Güncelleme Tarihi:
28 yaşındaki Vedia ile Vecihe, maden işçisi baba Mustafa ile evkadını anne Melahat Çolak'ın dört çocuğundan ikisi. Soma'da ilkokul çağına kadar hayat doluyken, önce Vecihe kas dengesizliği (Miyopi Mitakondri) hastalığına yakalandı; yürüyemez oldu. İki yıl sonra, Vedia'nın da korktuğu başına geldi, aynı hastalığa yakalandı ve hareketleri yavaşladı. Yürümesi güçleşti, tekerlekli sandalyeye mahkum oldu.
57 yaşındaki baba Mustafa Çolak emekli olunca, 1988'de baba ocağı Danişment Köyü'ne döndü. O zaman 18 yaşında olan ikizler, sosyal yaşamı daha hareketli bir şehirden, nüfusu 400 civarındaki köye yerleşmenin şokunu yaşadı. Ancak bu sıkıntıyı kısa sürede atlattı, karamsarlığa düşmedi. Yaşamın her anından mutluluk payı çıkarmayı başardı. İkizler kısa sürede köyde yaşamının mutluluğunu yakaladı. Şimdi sıra önlerindeki uzun bir yaşamın dolu dolu geçmesini sağlamak, verimli olmaktı.
Vecihe ile Vedia, yaşamlarını disipline etmekle işe başladılar. Sabah erken saatlerde kahvaltı ettikten sonra kitap okuyup televizyonda film seyreden kardeşler, köyün kızlarıyla sık sık buluşmaya başladı. Bu toplantıların havası, Vecihe ile Vedia'nın katılmasıyla değişti. Pop parçaların dinlendiği, dedikodunun yapılmadığı bu buluşmalarda sanat da konuşulmaya başlandı. Köyün taytlı, blucinli kızlarına Danişmentliler kısa sürede alıştı, onların hayata sımsıkı bağlılığından etkilendi.
‘‘Arabesk'i sevmeyiz. İnsanı karamsar yapıyor. Dinlediklerimiz pop ve slow. Müzik faslından sonra sinema geliyor. Uydu anten var. Her yeri izliyoruz. Şiddet içermeyen duygu yüklü filmler favorimiz. Ah bir Titanic'i seyredebilseydik. Fakat köyde sinema yok’’ diyor, Vedia.
VE ORTAK KİTAP
Her gün kitap okuyorlar, ağırlık romanlarda. Sonra yüreklerinden gelen o müthiş sese kulak veriyorlar. Şair ruhlu iki kardeş şiire merak sarıyor. İlk eser Vedia'nın ‘‘Yaşamla Mücadele’’ isimli şiiri... Sonra peşpeşe 68 şiir geliyor. Kas Hastalıkları Derneği'nin yayın organı Umut ve Yaşam Dergisi'ne gönderiyorlar. Dernek üyesi Yazar Dursun Özdemir şiirleri okuyor ve ikizlere yardımcı olunca ilk kitap basılıyor. İkizlerin ortak ürünü şiir kitabının adı, ‘‘Mutluluk Oyunu’’. Ve belki de ilk kez bir köyde imza günü düzenleniyor. Vedia ile Vecihe, hayatlarının en mutlu gününü yaşıyor. Vedia ile Vecihe ‘‘Biz ikiz Polyannalarız. Aslında artık biz mutluluk oyunu oynamıyoruz. Mutluluğu yaşıyoruz’’ diyor. İkizler, kendilerini hayata bağlayan şiire daldıklarında herşeyi unutuyor. Kendi ifadelerine göre ilhamla dolup tepelere
çıkıyor, sanki doğayı seyrediyorlar, kırlarda çiçek topluyorlar. Şair kardeşler, ‘‘Biz şiirlerimizi yazarken yaşıyoruz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu hiç görmedik. Ama oradaki bir kadının yaşamındaki zorlukları kağıda dökerken onları yaşıyoruz’’ diye anlatırken, Vecihe çok hassas bir noktaya parmak basıyor:
‘‘Sağlıklı insanların üzülmelerine, dert edinip acı çekmelerine karşıyız. Televizyonda görüyoruz. Boğaz Köprüsü'ne çıkıp intihar etmeye kalkıyorlar. Ya da 18 yaşındaki bir genç kız zehir içiyor. Bunu sağlıklı insanlar neden yapıyor? Oysa onlar herşeyi yapacak, her zorluğu aşacak kadar güçlü. Sağlıklı insanlar herşeyi erteliyor. Yarına, yarınlara bırakıyor. En büyük zenginlik sağlık. Bizim gibi engelliler kısıtlanıyor. Bir iş bulamıyor, ya da bu işi onlar yapamaz düşüncesi var. Hata yapıyorlar. Asıl özür, insanların beyninde.’’
