Güncelleme Tarihi:
Hızlı yayılan ve bu nedenle erken teşhisi son derece güç olan pankreas kanseri, ölüm oranının en yüksek olduğu kanser türlerinden biri olarak dikkat çekiyor. İşte, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü'nün yayınladığı bilgiler ışığında pankreas kanseri hakkında merak edilen detaylar...
Tanımı: Pankreas, karnın üst ve en arka bölümünde yerleşmiş, yaklaşık 15 cm uzunluğunda olan, ön yüzü mide, onikiparmak bağırsağı (duodenum) ve kalın bağırsakla (kolon) kapatılan bir organdır. Pankreasın vücutta birçok önemli fonksiyonu olmasına rağmen 2 ana görevi gıdaların sindiriminde ve kan şekerinin düzenlenmesinde rol almasıdır.
a)Pankreasın gıdaların sindiriminden sorumlu olan salgıları üreterek salgılamasına ekzokrin fonksiyonu denir.
b)Kan şekerinin dengelenmesiyle sonuçlanan hormon salınımı ise endokrin fonksiyonu olarak adlandırılır.
Pankreas kanserleri köken aldıkları yere göre ekzokrin tümörler ya da endokrin tümörler olarak adlandırılırlar. Ekzokrin tümörler pankreas kanserlerinin büyük bölümünü oluşturur ve bunlar içerisinde de en sık görülen adenokanser olarak adlandırılan tipidir. Endokrin tümörler ise hormon salgılanan bölgeden kaynaklanan ve daha nadir görülen tümörleridir. Pankreas kanserleri genellikle sinsi başlayan ve kötü seyirli tümörlerdir. İlk teşhis edildiklerinde farklı aşamalarda olabilirler, bunlar;
Ameliyatla çıkarılabilir tümör: Cerrahi müdahale ile çıkarılmaya uygun olan tümörlerdir ve uzun süreli yaşam beklentisinin olabileceği tek evredir.
Bölgesel olarak yayılmış tümör: Tümör bölgesel olarak komşu damarlara ve dokulara yayılmıştır ve cerrahi olarak tümörü temizlemek olanaksızdır, eğer kanser her hangi bir tıkanmaya neden oluyorsa bu tıkanıklığı giderecek şekilde mevcut durumun daha da kötüleşmesini engelleyecek müdahaleler yapılabilir.
Uzak organlara yayılmış tümör: Pankreas kanserinin karın içindeki diğer organlara, akciğerlere, beyine, kemiklere yayılımı sonucu oluşan tipidir. Eğer herhangi bir tıkanıklık yok ise cerrahi müdahale yapılmaz.
Şikayetleri: Pankreas kanseri; kilo kaybı, karın ağrısı, sarılık, iştah kaybı, bulantı-kusma, halsizlik, yorgunluk, ishal, sindirim zorluğu, sırt ağrısı, camcı macunu renginde dışkılama, solgunluk, aniden ortaya çıkan ve aile öyküsü bulunmayan şeker hastalığı, depresyon gibi psikolojik bozukluklarla ortaya çıkabilir. Şişkinlik, hazımsızlık ve iştah kaybı ile birlikte yetersiz gıda alımı sonucunda hasta kilo verir. Sarılık en sık ve en erken ortaya çıkan belirtidir. Başlangıçta gözlerde ortaya çıkar, daha sonra deride sararma olur, bunu idrar renginin koyulaşarak 'çay renkli idrar' yapmaya dönüşmesi takip eder ve nihayet 'camcı macunu' olarak tanımlan dışkının açık renk alması ile sonuçlanır. Sarılığın nedeni, karaciğerde yapılan bilirubin maddesinin- pankreas kanseri tarafından safra yolunun tıkanması sonucunda- onikiparmak bağırsağına olan atılımının engellenmesidir. Ağrı önceleri müphem karın ağrısı olarak tanımlanan, hafif bir rahatsızlık hissi şeklindeyken, ileri dönemde sırta vuran karın ağrısı şeklini alır. Künt tabiatlıdır. Şişkinlik ve hazımsızlık belirtileri ile sıklıkla birliktedir.
