Güncelleme Tarihi:
İlk kez Bergama'da yapıldığı için pergamana adı verildi. Koyun, keçi, dana, domuz, antilop, oğlak derisinden yapılırdı. Oldukça uzun işlemleri gerektiren parşömenin yapımına, özel bir makasla derinin iç yüzündeki et parçaları kesilerek başlanır. Daha sonra bu kısım üzerine kireç sürülür, dış yüzü de kuru olarak ponza taşıyla ovulur ve nişastadan yapılan ince bir zamk tabakası sürülerek cilâlanır. Ayrıca sanayide de tutkalsız kâğıt üzerine önce seyreltik sülfürik asit, ardından amonyaklı bir çözelti etki ettirilerek bitkisel parşömen hazırlanır. Bu da parşömenin bütün fiziksel özelliklerine sahiptir.,
Avrupa'da paçavradan yapılan kâğıdın kullanılmaya başlanması ve matbaanın keşfi parşömenin önemini yitirmesine neden oldu. Pahalı bir yazı gereci olduğu için de papirüs kadar yaygınlaşmadı. Bugün genellikle koyun ve keçi derileri kullanılarak yapılan parşömen, minyatürlerin yapımında, bazı lüks baskılarda ve çeşitli çantaların hazırlanmasında kullanılır.
Parşömen, önceleri, kirli sarı renk tonundaydı. Çünkü o yıllarda henüz beyazlatma işlemi bilinmiyordu. Ancak çok kıymetli el yazmalarında altın ve gümüş harflerle yazılan yazının daha güzel görünmesi için eflatuni kırmızı renge boyanırdı. Bu boyama işlemi, Hıristiyanlık döneminde mukaddes kitaplar için yapıldı ve asrımıza kadar devam etti. Dua kitapları için siyaha boyama da yapıldı.
Parşömen üzerine en eski el yazmaları 3. asra kadar gitmektedir. Yedinci yüzyılın sonundan itibaren parşömen her yerde papirusun yerini almıştır. Beşinci yüzyıldan 15. yüzyıla kadar hemen hemen bütün el yazması eserler parşömen üzerine yazıldı. Bu şekilde artan talep, parşömen üretimi konusunda önemli bir sanayinin gelişmesine sebep oldu. Bu sanayide çalışan işçilere “pergaminari” denilmekteydi. Artan tüketim, üretimi yetersiz hale getirdi ve tabii ki fiyatlar yükseldi. Bu durumda ekonomikliği sağlamak bakımından daha az önemli ve tarihi değeri daha az olan belgeler, silinmek suretiyle veya önceki yazılar yıkanılarak, yeniden kullanıldı.