Güncelleme Tarihi:
Park Otel'in sahipleri Sürmeliler tarafından inşaatı yapılmış iki blok için Beyoğlu Belediyesi'ne gönderilen ön proje Büyükşehir Belediyesi'nin incelemesinden sonra ruhsat alabilecek. Projeye göre iki blok halindeki yapı iş merkezi olacak. Üçüncü blokun kaderini ise Anıtlar Kurulu tayin edecek.
1933 yılından 1978'e kadar, İstanbul'un en güzel panoramasına sahip bir oteldi Park Otel. Sahibinin 1978 yılında ölümü, mirasçıları birbirine düşürdü ve otelin yıkılmasına karar verildi. Otelin arsasını Yalçın Sürmeli satın aldı ve İstanbul kenti tarihinin en tartışmalı inşaat serüveni de böylece başlamış oldu.
Bedrettin Dalan tarafından ön projesi onaylanan Park Otel'e 1989 yılında 24 katlı bir otel yapımı için ruhsat verildi ve inşaat başladı. İnşaat ilerledikçe ortaya çıkan kütle karşısında dehşete düşmemek elde değildi. Böylece tam 4,5 yıl sürecek bir hukuk savaşı da başlamış oldu. Kendi aralarında örgütlenerek bu mimari hilkat garibesine direnen Ayaspaşalılar, Ayaspaşa Çevre Güzelleştirme Derneği'ni kurarak 1992 yılında yargıya başvurdular. O arada dönem değişmiş ve Nurettin Sözen Belediye Başkanı olmuştu. Neyse ki Sözen de Park Otel'e karşıydı ve Kasım 1993'te Park Otel'in yıkımı için ilk balyoz vuruldu. Park Otel'in yükselen katları, karşısındaki Alman Konsolosluğu'nun saçak seviyesine indirildi. Yıkılan katlardan geriye kalan bölüm de hilkat garibesi sıfatını yeterince hak ediyordu gerçi ama, yıkım kararı yine de herkesi sevindirdi.
Sessiz sedasız proje
Yıkılan Park Otel'in geriye kalan bölümü beş yılı aşkın bir süredir Ayaspaşa'nın tepesinden semte bakıyor. Peki ne olacaktı bu yapının geleceği? 1993 yılındaki yıkım kararında en büyük rolü oynayarak gerçek bir sivil hareket örneği veren Ayaspaşa Çevre Güzelleştirme Derneği'nin yapının geleceği konusunda mutlaka bir bilgisi olmalıydı. Biz de önce dernek üyesi, mimar Yılmaz Zenger'le görüştük. Dernek adına konuşan Zenger, ne Belediye'nin ne de otel arazisinin sahibi Tur Otel ve Turizm A.Ş.'nin yapıyla ilgili olarak girişimleri olduğunu söylüyordu. Derneğin ve bir mimar olarak kendisinin bu çirkin kalıntıya ilişkin, proje bazında her türlü yardıma hazır olduklarını, o bölgeyi hem estetik hem de rantabl hale getirerek yeniden hayata kazandıracak projeleri, hiçbir karşılık beklemeksizin gerek belediye gerek mal sahibiyle paylaşmaya hazır olduklarını vurguluyordu. Ama ne Beyoğlu Belediyesi mal sahiplerine ‘‘ne yapacaksanız yapın şu yıkıntıyı’’ diyordu ne de mal sahipleri 'akıl akıldan üstündür' diyerek bu işi bilenlere danışıyordu.
Ne var ki, Ayaspaşa Çevre Güzelleştirme Derneği'nden Beyoğlu Belediyesi'ne gidince durumun böyle olmadığını öğrendik. Tur Otel ve Turizm A.Ş., mimar Ülkü Türker'in hazırladığı bir ön projeyi aylar önce sessiz sedasız Beyoğlu Belediyesi'ne göndermiş, belediye de gerekli incelemeleri yaptıktan sonra projeyi Büyükşehir Belediyesi'ne iletmiş.
Ağa Çırağı açılacak
Beyoğlu Belediye Başkanı Bahattin Ulusan, ‘‘Kangren olmuş bir konu bu,’’ diyor. ‘‘Keşke bu hale gelmeden gerekli araştırmalar yapılsaydı. Otelin son durumu ise şu: Park otel sahipleri bundan sonrası için müracaatlarını yaptılar. Biz bu şekliyle ön blokları yapalım ve değerlendirelim, diyorlar. Ön proje verdiler ve biz kendi incelemelerimizi yaptık, bir yazıyla Büyükşehir Belediyesi'ne gönderdik. Zaten artık burada yasaya aykırı bir şey yapılması mümkün değil. Biz zamanında bu binanın böyle kalmaması için gayret ettik, sonunda da Sürmeli gerekli ön projeyi gönderdi.’’
