PadiÅŸahın hemÅŸehrisi olan SöÄŸütlü aÅŸiret askerleri

Güncelleme Tarihi:

Padişahın hemşehrisi olan Söğütlü aşiret askerleri
Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2003 00:00

Her hükümdar, özel muhafızlarını kendi hemÅŸehrilerinden seçmiÅŸ ve bu, tarih boyunca böyle olmuÅŸtu. Saddam Hüseyin'in özel askerlerini memleketi olan Tikrit'ten seçmesi gibi, Ä°kinci Abdülhamid de ceddi Osman Gazi'nin memleketi olan Söğüt'ten getirilmiÅŸ özel bir muhafız birliÄŸi kurmuÅŸtu. Abdülhamid, hayatını Karakeçili AÅŸireti'ne mensup olan bu askerlere emanet etmiÅŸti ve askerlerden ‘‘Benim öz hemÅŸehrilerim’’ diye bahsederdi.Saddam Hüseyin'in nasıl Tikrit'i varsa, Ä°kinci Abdülhamid'in de Söğüt'ü vardı ve Saddam'ın hayatını kendi köylüsü olan Tikritliler'e emanet etmesi gibi, Ä°kinci Abdülhamid de kendisini 'hemÅŸehrilerim' diye hitap ettiÄŸi Söğüt'ten gelen askerlere emanet etmiÅŸti.Ä°kinci Abdülhamid, ÅŸahsi güvenliÄŸine aşırı derecede dikkat eden bir padiÅŸahtı. Amcası Sultan Abdülaziz'in bir darbe ile devrilip şüpheli bir ÅŸekilde can vermesinden hemen sonra aÄŸabeyi BeÅŸinci Murad'ın da tahtından indirilmesi, Abdülhamid'i son derece vesveseli yapmıştı. Herkesten ve herÅŸeyden kuÅŸku duyardı. Bu yüzden sıradan muhafızlara da güvenmemiÅŸ ve güvenliÄŸini kendi kurduÄŸu özel bir bölüğün saÄŸlamasını istemiÅŸti.Yıldız Sarayı'nda üslenmiÅŸ olan bölükteki askerler Söğüt, Bilecik ve EskiÅŸehir havalisine yerleÅŸmiÅŸ eski Türk kabilelerinden olan ve mertlikleri, cesaretleri ve dürüstlükleriyle tanınan 'Karakeçili' aÅŸiretinin mensuplarıydılar. Osmanlı hanedanının baÄŸlı olduÄŸu Kayı boyunun da Karakeçili aÅŸiretinden geldiÄŸine inanılıyordu. Dolayısıyla, padiÅŸah ve muhafızları akraba sayılıyorlar ve Ä°kinci Abdülhamid, Karakeçililer'e son derece güveniyor ve her gece yatak odasının kapısında bile Karakeçili aÅŸiretinden bir muhafız tutuyordu.Sarayda üslenmiÅŸ olan ve tamamı Karakeçili aÅŸireti mensuplarından meydana gelen süvari bölüğünün adı 'Söğüt Alayı' idi. 1899 yılında, alaya 30 yeni muhafız alınması gerekti. Ä°kinci Abdülhamid, asker seçimini yapacak olan sarayın 'baÅŸtüfekçisi' Tahir PaÅŸa'ya verdiÄŸi talimatta, yeni muhafızların taşımaları gereken özellikleri şöyle sıralamıştı:Muhafızlar, Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin babası ErtuÄŸrul Gazi ile Söğüt'e gelmiÅŸ ailelere mensup, yakışıklı ve uzun boylu olmalıydılar. Sakal konusu önemli deÄŸildi, sakallı olanlardan traÅŸ olmaları istenmeyecek ama sakallarını bakımlı tutmalarına dikkat edilecekti. Ata çok iyi binmeleri gereken bu askerler, orduda görev yapanlardan yahut ihtiyat sınıfına ayrılmış olanlardan seçilebilirdi. 1897 Osmanlı-Yunan savaşına katılanlar, özellikle tercih edilecekti. Askerlerin arasında, ileride subaylığa yükselebilecek kabiliyete sahip olanların bulunması da gerekiyordu. Seçilecek bu 30 askerin iyi ahlák taşımaları ve beÅŸ vakit namaz kılmaları ÅŸarttı.Askerler padiÅŸaha sadakatle hizmet edecek, her ne suretle olursa olsun baÅŸkalarının sözlerine kanmayacak ve padiÅŸahın emirlerini son nefeslerine kadar tutacakları konusunda ErtuÄŸrul Gazi'nin Söğüt'teki türbesinde yemin edecekti. Alaya katıldıktan sonra memleketlerine dönmek isteyenler üç senelik hizmetten önce izin alamazlardı. Hizmete devam etmek isteyenlerin rütbeleri yükseltilecek ve jandarma birliklerinde görevlendirileceklerdi.Ä°kinci Abdülhamid'in seneler boyu baÅŸkátipliÄŸini yapmış olan Tahsin PaÅŸa, hükümdarın Söğütlü askerlerden 'Benim öz hemÅŸehrilerim' diye bahsettiÄŸini yazıyor, Söğüt Alayı'nın mensuplarını hatıralarında şöyle anlatıyordu:'Yıldız Sarayı'nda yaÅŸamış olanların her çeÅŸidini, ahláki davranışların her rengini, iyilik ve kötülüklerin her derecesini görmüş bir insan sıfatıyla ÅŸunu söylemeyi kendime vicdan borcu bilirim ki, damarlarında Türk neslinin temiz ve mübarek kanı dolaÅŸan Karakeçili bölüğünden hiçbir fert, hiçbir ÅŸekil ve surette ne ÅŸahsen, ne de birisine aracı olarak fenalık etmemiÅŸ ve fenalığa alet olmamıştır. Bunlar Yıldız Sarayı'na bir kaya gibi girdiler, dönüş zamanı geldiÄŸinde yine bir kaya gibi tertemiz ve lekesiz çıktılar. Allah kendilerinden razı olsun!'.CiÄŸer çorbasıBu çorbanın kuzu ciÄŸeriyle piÅŸirileni daha lezzetli olur ama bulunmadığı takdirde koyun ciÄŸeriyle de yapılabilir. Yeteri kadar ciÄŸer suda haÅŸlanır, sonra ince ince kıyılıp bir kaşık yaÄŸda iyice kavrulur. Üç yumurta sarısı, kokusu gidinceye kadar çırpılarak piÅŸirilir, ciÄŸerle karıştırılır ve sirke, maydanoz ve nane iláve edilir. PiÅŸmesi tamamlandıktan sonra derince bir kaba konur, üzerine biber ve tarçın serpilir. EkÅŸi olması arzu edilirse, limon veya sirke de konabilir (Ali EÅŸref Dede'nin 'Yemek Risalesi'nden).Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!