Oluşturulma Tarihi: Mayıs 29, 2003 00:00
Türkiye Bankalar BirliÄŸi Yönetim Kurulu BaÅŸkanı ve Ä°ÅŸ Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, artık borç tutarını azaltıp faiz bağımlılığını indirmek gerektiÄŸini belirterek, ''Müneccim tavrı sergilemek istemiyorum ama çok rahatlıkla yüzde 30'lardaki reel faizin enflasyonun yüzde 10-15 üzerinde bir seviyeye çekilmesi baÅŸarılacak diye düşünüyorum'' dedi.Özince, Ä°stanbul Sanayi Odası (Ä°SO) Dergisi'nin yeni sayısında yeralan açıklamalarında, hükümetin finans kesimiyle iliÅŸkilerde gerçekçi teÅŸhisler koyduÄŸunu, gerçekçi çözümler üretebileceÄŸini düşündüğünü belirterek, ''Finans kesiminin hükümetten en büyük, en önemli beklentisi rekabetçiliÄŸe dayanan bir piyasa yapısının kurulmasıdır'' dedi. Rant ekonomisinin sona ermeye baÅŸlayıp baÅŸlamadığına iliÅŸkin bir soru üzerine Özince, ''Bunun baÅŸlaması için sanırım çok daha ciddi acılara, sıkıntılara göğüs germemiz gerekecek. Çünkü bu devletin borçlanma gereksiniminin kökeninde muhakkak ki devletin en büyük iÅŸveren, en büyük yatırımcı olması yatıyor'' dedi. Özince, devletin ekonomideki hakim konumu azaldıkça aşırı borçlanma ihtiyacının ortadan kalkacağını belirterek, bunun için de kamu bütçesinin disipline edilmesi gerektiÄŸine dikkat çekti. Özince, ''Bütçe dengesindeki artılar IMF'nin hedefi deÄŸil Türkiye'de rekabeti isteyen insanların ve Türkiye'nin hedefi olmalıdır'' dedi. Türkiye'nin yavaÅŸ yavaÅŸ krizin en olumsuz etkilerinden sıyrılmaya baÅŸladığının söylenebileceÄŸini ifade eden Özince, şöyle dedi: ''KiÅŸisel kanaatim, bizim içsel krizimizden çok, dışsal faktörler karşısındaki konumumuzun yarattığı problemler önemli. 'Kriz oldu, kriz geçti. Bu krizi de yendik, ÅŸu krizi de yendik' derken aslında biz uluslararası bir ligde arayı ciddi olarak belki de açıyoruz. Yani rekabet gücü kaybediyoruz. Onun için kafamızı kaldırıp, gözümüzü birazda dışarıya dikmemiz lazım. Kendi ekonomimizle ilgili düzeltmeleri yaparken dünyadaki rekabet liginde diÄŸer ülkeler neredeye de bakmayı unutmamamız lazım. Boyuna 'biz ayaÄŸa kalktık, ayaktayız' dememiz hiç yeterli deÄŸil. '' Özince, finans sektörünün penceresinden bakıldığında, öncelikle güven faktörünün etkisiyle iç talepte bir canlanma hissedildiÄŸini kaydetti. ''SERMAYE YAÄžMUR DUASINA ÇIKMAK GÄ°BÄ° GELMÄ°YOR'' Özince, kurlar aÅŸağı giderken TL'nin deÄŸerlenmesi konusunda görüşlerini açıklarken, artan istikrar beklentisinin ve TL'de halen hakim yüksek reel faizin, tasarrufçuyu ciddi ÅŸekilde TL devlet iç borçlanma senetlerine yönlendirdiÄŸini vurguladı. Ersin Özince, ÅŸunları kaydetti: ''Vergi barışı ve benzeri uygulamaların da sanıyorum bir miktar kayıt içi ve kayıt dışı döviz tasarrufları da TL'ye yönlendirmesi söz konusu. Dolayısıyla bu normal bir tezahürdür diye düşünüyorum. Artan güven TL'ye olan talebi deÄŸil ama TL tasarruf araçlarına olan talebi artırıyor. Bu faizlerin gerilemeye baÅŸlamasıyla dengelenecektir diye düşünüyorum.''  