Tanı: Pankreas kanserinde erken tanı konması zor olabilir. Çünkü pankreas kanserinin erken evrelerinde herhangi bir belirti ve bulguya rastlanmaz. Pankreas kanseri belirtilerinin pek çok hastalık belirtisine benzemesi ve pankreasın mide, ince bağırsak, karaciğer gibi organların arkasında bulunması da erken tanı konulamamasında etkilidir. Pankreas kanseri tanısı genellikle çeşitli kan testleri yardımı ile pankreas ve etrafının detaylı görüntülenmesi ile konur. Kanser hücrelerinin pankreas içinde ve dışında ne kadar yayıldığını belirlemek amacıyla yapılan bu testler sayesinde evreleme (kanserin yayılma durumu) gerçekleştirilir. Pankreas kanserinde doğru bir tedavi planı için erken teşhisle beraber kanserin evresi çok önemlidir.
1-Pankreas kanserleri için risk faktörleri: Pankreas kanseri için ortalama riski iolan bir kişinin bu hastalığa yakalanma şansı %1’dir. Genellikle, pankreas kanseri nedeni bilinmemektedir. Ancak, aşağıdaki faktörlerin bir kişide pankreas kanserine yakalanma riskini artırabildiği belirtilmektedir.
Yaş: Yaşla birlikte pankreas kanseri oluşma riski de yükselir. Pankreas kanseri olan çoğu kişi 45 yaş ve üzeridir. Aslında, %90’ı 55 yaşın üzerinde ve %70’i de 65 yaş üzeridir. Ancak, yetişkinlerde pankreas kanseri herhangi bir yaşta teşhis edilebilir.
Cinsiyet: Erkeklerde pankreas kanseri Kadınlara oranla daha fazladır.
Irk/etnik: Siyahi insanların pankreas kanserine yakalanma riski Asyalı, beyaz insanlardan daha fazla muhtemeldir.
Sigara içmek: En önemli risk faktörlerinden birisidir. Sigara içenlerde, sigara içmeyenlere göre pankreas kanserine yakalanma riski 2 ila 3 kat daha fazladır.
Obezite ve beslenme: Yağ oranı yüksek gıdaları düzenli yemek, pankreas kanseri için bir risk faktörüdür. Araştırmalar; obez ve hatta kilolu erkeklerde ve kadınlarda pankreas kanserinden ölme riski daha yüksek olduğunu göstermiştir. Kronik, aşırı alkol kullanımı da tekrarlayan pankreatit ve büyük olasılıkla pankreas kanseri riskini artırabilir.
Diyabet: Birçok çalışmada, bir kişide yıllarca süren diabet olmasının, özellikle pankreas kanserine yakalanma riskini artırdığı gösterilmiş.. Buna ek olarak, daha sonra yetişkinlikte aniden gelişen diyabet pankreas kanserinin erken belirtisi olabilir.
Aile öyküsü: Birinci derece akrabaların en az iki üyesinde pankreas kanseri varsa; risk daha yüksektir.
Kronik pankreatit: Pankreasın iltihaplanması ile ortaya çıkan ağrılı bir hastalıktır. Bazı araştırmalar, kronik pankreatit hastalığı olan kişilerde pankreas kanseri riskinin artabileceğini göstermiştir.
Kimyasallar: Böcek ilaçları gibi bazı kimyasallara maruz kalmak da pankreas kanserine yakalanma riskini artırabilir.
Hepatit B enfeksiyonu: Hepatit virüsleri karaciğeri enfekte eden virüslerdir. Bir çalışmada, daha önce hepatit B olan kişilerde pankreas kanseri riskinin iki kat daha yaygın olduğunu göstermiştir.
Siroz: Karaciğer hücreleri zarar gördüğünde ve skar doku ile değiştiğinde siroz gelişir.
Mide cerrahisi: İnce barsak ve ülser kanamalarına yönelik daha önceki mide operasyonları sonrasında pankreas kanseri görülme risk artabileceği belirtilmiştir.
2-Pankreas tanısı için gerekli olan kan testleri ve görüntülemeler
Hastanın sağlığına dair geçmişi ve fiziksel (dış) muayenesi: Hastanın önceden var olan hastalıkları ve yeni ortaya çıkan hastalıkları araştırılır ve sorgulanır.Hastanın kilo kaybı olup olmaması,vücutta ve gözün beyaz kısmında olan sarılığı, yeni ortaya çıkan şeker hastalığı, büyük abdest rengi,idrar rengi, karın ağrısı gibi şikayetlerinin olup olmaması ve bu şikayetlerin gelişimi araştırılır. Hastanın karın muayenesi yapılır ağrısının nerede olduğu , gelişimi öğrenilir.Karında elle muayenede ele gelen kitlesinin olup olmadığı araştırılır.
