Güncelleme Tarihi:
Nasuh Mahruki, 21 bin kilometre yol yapıp 8 bin metre yüksekliğe tırmandıktan sonra vardığı sonucu açıklıyor.
kendi yoluna gitmeli
kendi dağına tırmanmalı
kendi denizine dalmalı
kendi göğünde uçmalı
kendi gözlerinle görmeli
Motosikletiyle 21 bin kilometre yol katetti, altı tane ülke gezdi. 8201 metrelik Cho Oyu Dağı'na tırmandı. Sih, Jain, Bon, Zerdüşt, Bahai tapınaklarını gezip bu dinlere mensup insanlarla konuştu. Her birinden çok şey öğrendi ama hiç biri onda evrensel olduğu duygusunu uyandırmadı. O evrensel doğruyu bulmak istiyor.
Dünyanın herhangi bir coğrafi bölgesinde doğduğu için, yaşadığı bölgede genel geçer kabul gören, ancak dünyanın başka yerlerindeki insanların haberi bile olmadığı bir sistemi evrensel olarak kabul etmek ona zor geliyor. İnsanın ancak özgür olursa bütün sınırlamalardan kurtulacağına inanıyor.
Özgürlüğün insana sonsuz mutluluğu ve koşulsuz olarak kendini algılamayı sağladığına inanıyor: ‘‘Tanrının yarattıkları, ya da özünden var ettiği doğa-evren apaçık gözümün önündeyken, ben insanın kendisinden başka, insanın inşa ettiği- ürettiği hiç bir şeyi kutsal kabul edemiyorum.’’
Nasuh’la, uzun yıllar birlikte düşledik
Sinem Elif Alphan, uzun yıllardır Nasuh Mahruki'nin yanıbaşında. Grafik okudu ve aynı alanda öğretim üyeliği yapıyor. Onun, uzun zorlu yollara, dağ zirvelerine tutkusu var denilemez. Ama sevgilisi Mahruki ile motosiklet üzerinde bu zorlu yolculuğa çıkmakta tereddüt etmedi. Kitapta Elif’in de yazdığı bölümler var. İçinden alıntılar yapalım:
SEVGİLİSİYLE BERABER
1 Ağustos 1997 günü İstanbul'dan sevgilisi Elif Alphan'la başlayan bu yolculuğun, ilk aşaması 27 Ağustos 1997'de Katmandu'da tamamalandı. 2 Eylül'de ise iki sevgilinin yolları ayrıldı. Elif Alphan İstanbul'a, Nasuh Mahruki ise Tibet'e doğru yola çıktı. Mahruki 28 Eylül Pazar Everest'e/Cho Oyu'nun zirvesine tek başına tırmandı. Yola çıktıktan yaklaşık 4 ay sonra bu zorlu serüven tamamlandı. Mahruki, 27 Kasım'da da tekrar İstanbul'daydı. Bu zorlu maceranın güncesi Mahruki ve Alphan'ın ayrı ayrı yazılarıyla bize, okuyucuya ulaştı.
İSTENİRSE OLUR
Nasuh'u çok uzun zamandır tanıyorum; Ankara'dan üniversite yıllarından. Bu yolculuğu yapmayı hep çok isterdi ve bir gün beraber gerçekleştireceğimizi söylerdi. Uzun uzun konuşup düşledik, kurguladık ve bir gün yola çıktık. İnsan bir şeyi gerçekten isterse, onu gerçekleştirmek çok da zor olmuyor.
BAŞÖRTÜLÜ GÜNLER
Yolculuğumuun ilk durağının İran olması bir şanstı doğrusu. Yollar gayet düzgün ve genişti. Hayatımda ilk defa bu kadar uzun süreyle başörtüsü örttüm... İran ve pakistan'da Müsüman olduğumuz için çok büyük ilgi ve sevgi göndük.. Hindistan bi rüyalar ülkesi gerçekten.. Nepal'de, Katmandu'ya varmadan önce son geceyi geçirdiğimiz Pokhara bir masaldı herhalde...
ARTIK FARKLIYDIM
Öyle şeyler öğretti ki bu yol bana, döndüğümde artık kesinlikle daha farklı bakıyordum her şeye. Daha önce anlamını bilmediğim pek çok şey benim için değer kazandı, ya da üzüldüğüm şeyler o kadar önemini yitirdi ki. bu yolculuğu iyi ki yaptık. Bu gün bile gittiğim yerlerin kokusunu hissediyorum ve o sesler, çölün sesi, ıssızlığın sesi, rüzgárın, dağların, kalabalığın, çanların, ezanların, törenlerin, dilencilerin, satıcıların, tozun, toprağın, yolların, motorun sesi hálá kulaklarımda.
