OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 06, 2002 00:00
Eli kadın eline değmemiş gencecik Türk erkekleri ilk cinsel eğitimlerini bu sayede almışlardı. Erotik diye sunulan, aslında hard porno olan, şimdi baktığımızda biraz da komik gelen eğlenceli filmlerdi onlar...O yıllarda sinemaların kapısında en çok duyulan soru buydu. furya, 70'lerin sonunda başlamış ve 80'lerin başına kadar hız kesmeden sürmüştü. Bu filmler erotizmden uzak, doğrudan hard porno filmlerdi. Ama itiraf etmek gerekirse, aramızdan çokları da ilk cinsel eğitimlerini bu filmlerden almışlardı. Eli kadın eline değmemiş gencecik insanların, 'hard' porno filmlerden nasıl bir cinsel eğitim alabileceklerini ve bunun ruhlarında ne gibi yarılmalara sebep olabileceğini varın siz düşünün artık. Paketin içinden, kapağında Seyyal Taner'in yer aldığı ‘‘Erotik Türk Sineması’’ kitabı çıkınca, bir kaynaşma oldu masanın etrafında. Bütün arkadaşlar, ‘‘Erotik Türk Sineması’’ denilince neyin kastedildiğini gayet iyi biliyorlardı çünkü. Kitabı şöyle bir karıştıran herkes, en azından birkaç filme hayli áşinaydı. Hatta, Aksaray'ın arka sokaklarındaki berbat sinemalarda mı yoksa Alkazar'ın tarihi dekoru içinde mi seyrettiklerini hatırlayanlar bile vardı. Ayıptır söylemesi, kimi Melek Görgün'den, kimi Zerrin Egeliler'den, kimi Feri Cansel'den, kimi Mine Mutlu'dan, kimi Arzu Okay'dan, kimi de Ahu Tuğba'dan almıştı ilk cinsellik eğitimini.Unutulur yıllar değildi. 70'lerde yaşanan terörün ruhunda derin yaralar açtığı bir nesilden arta kalanlar, soluk alma imkánı bile bulamadan, o dönemdeki ifadesiyle ‘‘seks filmleri’’ saldırısıyla karşı karşıya kalmıştı. Filmlerin arasına ‘‘parça’’ alınarak Türk yaratıcılığını ortaya koyan ‘‘soft porno’’lar, kısa sürede ‘‘hard porno’’ya dönüşmüş ve Yeşilçam, tarihinin en ‘‘üretken’’ dönemine girmişti. İşin ilginç yanı, bütün bunlar, 12 Eylül öncesinde sıkıyönetimin, 12 Eylül sonrasında askeri yönetimin memleketi ‘‘emir-komuta’’ zinciri içinde çekip çevirdiği bir dönemde oluyordu. O yıllarda çoluğunu-çocuğunu yanına alarak sinemaların önünden geçmek cesaret işiydi. Aynı mahçup ifade, sinemaya
film izlemeye gelenler için de söz konusuydu. Hiç kimse, bu tür filmleri oynatan sinemalarda görülmek istemez, bir tanıdığa rastlamak endiÅŸesi, filme iliÅŸkin hayalleri bile örselerdi çoÄŸu zaman. Kazara, benzer amaçlar için sinemaya gelen bir tanıdıkla karşılaşılırsa, bilim tarihinin yüzünü kızartacak bir yalana baÅŸvurulurdu hemen: ‘‘Sosyolojik gözlem yapmak için buradayım ben, ya sen?’’ Ä°SÄ°MLER BÄ°RER KÃœLTAh Deme Oh De, Tak FiÅŸi Bitir Ä°ÅŸi, Yatır Sev Kaldır Döv, Civciv Çıkacak KuÅŸ Çıkacak, Dam Budalası, Kokla Beni Melahat, Muz Sever misiniz, Åžeftalisi Bala Benziyor, ÅžipÅŸak Basarım, Ilık Ilık, Ä°ÅŸte Kapı Ä°ÅŸte Sapı, Sefer Seferde, Vay Anasına 17, Parçala Behçet, Kartal-Pendik Gittik Geldik, Ä°ster Sarıl Ä°ster Darıl...Bunlar, belleklere kazınan, çoÄŸu kez esprilere yol açan ve ünlü Tan gazetesi ekolüne öncülük eden fimlerden bazılarının isimleri. Kitabın yazarları