Güncelleme Tarihi:
Al Gore, seksapeli olmayan Clinton, George W.Bush ise soğuk savaşı olmayan Reagan. Bu iki portre, seçmen açısından durumun ne kadar vahim olduğunu ortaya koyuyor. Gore yeni bir Clinton dönemi vaat ediyor ama, Clinton'ın cazibesinden yoksun. Bush'un zekası ise Reagan'la kıyaslanabilir nitelikte ama, onun gibi rol kesebileceği bir soğuk savaş ortamından yoksun. Gore'un palavracılığı ile Bush'un cehaleti de cabası.
Al Gore’un karısı Tipper Gore kocasının televizyondaki tartışmalarda kişilik ve görüntüden düşük not almasını şöyle tamir etmeye çalışıyor: ‘‘Al Gore'a aşık olmanız gerekmiyor - ben zaten aşığım. Önemli olan kimi başkan seçeceğiniz.’
BUSH'a şu soru yöneltiliyor: ‘‘Çocukken en sevdiğiniz kitap hangisiydi?’’
Cevap: ‘‘Karnı Acıkan Tırtıl.’’
Tabii gazeteciler derhal araştırıyor ve aç tırtılcığın öyküsünü anlatan kitabın birinci baskıyı yaptığı tarihte Bush'un 20'li yaşlarda olduğu ortaya çıkıyor. Bu durumda iki seçenek var; Bush ya yalan söylüyor, ya da zekası ancak çocuk kitaplarını okuyabilecek düzeyde.
BUSH, FORREST GUMP MI?
Amerikan medyasındaki yazılara bakılırsa ikinci seçenek ağır basıyor. Medyada geniş bir kesim ‘‘Acaba Bush, başkan olabilecek kadar akıllı mı?’’ sorusunu ortaya atıyor ve bu çok edepli başlığın altındaki satırlardan ‘‘aptal, aptal’’ görüşü kendini hissettiriyor. Kimileri Forrest Gump'a benzetiyor.
Sonunda ülkenin en etkin gazetesi The New York Times, Al Gore'u desteklediğini açıklıyor. ‘‘Mr.Bush'un CV'si Oval Ofis için yeterli değildir’’ diye kestirip atıyor. Diğer birçok gazete de bu görüşü paylaşıyor.
Anketlere göre halkın yüzde 90'ı oyunu kime vereceğine karar vermiş durumda. Seçimin kaderini belirleyecek kararsız seçmenin oranı yüzde 3-8 arasında gidip geliyor. Bu tablo zaten hemen her seçimde tekrarlanıyor. Ancak yeni olan birşey var: Halkın yüzde 53'ü adayların kimliğinden hoşnut değil. Yani öteden beri tuttuğu partinin aday seçimini beğenmiyor.
Bugünün kararsızları, sandıktan, beğense de beğenmese de kabullenebileceği bir Clinton veya Reagan çıkmayacağını biliyor. İşte bir kararsız görüşü:
‘‘Bence Gore akıllı adam ama, kendini fazla ciddiye alıyor. Bush da hoş biri ama, bırakın dış politika ile kırmızı düğme arasındaki ilişkiyi, kırmızı düğmeli kutuya koyduğu anahtarının yerini bile hatırlayamaz.’’
GORE'UN STİLİ YOK
Demokratik Parti taraftarları Gore'u stil ve çekicilikten yoksun buluyor. Clinton'un eski danışmanları, geçenlerde Talk dergisinde yayınlanan yazıda Clinton'ın siyaset becerisini anlata anlata bitiremiyorlardı. Başkanın brifing notlarına şöyle bir göz atıp, haberleri dinleyip, kurmaylarıyla görüş alışverişinde bulunduktan sonra sahneye çıktığında, bu bilgilerle tamamen doğaçlama konuşmalar yaparak kitleyi göz yaşlarına boğabildiğini anlatıyorlardı.