Kan testleri: Kan testi yapılarak bilirubin gibi Karaciğerden salgılanan bazı maddelerin miktarı ölçülür. Pankreas tümörlerinde olan tıkanıklık nedeni ile seviyesi yükselir ve sarılık oluşur.Tümör belirteçleri olarak adlandırılan, Kan veya dokuda bulunan kanserin varlığının saptanması için doku, idrar veya kan örneği alınarak tespit edilen bazı göstergeler mevcuttur.. Bu ölçümler sırasında CA 19. 9 ve CEA ismindeki iki tümör belirteci pankreas kanseri için yardımcı bilgiler verebilir. Bu testler tanı koymaktan ziyade pankreas kanseri tanısı konmuş hastaların takibinde yol göstericidir.
Görüntüleme yöntemleri: Karın ultrasonografisi: Genellikle ilk yapılan tetkikdir. Karın ultrasonu ile karın içine yüksek enerji ses dalgaları gönderilir. Bu ses dalgaları dokulara çarpar ve eko yapar. Böylece karın içinin ve organların görüntülenmesi sağlanır.
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI): MRI, tüm kanserlerde olduğu gibi pankreas kanseri için de önemli görüntüleme yöntemlerinden biridir. Özellikle pankreasın ve tümörün çevredeki dokular ile olan ilişkisini, lenf nodlarını , safra yollarını ve karaciğer iç yapısını değerlendirmek için kullanılır ve oldukça etkilidir.
Bilgisayarlı Tomografi (BT): Kanser tanısında en yol gösterici görüntüleme yöntemlerinden biridir. Bilgisayarlı tomografi ya da bilgisayarlı aksial tomografi de denilen BT uygulamasında görüntülerin daha net olması için hastaya damar ya da ağızdan kontrast madde verilebilir.Tümörün büyüklüğü, yerleşim yeri, pankreasın yapısı ve diğer komşu organlarla olan ilişkisini, lenf nodlarını ve karın içi diğer organları gösteren oldukça faydalı bir görüntüleme yöntemidir.
Pozitron Emisyon Tomografisi (PET Taraması): PET taraması daha çok kütü huylu kanserleri tespit etmek ve yayılım gösterdi ise nerelere yayıldığını tespit etmek için kullanılır. Hastaya az miktarda radyonüklid madde ile işaretli glikoz enjekte edilir ve glikozun biriktiği yerler tespit edilir. Kanserli hücreler daha çok glikoz topladığından daha koyu renkte görünür ve kanser ile birlikte yayılım gösterdiği alanlar belirlenir.
Endoskopik Retrograd Kolanjiopankreatikografi (ERCP): Bu yöntem ile on iki parmak bağırsağından endoskopiye benzer bir yöntemle girilerek pankreatik kanal ,ana safra yolu ve safra kanalları görüntülenebilir. Küçük tüp şeklindeki kateter, endoskop içerisinden pankreatik kanallara sokulur ve kontrast madde enjekte edilerek safra kanallarının detaylı görüntüsü alınır. Gerekli olursa aynı yöntemle biopsi yapılabilir. Ancak pankreas kanserleri için her zaman biopsi alınması gerekmez ve görüntüleme yada kan tetkikleri yardımı ile tanısı konur.
Tedavi: Pankreas kanseri için mevcut tedavi seçenekleri; ameliyat, radyoterapi, kemoterapi ve hedefe yönelik tedavi içerir. Semptom ve yan etkilerin tedavisi, kanser bakımının önemli bir bölümünü içerebilir.
Tedavi seçenekleri ve öneriler; kanserin türü ve evresi, olası yan etkiler, hastanın tercihleri ve genel sağlığı gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Pankreas kanseri erken evrede teşhis edildiğinde, tedavinin başarılı olma şansı daha yüksektir. Ancak, ileri evre pankreas kanseri hastalarının hastalığın kontrolüne yardımcı olabilecek ve uzun yaşamalarını sağlayacak tedaviler mevcuttur.
a) Ameliyat
Pankreas kanseri ameliyatı, tümörün yeri ve boyutuna bağlı olarak, pankreasın bir kısmının veya tamamının, oniki parmak bağırsağının, safra yolunun bir kısmının ve varsa lenf nodlarının çıkarılmasını içerir.
