diye yanıtladı.
MHP’li Mehmet Şandır’ın “Dilini koparırız” sözleriyle ilgili dava açabileceği mesajını veren Başbakan Tayyip Erdoğan, Kosova’da “Türkiye, Türkiye” sloganıyla karşılanan bu ülkenin Başbakanı’nın, yurtiçinde, güya milliyetçi olduğunu iddia eden zevat tarafından “dili koparılmakla” tehdit edildiğini belirtti. Başbakan Erdoğan dünkü grup toplantısında, özetle şunları söyledi:
Millet götürür
- Bakıyorsun, bir başkası çıkıyor ‘Onu koltuğundan indireceğim, meraklanmasın’ diyor. Siz nesiniz? Siz siyasi parti misiniz, yoksa kasap mısınız? Siz ne zamandan beri Ali kıran baş kesen oldunuz? Demokratik parlamenter sistemde bu makamlara millet getirir, millet götürür. Buralara indirme, bindirme harekatı yapamaz. Burası, Mavi Marmara’nın saldırıya uğradığı uluslararası sular değil. Orada onu yapanları biliyoruz, eğer onlarla eş durumdaysanız, eş değerdeyseniz buyurun çıkın ortaya. Bu nasıl bir üslup, bu nasıl bir hazımsızlık, bu nasıl bir öfke?
Baraj korkusu
- Bütün samimiyetimle MHP’ye gönül vermiş kardeşlerime, milliyetçi harekete, ülkücülere soruyorum. Bu ülkenin başbakanını kastederek, ‘Dilini koparacağız’ demek reva mıdır? MHP yönetiminin giderek hırçınlaştığını, giderek siyasi nezaketi kaybettiğini milletimiz ibretle izliyor. MHP yönetimi, ciddi bir baraj korkusuna kapılmış durumda. Bu korku ve kaygı, çirkin bir üsluba kendilerini sevk ediyor. Bataklığa düşen çırpındıkça batar. MHP yönetimi her geçen gün, milletin hoş görmeyeceği bir üsluba, hırçın bir söyleme sarılıyor. Bu tam anlamıyla bir savrulma, milletten kopma durumudur.
- Eğer bizi o çirkin polemiklere çekeceklerini zannediyorlarsa, biz yokuz, olmayacağız. Aynı dille cevap verdiğimiz takdirde kaybederiz, öfke kazanır. Öfkenin, nefretin, çatışma dilinin kazanmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Yıllardır korku imparatorluğu edebiyatı yaptılar. En sonunda korku imparatorluğunun kendi içlerinde olduğunu itiraf etmek zorunda kaldılar. Yıllarca, ‘gizli gündem, takiye’ dediler. Asıl takiyenin, gizli gündemin kendi içlerinde, asıl güvensizliğinin kendi partilerinde olduğunu dünya alem gördü. Onun için biz bildiğimiz istikamette, bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz.
Kafatasçılık değil
- Milliyetçilik kafatasçılık değildir, slogan atmak, çeşitli sembollerle tezahüratta bulunmak, hoşgörüsüzlüğü bir ideoloji olarak dayatmak hiç değildir. Milliyetçilik, asla ve asla ırkçılık değildir. Milleti teşkil eden ana unsurlar, kan bağı, genetik kodlar değil, tarihtir, kültürdür, ortak idealler, ortak değerlerdir. Aynı toprak parçası, aynı bayrak, aynı idealler ve değerler için şehit düşmüş ve aynı mezarlıkta yan yana yatan iki şehidi etnik kökeniyle, diliyle, mezhebiyle birbirinden ayırmak şehitlere de, bu millete de, bu ülkeye de yapılacak en büyük haksızlık, en büyük saygısızlıktır.
Mehmet Akif örneği
- Dikkat ediniz, birileri milliyetçilik kavramını ve milli hassasiyetleri istismar etmeyi, siyasetlerinin odak noktasına yerleştirirken biz hiçbir zaman buna tevessül etmedik. Kuru milliyetçiliğe, slogan milliyetçiliğine hiçbir zaman teslim olmadık. Bu ülkede milli değerlere sahip olan herkes gururla, şanla, şerefle İstiklal Marşı’nı okuyor mu? Okuyor. Güftesi kime ait? Mehmet Akif’e ait. Mehmet Akif kim? Bir Arnavut. Ama hiçbir zaman Arnavutluğunu öne çıkarmadı.”