Güncelleme Tarihi:
İstanbul 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın iddianamesine göre iş insanı Enver Paralı beyin kanaması geçirerek hastaneye yattı. Bu sırada oğlu Galip Paralı ve kızları tarafından sahte vekâletname tanzim edildi. Paralı’nın yüz milyonlarca liralık gayrimenkulleri, şirket borsa hisseleri ve banka hesabındaki paralar oğlu Galip Paralı’ya ve üçüncü kişilere devredildi. Torun Ömerhan Kuru’nun şikâyeti üzerine başlatılan soruşturmada vekâletnamenin ve devirlerde kullanılan bazı belgelerin sahte olduğu belirlendi. Toplam 35 ayrı özel ve resmî belgede sahtecilik yapıldığı suçlamasıyla yargılama yapıldı. Galip Paralı için 22 yıl hapis istendi. Savcı yüz milyonlarca lira değerindeki 69 gayrimenkulün de yasal mirasçılara devrini istedi.
‘FAYDASIZ SAHTECİLİK’
Yargılama neticesinde bütün sanıklara beraat veren mahkeme kararın gerekçesini de açıkladı, şu değerlendirmeyi yaptı: “Sanıkların bu belgeleri düzenlemekte bir menfaatleri yok. Enver Paralı’nın ölmesinden sonra kendilerine kalan mirasta istedikleri tasarrufu yapabilirler. Yapılan faydasız sahtecilik niteliğinde. Kaldı ki yargılama aşamasında Enver Paralı öldü ve tüm malvarlığı mirasçıları olan sanıklara kaldı. Sahte olduğu iddia edilen belgeler durumu etkilemedi. Dava konusu vekâletname ve diğer belgeler düzenlenmemiş olsaydı da mallar onlara kalacaktı. Bu yüzden suçun yasal unsurları oluşmamış.”
‘SUÇ RAPORLARLA SABİT’
Duruşma savcısı ise karara itiraz etti. Bozulması için de istinaf mahkemesine başvurdu. Savcı istinaf dilekçesinde “Polis kriminal raporlarına göre vekâletnamede ve imza sirkülerinde Enver Paralı’ya ait görünen imza sahte. Bu vekâletname ile çok sayıda işlem yapılmış, 69 gayrimenkul devredilmiş. Galip Paralı’nın birbiriyle çelişen ifadeleri var. HTS raporları vekâlet düzenlendiği tarihte Galip Paralı’nın hastane civarında olduğunu gösteriyor. Bütün raporlar, ifadeler, makbuzlar, HTS kayıtları ve Adli Tıp Kurumu’nun mütalaası dikkate alındığında sanıkların Galip Paralı’nın talimatları doğrultusunda fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek suç işledikleri sabit” dedi.
ÖLMEDEN ÖLDÜRMÜŞLER
Torun Ömerhan Kuru’nun avukatı Prof. Ersan Şen’in itiraz dilekçesinde şu ifadeler yer aldı: “Her şeyden önce bu bir miras davası değil. Belgelerin sahte olduğu, bazılarının da Galip Paralı tarafından imzalandığı, bilirkişi raporları ile sabit... Mahkeme ‘Sanıkların menfaati yok’ diyor ama veraset yoluyla intikal etseydi vergilerinin de ödenmesi gerekecekti. Devlet hazinesinin zarara uğradığı açık.
Mahkeme, Enver Paralı’nın sağlığında malvarlığını mirasçıları arasında paylaştırmak istediği ve bu konuda mirasçılarına talimat verdiği kanaatinde. Ancak buna dair bir sözleşme ve vasiyetname yok. Yazılı hiçbir delil yok. Enver Paralı iyileşseydi belki mallarını başkasına bırakacaktı veya bir vakfa bağışlayacaktı. Enver Paralı’nın hayatta olduğu dönemde, sanıkların miras hakkı doğmamıştır. Sanıklar Enver Paralı daha ölmeden ölmüş gibi, miras taksimini re’sen gerçekleştiremez. Eğer Enver Paralı yaşasaydı şimdi bu davada belki de o şikâyetçi olup mallarını geri almaya çalışacaktı.”
PEŞİNİ BIRAKMAM
Torun Ömerhan Kuru ise kararın ardından şunları söyledi: “Dosyada evrakların sahte olduğuna dair resmi bilirkişi raporları var. Buna rağmen mahkeme ‘sahte olsa dahi’ ifadesini kullanıyor. Mahkeme hiçbir yazılı belge veya vasiyet olmamasına rağmen dedemin rızası olduğunu belirtiyor. Ama Adli Tıp Kurumu’nun dedemin rıza ehliyeti olmadığına dair raporunu ise dikkate almıyor. Soruşturmadaki bütün savcılar sanıkların cezalandırılmasını istemişti. Peşini bırakmayacağız.”