Mahruki'nin hayat notları
Ölüm karşısında
Ölüm, fizik güçleri ve yetenekleri, benim sahip olmayı bile hayal edemiyeceğim seviyede olan iki dostumu (Anatoli Boukreev ve Oktay Önder) yaşamdan çekip almıştı. Bir süre karışık duygular içinde dolandım, zamanla dostlarımın artık olmadığını, çok hoşnut olduğum paylaşımlarımızın hiç bir zaman tekraralanmayacağını kabul edip, acılarını içime gömdüm. ...Sonra aklımdan bu düşünceleri uzaklaştırdım ve yaşamı verildiği gibi kabul etmenin, en doğrusu olduğuna karar verdim... Bence güzel olan şu ki, her şeye rağmen, hálá yaşamı aynı şekilde algılıyorum ve ölmekten korkmadığım gibi yaşamaktan da korkmuyorum. Her şeyi olduğu gibi kabullenişim ise kadercilik değil, yaşamın kendisine duyduğum derin ve sonsuz güvenden kaynaklanıyor.
Negatif enerji
İstanbul'a döndükten sonra, beni son haftalarda korkutan şey hemen başıma geldi. daha gazetelere, dergilere bakarken bile, haberlerin, olayların, insanların ilgiyle ve merakla takip ettikleri, tutkuyla bağlandıkları şeylerin ne kadar saçma, boş gereksiz ve aslında negatif olduğunu gördüm... Bu insanların böyle bir şeye eğilimli olmasından değil, çevrede böyle bir negatif yoğunluk olmasından kaynaklanıyor. Şehir hayatının düzensiz ve kuralsız yapısında kaçınılması mümkün olmayan bir sistem var ve bu sistem insanda ister istemez negatif enerjileri ortaya çıkarıyor.
Nasuh Mahruki kimdir
Namı diğer Kar Leoparı
21 Mayıs 1968'de İstanbul'da doğdu, ilk ve orta öğrenimini Şişli Terakki Lisesi'nde tamamladıktan sonra 1992 yılında Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden mezun oldu. Dağcılıkla 1988 sonlarında, isim babalığını ve üç yıl boyunca başkanlığını yaptığı Bilkent Üniversitesi Doğa Sporları Topluluğu'nda (DOST) tanıştı. Üniversite yıllarında mağaracılık, yamaç paraşütü, aletli dalış ve bisiklet sporlarıyla uğraştı. 1994 yılında Sovyet Asya'nın en yüksek beş dağına tırmanarak, Rusya Dağcılık Federasyonu tarafından verdilen ‘‘Kar Leoparı’’ unvanını alan az sayıda batılı dağcıdan biri oldu. Dünyanın en zorlu ve tehlikeli 7 bin'lik dağlarından biri olan Pobeda dağının 8. solo tırmanışını yaptı. Bunların dışında Kırgızistan, Kafkasya ve İran'da çeşitli tırmanışlar gerçekleştirdi. 1995 yılında Everest dağına tırmanın ilk Türk ve dünyadaki ilk Müslüman dağcı oldu. 1996 yılında, dünyanın yedi kıtasının her birinin ens yüksek dağına tırmanmayı içeren ‘‘Yedi zirveler’’ projesini tamamlayan 44 dağcının en genci oldu. 1998 yılılnda, 8516 metrelik Lhotse dağına yaptığı tırmanışla, Türkiye'nin en yüksek oksijensiz tırmanışını gerçekleştirdi.
Mahruki 1996 yılında kurulan ve Türkiye ve Yunanistan'daki depremlerdeki kurtarma faaliyetleri nedeniyle Nobel'e aday gösterilymesi söz konusu olan AKUT'un kurucu üyesi ve şimdiki başkanı. Mahruki'nin ‘‘Birdağcının Güncesi (1995), ‘‘Everest'te İlk Türk (1995) ve ‘‘Bir Hayalin Peşinde (1996) adlı kitapları yayımlandı.
Japonların yaptığı Vishwa Shanti Strupası. Buddha’nın hayatının çeşitli dönemlerinde yaşadığı Hindistan’ın Rajgir kentinde. Bu Strupa’nın dört tarafında altından yapılma dört değişik Buddha figürü bulunuyor.