Giovanni Scognamillo ve Metin Demirhan'ın da iÅŸaret ettiÄŸi gibi, üretim ve sinema tekniÄŸi açısından bu filmler arasında önemli bir fark yoktur aslında. Amaç, filmi mümkün olduÄŸu kadar ucuza getirmek ve para kazanmaktır. Gerçi her filmin afiÅŸinde senarist adı vardır ama konu filan aramak da çok gerekli deÄŸildir. Yazarların ifadesiyle, ‘‘Müstehcen olan sabit veya devingen bir görüntü olarak cinsel birleÅŸmenin, cinsel eylemlerin ayrıntılı olarak gösterilmesidir.’’TUHAF SAPLANTILARÄ°lginç bir baÅŸka ayrıntı da, ithal filmlerden ya da ithal oyuncuların yer aldığı yerli fimlerden ziyade, Türkçe isimlerin görüntülendiÄŸi filmlerin gördüğü raÄŸbette yatıyor. Bugün bile porno içerikli internet siteleri, bu tür fimlere özel bir önem veriyor. Çünkü, bunların Batı ve UzakdoÄŸu'da üretilenlerden daha fazla ‘‘iş’’ yaptığı gayet iyi biliniyor. Bu da toplumsal bilinçaltının derinliklerinde yatan tuhaf bir saplantıya iÅŸaret ediyor herhalde. Cinsel obje olarak Zerrin Egeliler, Dilber Ay, Feri Cansel, Melek Görgün, Mine Mutlu, Banu Alkan, Serpil Çakmaklı, Zafir Seba, Zerrin DoÄŸan, Figen Han, Seher Åženiz, Arzu Okay, Sevda FerdaÄŸ gibi isimlerin tercih edilmesi, bir baÅŸka incelemenin konusu. Erkek oyuncular da, en az kadınlar kadar önemli. Kazım Kartal ve Behçet Nacar'ın baÅŸrollere sıçraması kadar, Aydemir AkbaÅŸ, Ali PoyrazoÄŸlu, Sermet Serdengeçti, Salih Güney, Turgut Özatay, Hadi Çaman, Mete Ä°nselel, Åžemsi Ä°nkaya, Mahmut HekimoÄŸlu, Tamer YiÄŸit, Kuzey Vargın gibi isimler de dikkat çekiyor çünkü. Aydın iÅŸi cinsel iliÅŸkilerKitaptaki en ilginç bölümlerden birisi, yukarıdaki baÅŸlığı taşıyor. Bu bölümde Dolunay, KuÅŸatma Altında AÅŸk, Sarı Tebessüm, Denize Hançer Düştü, Düş Gezginleri, Kız Kulesi Aşıkları, Bay E, Mum Kokulu Kadınlar. Dönersen Islık Çal, Lola ve Billy Kid, Hamam gibi yakın dönem filmleri inceleniyor ve şöyle deniliyor: ‘‘70'li yılların 'seks' furyası teÅŸhircilikle beslendiÄŸinden, türle ilgilenen seyirciyi pasif bir röntgenci konumuna getirdiÄŸi gibi, cinsel iliÅŸkileri yalnızca 'maçoluk' ve 'teslimiyet' açısından, basitlik içinde ele almıştır (...) 80'leri bir ara dönem sayarsak, sonuçlarda deÄŸilse de en azından niyetlerde bir çeÅŸit olgunlaÅŸmayı 90'ların 'yeni' Türk sinemasında buluruz. 90'ların Türk sineması önceki dönemlerden kalma YeÅŸilçamvari kliÅŸe, ÅŸablon ve tiplemelere karşıt bir ÅŸeyler anlatmak istediÄŸinden hem bireyciliÄŸi seçiyor hem de bilinen duyguların ötesinde daha karmaşık nedenler arayarak, ruhbilimsel olmayı daha uygun görüyor. Cinsellik artık kaba bir birleÅŸme deÄŸil de kadın-erkek iliÅŸkilerinin doÄŸal doruk noktası oluyor. Cinsel iliÅŸkinin veriliÅŸ hedefi eskiden olduÄŸu gibi salt erkek deÄŸil, artık iliÅŸkinin nesnesi olmaktan çok iliÅŸkinin ayrılmaz bir parçası olan kadındır da. Bir bütün olarak ele alındığında çeÅŸitlemelerine girildiÄŸinde cinsel iliÅŸki yalnızca bir kadın-erkek deÄŸil de ister ruhsal patolojisi incelensin ister incelenmesin bir kadın-kadın, bir erkek-erkek iliÅŸkisi oluyor.’’ Â
button