Seçim kampanyası süresince Bush'u deneyimsizliğinden vurmaya çalışan Gore kampı son bir haftadır atışlarını şiddetlendirdi. ‘‘Belki bir gün olabilir ama, henüz başkanlık görevine hazır değil’’ fikri işleniyor. Gore'un genelde fazla konuşmayan karısı Tipper Gore da artık müdahalede bulunuyor. Kocasının televizyondaki tartışmalarda kişilik ve görüntüden düşük not almasını şöyle tamir etmeye çalışıyor: ‘‘Al Gore'a aşık olmanız gerekmiyor - ben zaten aşığım. Önemli olan kimi başkan seçeceğiniz. Ve biliyorum ki oyunuzu, deneyime vereceksiniz. Dış politika bilen adayı seçeceksiniz.’’
George W.Bush gerçekten de dış politikada fena açık veriyor. Örneğin şöyle diyor: ‘‘Umarım Avrupa dostlarımız Bosna ve Balkanlar'da barış gücü rolünü üstlenir. Umarım kara birliklerini gönderirler, böylece biz de askerlerimizi çeker, kazanmak için gücümüzü savaşta yoğunlaştırırız.’’ Oysa Kosova'daki barış gücü birliklerinin yüzde 85'i zaten Avrupalı.
Gore, neden palavracı
George W.Bush, her sabah kalkar kalkmaz aynı espriyi yapıyor. Bu espriler Gore'un ‘‘İnterneti ben icat ettim’’ sözlerini hedef alıyor. Gore'un en büyük palavrası bu. Ancak Gore'un aslında şöyle dediği belirtiliyor: ‘‘Amerikan Kongresi'nde görev yaparken, internetin yaratılmasına katkıda bulundum.’’
Al Gore senatör babasının 1960'larda yurttaşlık haklarının bir numaralı savunucusu olduğunu söyledi. Ancak baba Gore, 1964 tarihli Yurttaşlık Hakları Yasası'nın aleyhinde oy kullanmıştı.
Aşk Hikayesi (Love Story) kitabının Tipper Gore ile kendisinin öyküsünden ilham aldığını söyledi. Kitabın yazarı Erich Segal derhal bir basın toplantısı düzenleyerek yalanladı. Gore en azından, sonunda kadın kahramanı ölmeyen bir roman seçebilirdi.
Nashville'de gazetecilik yaparken yazdığı haberler sayesinde birçok suçlunun tutuklandığını söyledi. Sonra özür diledi ve bu sözlerinin doğru olmadığını açıkladı.
Ve bir TV programında Gore'a soruldu: ‘‘Hiç yalan söylediniz mi?’’ Cevap şöyleydi: ‘‘Bildiğim kadarıyla hayır.’’
Bush, neden cahil
Bir hanedanın üçüncü kuşağı olduğu için lüks içinde tembel yetişmiş. Hiçbir zaman fazla okuyup yazmak zorunda kalmadığından kafası iyi çalışmıyor, zihninde kopukluklar var. Kendisine öğretilenleri tekrarlıyor ama, kavramlar arasındaki bağlantıyı anlamıyor.
Okuma yazma bilmiyor olabilir. Bir kağıt uzatıldığı zaman yanındakilere okutuyor. Büyük ihtimalle öğrenme güçlüğü (disleksi) var. Yale ve Harvard'ı da babasının torpiliyle bitirmiş olabilir. Kelimeleri birbirine karıştırıyor. Hostage (rehine) yerine hostile (düşmanca), to resort (gitmek) yerine to retort (sert karşılık vermek), grist (öğütülmüş buğday) yerine gist (özet) diyor. Grameri bile zayıf, çünkü çoğul isimlerle tekil yüklem kullandığı oluyor.
Aydın düşmanlığı yapıyor. Gore için ‘‘Madem interneti o icat etmiş, peki neden bütün adresler W ile başlıyor. Hem de üç tane W’’ esprisini yaparken ABD'nin anti-entelektüel eğilimine hitap ediyor. ‘‘Ben de sizin gibi, herhangi bir şey icat etmesi mümkün olmayan biriyim. Ben de sizin gibi birşey bilmiyorum’’ diyor.
Herkese uygun başkan adayı
ABD'de 7 Kasım'da yapılacak başkanlık seçimlerde Demokratların adayı Al Gore ile Cumhuriyetçilerin adayı George W. Bush çekişecek. Ancak bu iki lider partinin adayları dışında çok sayıda bağımsız aday ve küçük partilerin adayları var. Bunlar içinde Mariuananın yasallaştırılmasını isteyen partilerin adaylarından kendi adlarına parti kurup aday olanlar, önceden aday olup vefat edenler bile var. Kampanyasında çalışmamasına rağmen efsanevi basketbolcu Michael Jordan'da bunlardan birisi.
