Mustafa KÜÇÜK / İSTANBUL
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2010 00:09
Başbakan Tayyip Erdoğan, Demokratik Açılım kapsamında rektörlerle bir araya geldiği toplantıda, “Parmaklara barut kokusu değil mürekkep bulaşsın istiyoruz. Anneler askerden gelecek, dağdan inecek çocukları için gözünü yola dikmesin” dedi.
Erdoğan, geçen hafta rektörlerin bir kısmıyla yaptığı Dolmabahçe Buluşmaları’na dün devam etti. 6 bakan, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, 10 YÖK üyesi ve 74 rektörün katıldığı toplantıda Erdoğan, “geçen haftaki toplantıda bazı gençlerin
Beşiktaş’ta toplandığını” hatırlatarak, şunları söyledi:
Özgürlük değil
“Herhalde paraları var, bol bol yumurta alıp bu yumurtaları buraya doğru sallamışlar, atmışlar. Bu bir özgürlük arayışı değildir, yol kesmek bir özgürlük arayışı değildir. Bunun platformları var, bunun merkezleri var. Oralarda bunları konuşmak suretiyle ararsınız. Bir panele, sempozyuma gelip orada ayakkabı atmak hiçbir zaman özgürlük arayışı değildir. Orada konuşmacılara, düşüncelerini ifade edenlere yumurtayla saldırmak bir özgürlük anlayışı değildir. Evvela bu anlayışı değiştirmek lazım.
Korksak kurmazdık
Biz asla ve asla üniversitelerin bizimle her konuda bire bir aynı düşünmelerini istemeyiz. Böyle bir hakkımız yok. Böyle bir beklenti üniversitenin de bilimin de ruhuna aykırıdır. Üniversiteler elbette sorgulayıcıdır. Akademisyenler elbette bağımsız hareket edebilirler. Son 8 yılda üniversiteler siyasetten arındırılmış, en küçük bir siyasi baskı hissetmemiş, özgür düşünce ve özerklik noktasında en serbest dönemi yaşamıştır. Üniversitelerden korkan, çekinen, üniversite mezunlarından tedirgin olan hükümet çıkıp da 78 yeni üniversite kurmaz. Üniversiteleri baskı altına almaya çalışan bir iktidar, üniversite bütçelerini, Milli Eğitim bütçelerini, kredi ve yurt imkanlarını bu kadar artırmaz.
Kılıkla uğraşma
Batman’ın kız çocukları üniversiteye akın ederken İstanbul, Ankara, İzmir’deki kızlarımızı kılık kıyafetten dolayı kapı dışarı edenler, bu ülkenin çocuklarına ne büyük bir haksızlık ettiklerine umut ediyorum bu gelişmelerle görüp fark ediyorlardır. Bir yandan üniversite kapısına gelmiş kız çocuklarını umutsuzluğa ve geleceksizliğe mahkûm edenler, bir yandan çıkıp bu ülkede kız çocuklarının okutulmamasından şikâyet edemez. Kendi öğrencilerini yurtdışındaki üniversitelerde okumak zorunda bırakanlar Türkiye’nin eğitimde uluslararası cazibe merkezi olması gibi bir vizyonu taşıyamaz. Hocalarımızın büyük bir çoğunluğu Amerika, Avrupa görmüş. Buraların üniversitelerinde hiçbir öğrencinin kılık kıyafetiyle hiç kimsenin uğraşmadığı açık net ortadayken kendi ülkesinde bu tür bariyerler oluşturmanın, şairin ifade ettiği gibi ‘Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya’ haline yavrularımızı getirmenin hiçbir türlü izahı olamaz.
Kalite sorunu
On yıllar boyunca tek tip insan yetiştirmeyi maharet olarak görmüş, kışla mantığıyla idare edilmiş üniversitelerin bir kalite sorunu olmasından daha tabii bir şey olamaz. Bu sorunu aşmak gerekiyor. Terör olayları 30 yıldır onbinlerce cana, milyarlarca liraya mal oldu. Terör saldırıları, yanlış analizler ve politikalar Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne zarar verecek boyutlara kadar ulaştı. Bir sorunu görmemek, görmezden gelmek, inkar etmek o sorunu ortadan kaldırmıyor, sorunu daha da kronik bir hale getiriyor. On yıllarca bunu yaşadık, bugün hâlâ sorunu inkar etmeyi bir politika olarak benimsemiş olanlarla mücadele ediyoruz. Hiç kuşkusuz sorunun bu kadar büyümesinde, kronik hal almasında, inkar edilmesinde az ya da çok kurumların, siyasetçilerin ihmalleri, hataları oldu. Üniversiteler siyasete, şekil sorunlarına, ideolojik tartışmalara, yasaklara ayırdığı mesaiyi eğer bu soruna ayırmış olsaydı ben eminim ki bugün Türkiye çok farklı yerde olurdu.
Enerji tükettik
m İçeride çok ciddi enerjiler tüketildi. Bu enerjiyi yeniden geri almalıyız. Üniversiteler başörtüsü meselesini konuştuğu kadar Türkiye’nin demokratikleşmesini, Kürt meselesini, Doğu-Güneydoğu meselesini, iç göç meselesini, tarımsal verimliliği konuşmuş olsalardı bölgenin ekonomik kalkınmasına, toplumun sorunlarına eğilmiş olsalardı eminim ki bugün manzara çok daha değişik olurdu. Dün sakalla bıyıkla kılık kıyafetle meşgul olan yasakları yücelten bir üniversite varken bugün toplumla, toplumun diliyle kültürüyle sorunlarıyla hemhal olan bir üniversite var. ”
Yeditepe’yle rozet takası
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, rektörleri, toplantının sonunda tek tek tokalaşarak uğurladı. ABD’de uzay araştırmaları yapan NASA’ya bağlı bir merkezde çalıştığı sırada, 1996 yılında uzay mekiği Columbia ile ilk kez uzaya Türk bayrağını gönderen Yeditepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nurcan Baç, bunun anısına hazırlanan yaka rozetini Erdoğan’a hediye etti. Rozeti ceketinin yakasına takan Erdoğan, Türk bayraklı kendi rozetini de Prof. Dr. Baç’a verdi.
Demokratik Açılım kahvaltısı
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde “Demokratik Açılım” çalışmaları kapsamında rektörlerle kahvaltıda bir araya geldi. Toplantıya 6 bakan, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, 10 YÖK üyesi ve 74 rektör katıldı. Toplantıda konuşan Erdoğan, milli birlik ve kardeşlik projesi kapsamında rektörlerle yaptığı ikinci toplantının ülke ve millete hayırlı olmasını diledi.