Pankreas kanseri hastalarının yaklaşık %20’sinde kanser yayılmadan tanı konur ve ameliyat mümkün olur. Eğer ameliyat mümkün değilse, doktorunuz diğer tedavi seçeneklerini değerlendirir.
Pankreas kanserinin cerrahi tedavisi, radyoterapi ve kemoterapi tedavileri ile birleştirilebilir. Genellikle, radyoterapi ve kemoterapi ameliyattan sonra verilir, adjuvan tedavi olarak adlandırılır. Ancak, bu tedaviler bazen bir tümörü küçültmek için ameliyat öncesi kullanılabilir. Buna neoadjuvan tedavi denir.Cerrahi amaca bağlı olarak, aşağıdaki farklı ameliyat tipleri gerçekleştirilir:
Aşağıda açıklanan ameliyatlarda, lenf düğümleri operasyonun bir parçası olarak çıkarılır.
Kanser sadece pankreas başında yer alıyorsa; Whipple ameliyatı olarak adlandırılan pankreas başı ve ince bağırsak, safra kanalı ve midenin bir kısmının çıkarılması ve daha sonra sindirim sistemi ve safra sisteminin yeniden düzenlenmesini içeren kapsamlı bir ameliyattır.
Kanser pankreas kuyruğunda yer alıyorsa; Gerçekleştirilecek ameliyat distal pankreatektomi olarak adlandırılan operasyon olmalıdır. Bu ameliyatta, cerrah pankreas kuyruğu ve pankreasın yanı sıra gereğinde dalak çıkarılabilir.
Eğer kanser pankreasın her tarafına yayılmışsa ya da pankreasın birçok alanında yer almaktaysa, total pankreatektomi gerekebilir. Total pankreatektomi ; tüm pankreas, ince bağırsağın bir kısmı, midenin bir kısmı, koledok olarak adlandırılan safra yolunun , safra kesesi ve dalağın çıkarılmasını içerir.
b) Radyoterapi: Çoğu zaman, kemoterapi ile radyasyon tedavisi aynı anda verilir. Çünkü radyosensitizasyon olarak adlandırılan radyasyon tedavisinin, etkisini arttırır. Kemoterapi ve radyoterapi birleştirilerek, bazen tümörün yeterince küçülmesine ve ameliyatla çıkarılmasına yardımcı olabilir.
c) Kemoterapi: Kanser hücrelerini yok etmek, genellikle kanser hücrelerinin büyüme ve bölünme yeteneklerini durdurmak için ilaç kullanılmasıdır.
d) Hedefe Yönelik Tedavi: Hedefe yönelik tedavi; kanserin belirli genleri, proteinler ya da kanserin büyüme ve hayatta kalmasına katkıda bulunan doku ortamını hedefleyen bir tedavi yöntemidir.
Tedaviden Sonra
Pankreas kanserlerinin ilk teşhis edildiklerinde ancak %15-20 si ameliyat edilebilir evrede yakalanmaktadır. Pankreas kanseri olan kişilerin 1 yıllık sağ kalım oranı %29’dur. 5 yıllık hayatta kalma oranı %7’ civarındadır. Ancak, hayatta kalma oranları, hastalığın yakalandığı evresi yayılım durumu, hastanın genel durumu, dahil olmak üzere birçok etkene bağlıdır.
Pankreas kanserini genellikle teşhis etmek zordur. Bunun nedeni, erken evre pankreas kanseri olan çoğu kişide belirti olmaması ve tarama testlerinin spesifik olmamasıdır.
Kanser erken bir evrede tespit edilirse ve tümörün cerrahi olarak çıkarılması mümkün olduğunda, 5 yıllık sağ kalım oranı %27’dir. Kanser çevre dokulara veya organlara ve/veya bölgesel lenf düğümlerine yayılmışsa, 5 yıllık sağ kalım oranı %11’dir. Kanser vücudun başka bir yerinde ortaya çıkarsa, 1 yıllık sağ kalım oranı % 15 ve beş yıllık sağ kalım oranı %2’dir.
Yukarıda yer alan istatistikler, ABD’de her yıl pankreas kanseri tanısı konulan binlerce hastanın verisinden gelmektedir ve tahmini rakamlardır.
Korunma: Korunma için tütünden uzak durulmalı, dengeli beslenme ve düzenli egzersiz yapmalı ve fazla kilolardan kurtulmalı.