Uzun vadeli güven ortamının oluÅŸması yönünde bir geliÅŸme olduÄŸunu dile getiren Özince, burada hükümetin gereken yer ve zamanda ekonomik program ve siyasetle ilgili çok açık ve taahhütkar mesajlar vermesinin etkili olduÄŸunu belirterek, halen mevcut birçok tereddüde raÄŸmen hükümetin ekonomik programın uygulanmasındaki kararlılığını sürekli ve çok net biçimde ifade ettiÄŸini kaydetti.   Özince, yabancı sermaye çekmek için Türkiye'nin uluslararası kuralları koyması gerektiÄŸini vurgularken, ''Sermaye böyle yaÄŸmur duasına çıkmak gibi gelmiyor'' dedi. Bir soru üzerine Özince, ekonomik programları IMF'nin deÄŸil Türkiye'nin ekonomik programları olarak gördüğünü belirterek, ''Bu programlar IMF veyahutta uluslararası diÄŸer finans kuruluÅŸlarının yönlendirmesiyle ortaya çıkmış olsa dahi, bizi bir çok konuda ciddi ÅŸekilde eÄŸitmiÅŸtir. Uluslararası iyi yönetim prensipleri ve bunların parametreleri konusunda toplum olarak epeyce kazanımlarımız oldu'' ifadesini kullandı.     ''FAÄ°Z BAÄžIMLILIÄžINI Ä°NDÄ°RMEMÄ°Z LAZIM'' Özince, reel faizlerin yüksekliÄŸine iliÅŸkin bir soruyu da şöyle yanıtladı: ''Devletin iç borçlanma ihtiyacı, tasarrufların neredeyse tamamına yakınını talep ediyorsa, bunu temin edebilmek ve bu ortamda sürdürebilmek için cazip faiz vermeniz lazım. Buna baÅŸka bir gerekçe aramaya ihtiyaç yok. Ama tasfiye halindeki bankalar nedeniyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nda oluÅŸan borç da önemli bir faktör olarak buna eklenmiÅŸtir    Artık, yaratılacak her türlü kaynakla, borç tutarını azaltıp, faiz bağımlılığını indirmemiz lazım. Fakat, bunun yanı sıra bir faktöre daha iÅŸaret etmek isterim. Faizde tabii bir miktar psikolojik köpük de var. Bunun tamamı arz ve talep dengesinden gelmiyor. Bu enflasyon seviyeleriyle tasarrufçunun daha az faize razı olacağını biliyoruz ve yavaÅŸ yavaÅŸ istikrar arttıkça, kademeli olarak bu faiz oranlarının çok daha az reel faiz ihtiva eder hale geleceÄŸi açık. Müneccim tavrı sergilemek istemiyorum ama çok rahatlıkla yüzde 30'lardaki reel faizin, enflasyonun yüzde 10-15 üzerinde bir seviyeye çekilmesi baÅŸarılacak diye düşünüyorum.''     KAMU BANKALARINA Ä°Åž BANKASI MODELÄ°Â Bankacılık reformuna iliÅŸkin bir soruyu cevaplarken Özince, bankaların reforme edilmesinde hiçbir problem olmadığını belirterek, ÅŸu görüşleri dile getirdi:  ''Hatta bankacılık sektörünün aşırı reforme edildiÄŸini, reformların eÅŸ güdümle diÄŸer alanlarda da hayata geçirilmemesi nedeniyle Türk bankacılık sisteminin, muhasebe standardı olmayan, bir kayıtdışı ekonomi içinde saÄŸlıklı çalışmasının mümkün olmayacağını söyleyebilirim. Bunun için de bankacılık sistemine öyle emirle de sermaye konmayacağını düşünüyorum.'' Ersin Özince, kamu bankalarında reform konusunda düşüncelerini açıklarken de, bankanın öncelikle olabildiÄŸince ÅŸeffaf olması gerektiÄŸini, sektörde ÅŸeffaflığın da en iyi ÅŸekilde Borsa'ya kote anonim ÅŸirket olmakla saÄŸlanabileceÄŸini belirtti. Özince, ''Kamu bankaları için en uygun yöntemin Ä°ÅŸ Bankası modeliyle halka açılmak olduÄŸunu düşünüyorum'' dedi.Â
button