Oluşturulma Tarihi: Kasım 08, 2003 00:00
Adları efsane gibi anılan Türk akıncıların 16. yüzyılın sonuna kadar girdiÄŸimiz hemen bütün savaÅŸların kazanılmasında büyük katkıları olmuÅŸtu. Bir ‘‘özel tim’’ gibi çalışan akıncı teÅŸkilátı 1595'te zamanın veziriazamı Sinan PaÅŸa'nın savaÅŸ sırasında askerden vergi toplamaya kalkması üzerine düşmanın saldırısına uÄŸrayıp yokoldu ve bir daha da kurulamadı.OSMANLI ordusunun en önemli vurucu gücü olan akıncılar, Yahya Kemal'in 'Bin atlı akınlarda çocuklar gibi ÅŸendik' mısraıyla baÅŸlayan ÅŸiirinin yayınlanmasından sonra tam bir efsane haline gelmiÅŸti. Gözünü budaktan esirgemeyen ve filmlere, romanlara, ÅŸiirlere kadar konu olan akıncılar, 1595'te Veziriazam Sinan PaÅŸa'nın vergi hırsı yüzünden ortadan kalkmışlardı.Osmanlı sınırlarında, süratle hareket edebilen hafif süvariler bulunur, 'akıncı' denilen bu birlikler savaÅŸlardan önce düşman topraklarına girerek her tarafı tahrip ederlerdi. On bin kiÅŸilik bir akıncı ordusu beÅŸer kiÅŸiden oluÅŸan iki bin vurucu time ayrılarak sınırı geçer, bu kadar çok sayıda timle karşılaÅŸan düşman komÅŸular ise nereye ne kadar asker göndereceklerini ÅŸaşırır, akınlar karşısında bir ÅŸey yapamazlardı.'Akın', akıncı beyinin kumandası altında yapılan operasyonların adıydı. Beyin katılmadığı saldırılar yüz kiÅŸiden fazla akıncı ile yapılmışsa 'haramilik', daha az sayıda akıncının katıldığı bir operasyon ise 'çete' veya 'potera' ismini alırdı. Akıncılar, kendi aralarında da birkaç gruba ayrılırlardı. Düşmana ölümle sonuçlanabilecek korkusuzca saldırıları yapan fedailere 'deli', 'serdengeçti' yahut 'dalkılıç' denilirdi. En meÅŸhur akıncı ailelerinden olan TarhanÄŸulları Mora'da, MihaloÄŸulları Sofya'da, EvrenosoÄŸulları Arnavutluk'ta, MalkoçoÄŸulları da Silistre'de üslenmiÅŸlerdi.Yıldırım Bayezid döneminde ortaya çıkan Akıncı Ocağı, imparatorluÄŸun yükseliÅŸine paralel olarak büyüdü. 16. yüzyılın sonlarında Osmanlı ordusunda 40 bin akıncı vardı. 1526 yılında Macaristan'ın fethiyle sonuçlanan Mohaç muharebesinin kazanılmasında en önemli rol, düşman ordusunu arkadan kuÅŸatan Akıncı beyi Yahya PaÅŸazade Bali Bey'e aitti.1593 yılında Avusturya ile 13 yıl sürecek uzun bir savaÅŸa girilmiÅŸ, bir taraftan da Eflak'ın isyancı voyvodası Mihal ile uÄŸraşılıyordu. Bu sırada Malkara'da sürgünde bulunan Sinan PaÅŸa, rakibi Veziriazam Ferhat PaÅŸa'yı 7 Temmuz 1595'te entrikalarla görevinden azlettirdi ve kendisi veziriazam oldu. PaÅŸa 18 Temmuz'da ordunun başında cepheye doÄŸru yola çıkarak AÄŸustos sonunda BükreÅŸ'e girdi.Mihal, her tarafı tahrip ederek kaçıyor ve fırsat bulduÄŸu yerde Osmanlı kuvvetlerine saldırarak vahÅŸice katliam yapıyordu. Ele geçirdiÄŸi kalelerdeki Osmanlı askerlerini ya kazıklatmış, yahut ÅŸiÅŸe geçirerek piÅŸirtmiÅŸti.Bir süre sonra Avusturya'dan ve Erdel'den destek alan Mihal, kaçmayı bırakarak Osmanlı ordusunu takip etmeye baÅŸladı. Voyvodanın vahÅŸetinden ürken askerlerin BükreÅŸ'te kalmak istememesi üzerine, ordu Yerköy'e geçti. Burada konaklanmışken, Sinan PaÅŸa, Mihal'in destek kuvveti alarak üzerine geldiÄŸini duyunca orduyu Tuna üzerindeki köprüden Rusçuk tarafına geçirmeye baÅŸladı.GeçiÅŸ, oldukça yavaÅŸ ÅŸekilde ilerliyordu. Üç gün üç gece olmuÅŸ ama toplar ve akıncı birlikleri hálá karşı sahile geçememiÅŸti, zira Veziriazam Sinan PaÅŸa, harekátın askeri tarafını bir yana bırakmış, askerden vergi toplatmaya baÅŸlamıştı. Köprünün başında bekleyen vergi memurları, askerlerden düşmandan alınan ganimetlerin vergisini tahsil etmeye baÅŸlamışlardı.Tahsilát devam ettiÄŸi sırada Eflak Voyvodası Mihal baskına gelmiÅŸ, tahsiláta son verilmiÅŸ ama iÅŸ iÅŸten geçmiÅŸti. Eflaklılar top ateÅŸi açarak üzerinde binlerce Osmanlı askerinin bulunduÄŸu köprüyü havaya uçurdular, ardından da akıncıların neredeyse tamamını yok ettiler. Baskın sırasında akıncılara ait 100 bin kadar at da telef oldu. Uzun mesafeleri kısa sürede alabilen özel yetiÅŸtirilmiÅŸ bu atların bir daha bulunması imkánı yoktu.Veziriazam Sinan PaÅŸa'nın aç gözlülüğü ve tedbirsizliÄŸi, üç asırdan beri Avrupa'yı titreten akıncı ocağının sonunu getirmiÅŸti. Baskından sonra sadece birkaç bin kalan akıncılar bir daha toparlanamadılar ve tarihe karıştılar.Â
button