Oy pusulalarında yer alacak parti adayı sayısı 9, 3 kişiyi de 2'şer parti aday gösteriyor. 3'te bağımsız aday var.
Çoğu tüm eyaletlerden seçime giremeyip bazı eyaletlerden girip de seçimde oy pusulasına başkan adaylarını yazdırabilen partilerin isimleri hayli ilginç. Ortak aday çıkartan partiler Anayasa Partisi ve Bağımsız Amerikan Partisi, Yeşil Parti ve Amerikan Reform Parti, Reform Parti ve Hayat Hakkı Partileri.
MARİHUANA YASALLAŞSIN
Tek başlarına adayları olan partilerse Ot Kökleri Partisi, Doğal Kanun Partisi, Sosyalist Parti, Sosyalist İşçi Partisi, İşçi Dünyası Partisi, Liberalci Parti, Yasak Parti. Oy pusulasında yer alacak bu partilerin ideolojileri de isimleri kadar ilginç. Ot Kökleri Partisi Marihunanın yasallaştırılmasını savunuyor. Liberalci Partiyse seçimlere, silahsızlanmaya, eğitime uyuşturucu yasaklarına karşı, tam özgürlükten yana. Eşcinsel evliliklerini onaylıyor.
KENDİ ADINA PARTİ KURMUŞ
Oy pusulasına girebilenlerin dışında seçmenler tarafından yazılabilecek olan diğer 95 bağımsız aday ve 24 partinin adayları da var. Bu partilerin isimleri adayları pusulaya girebilenlerden daha da garip. İlerici Parti, Sıkıcı Parti,Tanrının Kilisesi Partisi, Gazilerin Endüstriyel Partisi, Birleşik Faşist Parti, Öncelik Partisi, Anti İkiyüzlülük Partisi, Geriye Bakış Partisi, Biz İnsanlar Partisi, İnter Parti, İyimserlik Partisi, Mike'ın Partisi, Bufalo Partisi, Aile Değerleri Partisi.
Her fikre bir parti kurulmuş. Mike Strauss ise bir ideolojik yapılanma oluşturamayınca kendi adına partisini kurmuş. Mike Strauss, kendisinin, Mike'ın Partisinden Massachusetts Eyaletinden başkan adayı.
JORDAN DA ADAY
Bağımsız adaylar arasında Chicago Bulls'un efsanevi basketbolcusu Michael Jordan'da var. Kampanyasını hayranları yürütüyor. www.mj2000.com adresinde Jordan'a oy toplamaya çalışıyorlar. Jordan ise değil kampanya yapmak, aday seçimlerinde Demokratlardan başkan adayı olması için NBA'den arkadaşı Bill Bradley'e destek bile verdi.
Bağımsız adaylardan Fırtına Ayı Williams'da mariuananın yasallaştırıl-masını istiyor. Fırtına Ayı mesleğini ilaç laboratu- arında maymun olduğunu belirterek Neo-Pagan'ların askeriyede dinlerine yapılan baskıları durduracağını söylüyor.
Williams'ın internet sitesinin süresi dolunca propaganda çalışmaları sona ermiş. Adaylar arasında Nazi yanlılarından Indy car otomobil yarışlarını kaldırmayı amaç edinene kadar herşey var.
Bu adayların dışında Federal Secim Komisyonuna başvurup basit formu doldurup, başvurmak dışında hiçbir faaliyet yapmayan adaylarda var.
Seçimlerde başkan adayı göstermeyen partilerin idealleri de diğerlerinden farklı değil. Panseksüel Barış Partisi'nin sloganı 'Seks güzel, seks büyük, yeah seks'. Haşhaş Partisinin de dileği mariuananın yasallaştırılması, haşhaş ekiminin yaygınlaştırılıp serbest bırakılması.
Propaganda yapamayan adaylardan biride Texas'tan başkanlık seçimine katılacak olan Hubert M Durman Sr. 1999 yılında adaylık başvurusunu Federal Seçim Komisyonuna yapan Durman ölmüş. Ancak halen aday.