Güncelleme Tarihi:
“Açılış”ın neden geciktiğini biliyorduk, parktaki düzenleme çalışmaları tamamlanmamıştı. Aynı gün içindeki kapanışın nedenini ise bilmiyoruz. Oysa daha birkaç saat evvel İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, “İstanbullulara ait olan parkın İstanbullularla buluşma vaktidir. Halkımızı buraya davet ediyoruz” demişti. Davete icabet eden İstanbullu şu anda kapının önüne konmakta.
Muhtemeldir ki, Taksim Dayanışması’nın çağrısına kulak verip gelecek binlerce kişinin Gezi Parkı’na girmesini engellemek için bu önlem alındı. Zaten Vali de söylemedi mi “Burası bir forum alanı değil. Kimse kamuya açık bu alanlarda izinsiz gösteri yapamaz ve çağrı yapamaz. Kırk defa söyledim daha ne kadar söyleyeyim” diye. Parkların bir kullanma kılavuzu mu vardır? Bir kılavuz olacaksa bunu valiler mi yazar?
Peki şu geldiğimiz noktada, 31 Mayıs sabahından bugüne kadar yaşananlar, alındığı söylenen mesajlar boşa mı gitti, tekrar başa mı döndük? 4 can boş yere mi kaybedildi?
31 Mayıs sabahı parktan zorla çıkarılan o çekirdek grup ne diyordu? Buraya AVM ve Topçu Kışlası yapılmasın, ağaçlar kesilmesin. Tüm Türkiye’de milyonlar sokağa döküldü bunun ve ardından gelen polis şiddeti yüzünden. Hükümet yetkilileri mesajı aldık dedi, mahkeme projeye geçit vermedi, parka dair planlanan her şey rafa kalktı. Gezi, halka iade edildi. Ama şimdi o insanlar yeniden parkın dışında.
E hani halkın verdiği mesaj alınmıştı, park halka iade edilmişti? Oraya gelecek insanlardan neden korkuyorsunuz? O insanlar o park için gözünü, canını verdi, bir zarar gelecekse onlardan gelmeyeceği ortada değil mi? “Hizaya” gelmezseniz parkı unutun mu diyorsunuz? Gezi’yi onun için mücadele veren halktan “korumak” neden?