Güncelleme Tarihi:
Sergiden fotoğraflar için tıklayın
Serginin küratörü ve tasarımcısı, çocukluğu eserin çevresinde geçen Divriğili yüksek mimar Hasan Basri Hamulu, dünyanın en önemli mimari yapıtları arasında kabul edilen Divriği Külliyesinin yok olma tehlikesine karşı bir kamusal duyarlılık oluşturmak amacıyla düzenlenen “Cennetin Kapıları” adlı anıtsal fotoğraf sergisinin 28 Nisan 2009'da İstanbul Teknik Üniversitesi Taşkışla binasında açıldığını belirtti.
Serginin fotoğraflarını mimar Cemal Emden'in çektiğini ve danışmanlığını Prof. Dr. Doğan Kuban'ın yaptığını anlatan Hamulu, “Son 50 yıldır restorasyonzedeye dönen cami ve şifahane, fotoğraflarla sesini duyurmaya devam ediyor” dedi.
Divriği Ulu Cami ve şifahanesinin dünya Ortaçağ sanatının önemli yapıtlarından birisi olduğunu anlatan Hamulu, eserin ne Türk, ne İslam sanatında, ne de başka dönem ve ülkelerin mimarilerinde eşi bulunan bir yontu sanatı başyapıtı olduğunu söyledi.
Din adamları cenneti anlattı, Hürrem şah yaptı
Külliyeyi dönemin Mengücek Beyliği Hükümdarı Ahmet Şah'ın 1228'de yaptırdığını belirten Hamulu, şu bilgileri verdi: “Dönemin Mengücek Beyliği Hükümdarı Ahmet Şah, din adamlarını toplayıp, külliyenin mimarı Hürrem Şah'a Kur'an-ı Kerim'deki cenneti anlatmalarını istiyor. Hürrem Şah da kendisine anlatılan cennete mimari bir yorum getirerek, Kuzey Taç Kapısı'nı yapıyor. Bu nedenle o kapıya 'Cennet Kapısı' diyoruz. Serginin de adı bu nedenle 'Cennetin kapıları' olarak belirlendi.”
Külliyede bulunan iki taç kapısında da bazı bezemelerin eksik kaldığını belirten Hamulu, “Kapıların eksik kalmasının nedeni bilinmiyor. Eksiklik olduğu kesin ama tamamlanamadığı ile ilgili tarihi bir bilgi yok. Mengücek Beyliğinin 1228-1243 arası (Kösedağ Savaşı) dönemine ilişkin yeterli bilgiye sahip değiliz” diye konuştu.
Taşlar üst üste konulmuş, sonra bezemeler yapılmış
Hamulu, mimar Hürrem Şah'ın caminin Kuzey Taç Kapısı'nda, Selçuklu kemeri ile birleştiği noktaya, bataklıkta yetişen ama kendi kendini temizleyen ve dünyanın en uzun yaşayan “lotus” denilen bitkiyi koyduğunu dile getirerek, “Mimar Hürrem Şah, bu bitkiyi oraya koyarak, eserinin de uzun yaşayacağının sinyallerini vermiş ve caminin kitabesinde eserinin uzun süre yaşamasını istediğini belirtmiştir” dedi.
Önceden planlanan eserin üst üste konulan taşların sonradan oyulmasıyla ortaya çıkarıldığını belirten Hamulu, şunları kaydetti: “Önce ham taşlar üst üste konulmuş. Sonra bir iskele konularak, heykel yapılır gibi yatayda çalışarak bezemeler tamamlanmıştır. Genelde bu tür eserlerde bezemeler yerde yapılır. Bu özelliği nedeniyle tüm İslam eserlerinden ayrılıyor.
Kuzey Taç Kapısı'nda tüm bezemeler simetriktir ama bezemelerin içine inildiğinde burada hiçbir şeyin bir diğeri ile aynı olmadığı görülür. Bu da büyük sanatçıların eserlerinden sadece bir tek yapabildikleri anlamına geliyor.”
Sergi amacına ulaşmaya başladı
“Sizin elinizde Anadolu'nun ücra bir köşesinde taklit etmemiş ve edilmemiş bir eser varsa, olağanüstü bir eserle karşı karşıyasınız demektir” diyen Hamulu, sergiyi, camiye ilgiyi artırmak ve gerekli koruma çalışmalarını yapabilmek için açtıklarını belirtti. Hamulu, serginin amacına ulaşmaya başladığını, cami çevresinde istimlak çalışmalarının başladığını anlattı.
Caminin statik açıdan ayakta durdurulmasında zorluk yaşandığını ifade eden Hamulu, en azından kapıların geçici bir süre ayakta durdurulması için tedbir alınmasını istedi. Hamulu, caminin en son 1967 yılında restorasyon gördüğünü kaydederek, bu dünya mirası esere sahip çıkılması gerektiğini vurguladı.
Caminin korunması amacıyla dünya çapında bir mimari proje yarışması açılmasının hedeflendiğini dile getiren Hamulu, “Cennetin Kapıları”nın sadece bir fotoğraf sergisi olmadığını, Anadolu tarihinin en önemli eserlerinden birisini yok olmaktan kurtarmak için hazırlanmış bir kamusal duyarlılık projesi olduğunu kaydetti.
Sergi Paris'te açılacak
İstanbul Kültür Sanat Vakfı Müdürü Görgün Taner de İstanbul'un ardından Ankara'da sanatseverlerin beğenisine sunulacak “Cennet'in Kapıları” serginin, daha sonra Avrupa yolculuğuna başlayacağını söyledi.
Serginin, “Fransa'da Türkiye Mevsimi” etkinlikleri çerçevesinde Mart ayında Paris'e taşınacağını bildiren Taner, serginin Fransa'nın Lion ve Strasburg kentlerine de götürülebilmesi için çalışmaların sürdüğünü kaydetti.
Mimarları başka esere imza atmadı
Divriğili yazar Necdet Sakaoğlu da “Türk Anadolu'da Mengücekoğulları” adlı kitabında esere ilişkin şu görüşlere yer verdi: “Divriği'deki eser, günümüzde, dünyanın ve Orta Doğu'nun en görkemli mimarlık ve yontu anıtları arasında ilk sıradadır. Dünya mimarlık tarihinin yontu zenginliği ve özgünlüğüyle dikkati çeken Divriği Külliyesini yücelten Ahlatlı, Tiflisli sanatkarlar, imzalarıyla saptanıyor ama onlardan hiçbirinin, ne Anadolu'da ne de Orta Doğu'nun herhangi bir kentinde, ikinci bir imzalı yapısına rastlanamıyor. Ayrıca 12. ve 13. yüzyıllarda Anadolu kentlerinde yapılan mimari eserlerin hiçbirinde bu kadar imza da yoktur.”