EVLİLİĞE EVET
Altıncı hislerinin kuvvetli olduğunu anlatan şair ikizler, ‘‘Bir gün şairliğe soyunup kitap çıkaracağımızı, hatta imza günü düzenleyeceğimizi biliyorduk. Kitabımızı imzaladık. Mutluluğumuzu anlatacak kelime bulmak olanaksız. O günü hiç unutmayacağız. Daha başka kitaplar yazmalıyız. Büyük bir sorumluluk aldık. Bunu sırtımızda taşıyacağız’’ diyor.
Danişment Köyü'ne geldiklerinde genç kızların başlarını örttüğünü anlatan Vecihe, ‘‘Bizim de örtmemiz için baskı geldi. Direndik, örtmedik. Sonra biz örnek olduk. Diğer köylü kızlar da baş örtüsünü attı. Belki'de Türkiye'de şiir kitabı yayınlanan ilk ikizler biziz. Köyde kitap imzalayarak belki de bir ilk daha gerçekleştirdik’’ diyor ve ekliyor: ‘‘Zaman zaman üzüntüye düşüyoruz. Sağlıklı insanların yapabildiklerini yapmak istiyoruz. Özgürce, kimsenin yardımı olmadan ayakta durmak, dolaşmak, kimseye yük olmamayı arzuluyoruz. O zaman yüreğimiz burkuluyor. Ancak bizi bu kadar çok seven bir ailemiz, yakınlarımız, komşularımız arkadaşlarımız olduğunu düşününce de o burukluk geçiyor.’’
Vecihe ve Vedia, evlilikle ilgili olarak ortak açıklama yapıyorlar.
‘‘Nasibimiz çıkarsa değerlendiririz. Düşünürüz. Şimdi bir şey söylemek yanlış olur. Türkiye'ye yararlı olmak istiyoruz. Hiç bir siyasi partiyle gönül bağımız yok. Karşı da değiliz. Biz Atatürkçü, laik, demokrat insanlarız.’’
Melahat Çolak, yavrularıyla gurur duyduğunu belirtiyor. İkizlerini sırtında taşıdığını, onların mutluluğu için ne gerekiyorsa yapacağını, baba Mustafa Çolak da şair kızlarıyla övündüğünü söylüyor.
İKİZLERDEN ŞİİRLER
Değneğim
Benim yaşam değneğim
Bazen dayanacak bir duvar
Bazen de acı bir yaşam
Acı gözler üzerimde
Yaşamı arıyorum değneğimle
Kötü bakışlardan arınmak
Yaşamı değneksiz yaşamak
Bana değer verin beni benle sevin
O zaman mutlu olur benim
düşüm gülüşüm
Bana mutluluk değneğimi verin
Yasak
Yasak elmasın sen
Yoktur hakkın hiçbir şeye
Geçmişten gelen engelin
Yasaktır geleceğe
Mutluluk nerede
Mutluluk nerede
İnsanların sıcak gülüşünde
Yoksa ana baba olmakta mı
Taze bir ekmeğin yumuşaklığında
Çiçeklerle bezenmiş bir bahçede
Ya da savaşın sona ermesinde mi
Hastanın iyileşmesinde
Bir bebeğin ilk adımında mı
Anaya babaya
Hayırlı bir çocuk dedirtebilmekte mi
Mutluluk nerede
Bunları yakalamakta
Ya da bunlara ulaşabilmekte mi?
Hercai
Hercaileşmiş şu gönlüm
Sevgiliyle atıyor
Heyecanlı hayatımın içinde
Çiçeğin özüyle pekişiyor
Umudun yolunda giderken
Hayatım saç boyası tırnak cilası
Gazete kuponu
Bir amaç bir özlem
Belki de sorumluluk
Kim bilebilir ki yol uzun yol geniş
Hercaileşmiş şu gönlüm
Çiçekten çiçeğe konarak seviş