Parisli Şükriye'nin özlemi

Güncelleme Tarihi:

Parisli Şükriyenin özlemi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 09, 2000 00:00

Haberin Devamı

PKK terörünün başladığı il Siirt, ‘köye dönüş izni’ni bekliyor sabırsızlıkla. Paris Köylü Şükriye, 2 çocuğunu yetiştirme yurduna bırakmış. ‘Günübirlik ziyaret izni’nden bile memnun Şükriye, bahçesine gidip domates topluyor her sabah...

Bırakın köyüme döneyim

GÜNEYDOĞU'nun en yoksul illerinden Siirt, Abdullah Öcalan'ın yakalanmasından sonra diğer Güneydoğu illeri gibi umutlu bir bekleyişe girdi. Öyle ya terör bitmişti. Normal hayata, sıkışıp kaldıkları gecekondulardan çıkıp eve, tarlaya, bağa döneceklerdi.

İlkbahar, bu umudu daha da yeşertti. Ancak devlet, bekledikleri adımı bir türlü atmıyor. Siirtliler sabırsız. O güzel günlerin bir an önce başlamasını, yıllardır yaşadıkları olağanüstü hallerin olağanüstü ekonomik atılımlara dönüşmesini istiyorlar.

Eruh Kaymakamı Cemil Özgür Öneği, dönüş için daha somut konuşuyor: Köye dönüş meselesi, bu yaz belli olacak.

Siirt'in ilçesi Eruh, PKK terörünün fiilen başladığı ilçe. PKK, 1984 yılının 15 Ağustosu'nda ilk baskınını bu ilçenin meydanına yapmıştı. En çok köye sahip olan bu ilçe, en çok köyü boşaltılan ilçe özelliğine sahip. Mezralarla birlikte 100'e ulaşan köylerin 15'inde yaşam sürüyor.

Paris Köyü'ne gidiyoruz. (Paris, sebze ekilen yer anlamına gelen Pares'ten geliyor.) Devlet, sadece 22 hanenin köyde kalmasına izin vermiş. Yüzlerce kişi göçmüş. Şükriye Toprak, elimden tutup evine götürüyor. ‘‘Siirt'e göçtük. Kocam öldü. İki oğlumu yetiştirme yurduna bıraktım.’’ 15 yıl önce göçtüklerinde bu evi henüz yapmışlar. Bomboş duvarı, pencere camını okşuyor. Bahçede çok sayıda asma ve meyve ağacı var. Domates fidelerini işaret ediyor sevinçle. ‘‘Bu sene izin çıktı. Her sabah erkenden Siirt'ten geliyorum.’’

Eruh'ta korucu konfeksiyonu

En zengin köyde birtek canlı yok

Botan Çayı, yörenin tek su kaynağı. Kıyısındaki köyler, sulu tarım yapabildikleri için diğer köylerden daha şanslı. Billoris Köyü'nü görünce araçlardan iniyoruz. Gazeteci başına iki sivil polis düşüyor. Yörenin mimarisini yansıtan taş evlerin eteklerinde, geniş tarlalar uzanıyor. Ama tarlalar, kan kırmızı renkte, uçsuz bucaksız gelincik tarlalarına dönüşmüş. Çünkü 60 haneli Billoris’te tek canlı yaşamıyor. Oysa bir zamanlar en zengin köylerden biriymiş. Yolda rastladığımız Selahattin Kayalı, 15 yıl önce Siirt'e göçmek zorunda kaldığını, işsiz olduğunu, tek isteğinin köyüne, tarlalarına kavuşmak olduğunu söylüyor. Terör bittiği halde devletin dönmelerine izin vermediğini, saat 18.00'de Siirt'e dönmek şartıyla özel izin alan bazı ailelerin günübirlik gelip sebze ektiklerini anlatıyor.

Eruh Kaymakamı Cemil Özgür Öneği, köylere dönüş meselesinin bu yaz belli olacağını söylüyor. ‘‘110 kilometre ötedeki sınırın öbür tarafında teröristler bekliyor. Ya yine gelirlerse? Yine yol keserlerse kim hesap verecek?’’ Kaymakam, terörle mücadelenin sadece silahla değil, eğitimle olacağını söylüyor. Gururla 10 bin kitaplı kütüphaneyi, biçki-dikiş, kilim atölyesini, kuaförü, internet kafeyi gezdiriyor. Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın 1998'de hizmete açtığı Eruh Öğrenci biriminde çok sayıda köylü kızı çalışıyor, para kazanıyor. Üçüncü kattaki konfeksiyon atölyesinde çalışan 14 yaşındaki kızlar, tıkır tıkır işleyen dikiş makinalarında korucu elbiseleri dikiyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!