Beyoğlu Belediyesi yeni projeyi geçtiğimiz Temmuz ayında Büyükşehir'e göndermiş. İmar Müdürü Nail Manap, projenin bu haliyle imar durumuna aykırı bir durum arz etmediğini, Büyükşehir'den onay geldikten sonra, en geç 20 gün içinde ruhsatı çıkartabileceklerini söylüyor. Ancak Sürmeliler'in satın alarak inşaata kattıkları Ağa Çırağı Sokak sorununun çözümü şart. ‘‘Şimdiki halinde Ağa Çırağı Sokak da yeniden açılacak. Ruhsat için bu yolun terki şart,’’ diyor Manap. Beyoğlu Belediyesi'nin Teknik Müdürü Halil Bakırcı da aynı görüşte. ‘‘Yasa gereği A ve B blokların kabası bittiği için, ön proje tasdik edilirse bizim ruhsatı vermememiz için neden kalmaz’’ diyor Bakırcı. ‘‘1993'den sonra bölgemiz SİT alanı ilan edildiği için C blok için Anıtlar Kurulu karar verecek. Ağa Çırağı açılacak. Şu haliyle imar planına aykırı bir durumu yok. Aykırı olan kısmı zaten yıkıldı.’’
Verilen ön projeye göre, Park Otel'in Alman Konsolosluğu seviyesinde yıkılan A ve B blokları için önerilen artık bir otel değil. Yapının bu haliyle bir iş merkezine dönüştürülmesi, en alt katın da otopark olarak kullanılması öngörülüyor.
C blok park olmalı
Yapının sorunlu C Blok kısmının ne olacağı henüz belli değil. Açılan büyük bir çukurda, temel seviyesinde kalan inşaatın bundan sonra nasıl değerlendirileceği Anıtlar Kurulu'nun kararına bağlı. Anıtlar Kurulu'ndan çıkacak kat iznine göre, mimar Ülkü Türker C Blok için ayrı bir ön proje hazırlayacak. Ancak Ayaspaşa Çevre Güzelleştirme Derneği, C Blok alanında inşaata kesinlikle karşı. Bu konuda mimar Yılmaz Zenger şöyle diyor: ‘‘Biz burada toprak düzeyinin Park Otel'den geri alınmasını istiyoruz. Burada bir anı parkı yapılmasını, yani kazılmış yerin doldurulmasını ve İstanbul halkına açılmasını istiyoruz. İnanılmaz güzel bir teras orası. Park oteli bu kadar önemli kılan çok güzel bir seyir alanı oluşuydu. Burada sosyal kullanıma açılacak alanlar da öneriyoruz. İnsanlar bir kentte mülk sahibi olabilirler ama o mülk aynı zamanda kentin bir parçasıdır. Park Otel'in bundan sonra ne olacağı, kente en yararlı nasıl çözümlenir sorusunun içinde aranmalı. Biz bu bütün içinde büyük bir süpermarketin, eğlence, lokanta, kafelerin yer almasını düşünüyoruz. Yaya yolu konseptini bu kente getirmemiz lazım.’’
Bir deli kuyuya taş atar, kırk akıllı çıkaramaz, Park Otel serüvenini en güzel özetleyen söz sanırız bu. Zamanında binbir dümenle inşaatına izin verilen gökdelen Park Otel'den bugün geriye kalan bodur Park Otel her halükarda yine çirkin olacak, yine mimari bir şaheser olmayı sürdürecek! Hangi dahiyane cephe etüdü yapılırsa yapılsın, Ayaspaşa'nın tepesine kara bir örümcek gibi oturtulan bu yapının estetik anlamda iflahı pek kolay görünmüyor. Ama hiç değilse yıkıldığına şükredelim. Hele hele Sürmeliler'in Süzerler kadar cin fikirli çıkıp Ayaspaşa semtini Beyoğlu'ndan alıp Şişli Belediyesi sınırları içine sokmayı akıl edemediklerine bin kere şükredelim. Bir de Sürmeliler'in başlarına gelenlerden ders çıkarmalarını ve C Blok için geliştirilecek projelerde bu kez yalnızca rantı değil kenti dokusunu da düşünmelerini dileyelim.
MİMAR ÜLKÜ TÜRKER
C Blok için ayrı proje
A ve B Blok dediğimiz cadde tarafında kalan kısımda herhangi bir yükselti yapmamız mümkün değil. Binayı bu haliyle derleyip toplayıp, işler vaziyete getireceğiz. C Blok içinse durum şu: O bölge bütün olarak SİT alanı ilan edilmiş durumda. A ve B blokların anıtlarla işi yok. Bir başka sorun ise aradaki Ağa Çırağı Sokak. Bu sokak zamanında satın alınarak inşaat alanına dahil edilmiş. Ama şimdi o sokağı açacağız. Açabilmek için de yol seviyesinde bir inşaat yapmak şart, bunun olabilmesi için de C Blok'un olması gerekiyor çünkü arada büyük bir kod farkı var. C Blok için yapacağımız proje de hiçbir zaman Alman Konsolosluğu'nun seviyesini aşmayacak. C Blok’un tamamen kapalı bir mekan olmasına imkan yok. Arkadaki bloklar gibi kütle halinde çıkması mümkün değil. A ve B Blok'un üst kısmı iş merkezi olacak, C Blok ise apart otel olacak. Ancak altlarında sinema salonları, sergi salonları, yiyecek içecek mahalleri vs., olacak. Her iki bloğun altı da büyük otopark olarak kalacak.