Güncelleme Tarihi:
Geçen hafta Paris'te çok ilginç bir konser vardı. Rai müziğin üç önemli ismi Rachid Taha, Khaled ve Faudel, dev bir oryantal orkestra eşliğinde ünlü Bercy Salonu'nda sahneye çıktılar. ‘‘Three Tenors’’a yapılan bir göndermeyle ‘‘Three Arabs’’ olarak da anılan üçlünün konseri büyük ilgi gördü. Uçak rötar yapmasaydı, bir başka amaçla gittiğim Paris'te bu konseri izleyebilecektim. Ancak konser başladığı sırada ben havaalanından otele doğru yeni yola koyulabilmiştim. Neticede konseri kaçırdım. Fanatik bir Rai dinleyicisi olmasam da konser ilginç olacaktı. Ama yapacak bir şey yoktu.
Ancak otelde başka bir sürpriz vardı. Polygram Fransa'dan Claire, resepsiyona konser sonrasında verilecek ‘‘Çok özel parti’’ için davetiye bırakmıştı. Parti geceyarısından sonra başlıyordu. Geceyarısı kalkıp partiye gittim. Manzarayı şöyle anlatayım: Kapıda iri kıyım korumalar ve çığlık atan kızlar arasında mücadele yaşanıyordu. Laf olsun diye iri kıyım demiyorum; sözlükte bu kelimenin karşısına resmini basın, okuyan kişi resmi görünce konuya hakim olur.
Her neyse, içerisi bir başka alemdi. İçeriye adım atar atmaz filmlerde filan gördüğünüz Arap çadırlarından birine girdiğinizi düşünüyorsunuz. Yerler Arap motifli halılarla kaplı. Dans pistinde Arap askeri gibi giyinmiş bir adam ve yine Arap gibi giyinmiş kadınlar, DJ'in çaldığı Rai parçalarıyla eğleniyorlar. 10 adımda bir filan açık büfeye rastlıyorsunuz. Abartılı bir görkem söz konusu. Mevye standı -abartmıyorum- tavana kadar filan yükseliyor. Açık büfe standlarında fast food tarzı Arap yemekleri dürümler vs. sunuluyor. Salonun bir köşesinde küçük bir çadır bulunuyor. Bu çadırda küçük bir sahne de var. Sahnede dört erkek ve iki kadından oluşan bir ekip, geleneksel Arap müziği ve Rai çalıyorlar. Çoğunluk yerde oturuyor. Bazıları ayakta göbet atıyor.
Özel partiye gelen yaklaşık 600-700 kişilik davetli grubunun genel görünümüyse bizim Pasha kızlarıyla, Mahsun Kırmızıgül gibi giyinen erkekler şeklinde özetlenebilir. Saat 01:30 gibi Khaled ve Faudel geldi. Ancak Rachid Taha'yı göremedim. Benim açımdan gecenin en ilginç anı ise bundan 2-3 hafta önce Park Orman'daki Techno Festivali'ne katılmış olan The Pills'le karşılaşmam oldu. Bir anda etrafıma arkadaşlarını topladılar ve ‘‘Bu adam İstanbul'dan geldi, gazeteci. İstanbul süper. Yine gelmek istiyoruz’’ demeye başladılar. Şu anda Fransa'da acayip popüler olan The Pills'in bana gösterdikleri yoğun ilgi yüzünden etraftaki insanların kafası bir hayli karıştı. The Pills'e ‘‘Buyrun gelin, ama bunu yanlış adamla konuşuyorsunuz’’ deyip başarılar diledim ve olay mahalinden hızla uzaklaştım.
Gece 03:00 gibi partiden ayrıldığımda ana salondaki büyük dans pistinde göbek atan Fransızlar ve Araplar vardı. Sahneye çıkan iki profesyonel dansözden daha iyi olanları bile göze çarpıyordu.
Paris'te Rai'nin durumunu anlatmak için Buddha Bar'dan da biraz söz etmek gerekiyor. Şu anda Paris'in en popüler barı olan Buddha'da sürekli etnik müzik, ağırlıklı olarak da Rai çalıyor. Türkçe de çalıyormuş, ama benim bulunduğum süre içinde çalmadı. Bildik bira markaları satılmıyor Buddha'da. Onun yerine Japonya, Küba, Çin gibi ülkelerin biraları var. Ben Tsing Tao marka Çin birası içtim, güzeldi. Ayrıca gayet hesaplı. Yolunuz düşerse size de tavsiye ederim. Restoran bölümü anormal pahalı diyorlar. Doğrudur, daha önce giden başka arkadaşlar Agassi ve Brooke Shields'i restoranda görmüşler...