Güncelleme Tarihi:
Papa 16'ncı Benedikt, Vatikan'da bu sabah katıldığı bir toplantıda, ilerleyen yaşı nedeniyle görevini yeterlilikle icra edemeyeceğini düşündüğünü, bu nedenle görevini 28 Şubat'ta bırakmaya karar verdiğini açıkladı.
Papa, bu seçimini "Kilisenin hayatı için büyük önem arz eden bir karar" diye niteledi. Yeni Papa'nın ise Mart ayı sona ermeden belirlenmesi bekleniyor.
Almanya'nın Bavyera Eyaleti'nde polis bir baba ve aşçı bir annenin çocuğu olarak 16 Nisan 1927'de dünyaya gelen Joseph Ratzinger, 19 Nisan 2005'de Katolik Kilisesi'nin 265. Papa'sı seçilmiş ve 16'ncı Benedikt ismini almıştı.
“VATILEAKS” SKANDALI
Papa 16'ncı Benedikt'in, görev süresi boyunca karşı karşıya kaldığı sorunların başında kamuoyunda “Köstebek davası” olarak iz bırakan “Vatileaks” skandalı geliyor.
Hıristiyan dünyasının önemli merkezlerinden Vatikan'ı sarsan davada, Papa 16'ncı Benedikt'in sivil özel yardımcısıyken evinde Papa'ya ait çok sayıda gizli yazışmayı bulundurmak ve bunları sızdırmakla suçlanan Paolo Gabriele, iki aya yakın bir süre hapishanede tutulmuş, ardından ev hapsine alınmıştı.
Gabriele'nin gazeteci Gianluigi Nuzzi'ye sızdırdığı belgeler, Nuzzi'nin yazdığı “His Holiness: Pope Benedict XVI's Secret Papers (Papa Hazretleri: Papa 16'ncı Benedikt'in gizli yazışmaları” adlı kitapta yayımlanmıştı.
Geçen yılın Ekim ayında sonuçlanan davada, Papa'nın yazışmalarını sızdırmaktan suçlu bulunan Gabriele, ruhani liderin güvenini ihanete uğrattığı gerekçesiyle 18 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
Papa 16'ncı Benedikt, 46 yaşında, evli ve üç çocuk babası olan Gabriele'yi Noel Bayramı öncesinde hapishanede ziyaret ederek affetmişti.
Vatikan'dan yapılan açıklamada, ikilinin daha önce baba-oğul ilişkisi yaşadığı, yapılanın da Noel öncesi bu yönde bir jest olduğu belirtilmişti. Affın ardından, Gabriele'nin serbest bırakıldığı, ancak bir daha eski pozisyonunda çalışamayacağı ve Vatikan sınırları içerisinde yaşamayacağı bildirilmişti.
Öte yandan, Papa'nın, Vatileaks sürecinde Gabriele'ye yardımcı olmakla suçlu bulunan Vatikan teknisyeni Claudio Sciarpelletti'yi de affeden kararnameyi imzaladığı basına yansımıştı.
ÇOCUK TACİZİ SUÇLAMALARI
Son yıllarda ABD, Meksika, İrlanda, İtalya gibi birçok ülkede bazı din adamlarının adlarının çocuk tacizi-pedofili skandallarına karışması da, Papa 16'ncı Benedikt'in görevi süresince Vatikan için sıkıntı yaratan bir konu oldu.
Papa 16'ncı Benedikt'in, “pedofilinin toplumun tüm kesimleri için bir bela olduğu” ve çocuk istismarı iddiaları konusunda “derin üzüntü içinde bulunduğu” yönündeki açıklamalarına karşın, din adamlarına yönelik pedofili suçlamaları 2011 yılında uluslararası yargı alanına da taşındı.
Bu süreçte, pedofili kurbanlarının oluşturduğu ABD'li iki örgüt, din adamları tarafından çocuklara karşı işlenen cinsel taciz suçlarının “insanlığa karşı işlenen suçlar” kapsamında değerlendirilmesi talebiyle, aralarında Papa'nın da bulunduğu üst düzey Vatikan yetkililerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde (UCM) soruşturulmasını talep etmişti.
Soruşturma talebinde, üst düzey Vatikan yetkililerinin konuyla ilgili “doğrudan sorumlulukları” bulunduğu belirtilmiş, çocuklara karşı işlenen bu suçların, yetkililer tarafından örtbas edildiği iddia edilmişti.
Koyu Katolik İrlanda'da geçen yıllarda hükümet talimatıyla hazırlanan bazı raporlar da, ülkedeki kiliselerde bir dönem görev yapmış çok sayıda din adamının kendilerine emanet edilen çocuklara tacizde bulunduğunu gözler önüne sermiş, iddialar İrlanda hükümetiyle Vatikan'ı karşı karşıya getirmişti.
Skandala karışan bazı din adamlarının istifasını onaylayan Papa 16'ncı Benedikt, tacizci papazları tövbe etmeye, mağdurlar ve ailelerini ise kiliseyle barışmaya çağırmış ancak bu ifadeler, taciz mağdurlarını ve yakınlarını tatmin etmemişti.
Skandalların yeni raporlarla derinleşmesi üzerine İrlanda Başbakanı Enda Kenny, 2011 yazında yaptığı Meclis konuşmasında, “Vatikan'ı taciz soruşturmalarının yürütülmesine engel olmak ve kendi gücünü, itibarını korumak için çocuklara tecavüz ve işkence edilmesini hafife almakla” itham etmişti.
KARA PARA AKLAMA İDDİALARI
Papa 16'ncı Benedikt'in görev süresinde, Din İşleri Enstitüsü (İOR) adı altında faaliyet gösteren Vatikan Bankası hakkında kara para aklama iddiaları da gündeme gelmişti.
Roma Cumhuriyet Savcılığı, 2010 yılının Ekim ayında açıkladığı bir soruşturma raporunda, Vatikan Bankası'nın diğer bankalarla yaptığı kimi transfer işlemlerinde, AB ülkelerindeki kara para aklamayı önlemeye yönelik kuralları çiğnediğine dikkati çekmişti.
Soruşturma kapsamında, kara para aklama işlemi olduğu kuşkusuyla, İOR'dan JP Morgan Frankfurt ve Fucino bankalarına havale edilen 23 milyon euroya el konulmuş, yaklaşık 15 bankaya yapılan 140 milyon euro tutarındaki transfer işlemlerinin de mercek altına alınması kararlaştırılmıştı. Raporda, 2008'den bu yana görevde olan İOR Başkanı Ettore Gotti Tedeschi ve de bankanın üst düzey yetkilisi Paolo Cipriani, kara para aklamayla mücadele kurallarını ihlal etmekle suçlanmıştı.
Bu gelişmeler üzerine Papa, Vatikan Bankası'nın kara para aklama operasyonlarına bulaşmasını engelleme amacıyla bir dizi önlem alınmasına karar vermişti. Yayımlanan kararnamede, İOR'un vergi kaçakçılığına ve kara para aklama işlemlerine karışmasının engellenmesini ve bu konudaki denetimin güçlendirilmesini öngören düzenlemelere yer verilmişti.
“Papa'nın Kasası” olarak bilinen Vatikan Bankası'yla ilgili iddialara ilişkin süreç, bankanın Başkanı Tedeschi'yi görevinden istifa etmek durumunda bırakmıştı.