Güncelleme Tarihi:
Rebiya Kadeer, 54 yaşında bir kadın. Hayatını Çin'in batısındaki Sinkiang bölgesinin kurtuluşuna adamış. Defalarca hapse girip çıkmış. Şimdi de, Çin'de tutulduğu hapishaneden çıkarılması için Amerikalı'ların çabalarının sonuca ulaşmasını bekliyor...
Dünyada kendine iş olarak yardımseverliği seçen pekçok insan vardır muhakkak. Ama bazıları tavırlarıyla, çektikleri çilelerle ve atıldıkları maceralarla daha çok göz önüne geliyorlar. İşte Rebiya Kadeer de onlardan biri. Çin'de yaşayan 54 yaşındaki Uygurlu Kadeer, 1999 yılının Ağustos ayından beri cezaevinde tutuluyor. Çinli otoriteler ve Amerikan insan hakları örgütleri arasında yoğun bir tartışmaya sebep olan olaylar zinciri, Kadeer'in israrlara rağmen bir türlü serbest bırakılmamasıyla iyice doruğa ulaştı...
Kalp ilaçlarını vermiyorlar
Amerikan House of Representatives'in 24 Temmuz 2000'de çıkardığı kararnameyle serbest bırakılması istenen Rebiya Kadeer, kendisiyle birlikte Çin'de bulunan oğlu ve sekreteriyle birlikte eğer isterse Amerika'ya dönebilecek. Eşi de Amerikalı olan Kadeer'in hapis cezası, Amerikan meclisi tarafından ‘‘politik amaçlı bir düzmece'' olarak nitelendirildi. Bütün bu olayların, hükümetin Kadeer'i kurtarmak için harekete geçmesinin sebebi, Çinli gardiyanların özgürlük savaşçısı kadına kalp ilaçlarını vermeyi reddetmeleri. Kalp hastası olan Kadeer'in hergün düzenli olarak ilaçlarını alması ve doktor kontrolünde olması gerekirken, gardiyanlar hakkında çıkarılan iddia bir anda ortalığı karıştırdı. Hong Kong'un İnsan Hakları ve Demokrasi Merkezi'nin 25 Temmuz tarihli raporuna göre, Kadeer sadece ilaçlarını alamamakla kalmıyor, hapiste bulunduğu bir sene içinde ziyaretçi kabul etme hakkından da yararlanamıyor. Adı açıklanmayan bir kişi de, Kadeer'in hapise girmeden önce nezaret altında tutulduğu süre içinde de, yanlış ifade imzalaması için işkence gördüğünü söylemişti. Yapılan araştırma sonucunda, imzalanmamış bir ifade kopyasının Kadeer'in ailesine gönderildiği ortaya çıktı.
Peki ‘‘özgürlük savaşçısı'' olarak anılan ve çevresinde yardım meleği diye tanımlanan bu kadının suçu neydi? Önce, Çin'in kuzeybatısındaki Sinkiang bölgesinde bulunan Uygurlu'ların arasındaki Müslüman ayrımcılarla işbirliği yaptığı iddia edildi. Zaten Kadeer'in kendisi de Uygur kökenliydi. Ama asıl suçlama sonrasında geldi: Rebiya Kadeer, geçen yılın Mart ayında ‘‘ülke sırlarını yasal olmayan yollardan dış ülkelere aktarmak'' suçuyla sekiz sene hapise mahkum edildi. Sinkiang'da bir Amerikalı delegeyle buluşup, ona bölgedeki politik suçluların durumu hakkında bilgi vermek üzereyken tutuklanan Kadeer için, bu bir ilk değildi. Daha önce de Çin'de hapise mahkum edilen bu kadın, hayatını halkına özgürlük sağlamak amacıyla çile çekerek geçirdi.
İnsan Hakları ve Demokrasi Merkezi'nin sonradan yaptığı bir açıklamaya göre de, Çinli otoriteler Kadeer'in mahkumiyet sonrasındaki temyiz başvurusunu dikkate bile almamışlardı.
11 tane çocuğu var
Sinkiang'daki Uygur Özerk Bölgesi, Çin'deki en kalabalık ve geniş politik ünite konumunda. Dağlık bir alanda, çöller arasında bulunan bölgenin insanları, yaklaşık 16 milyonluk nüfusuyla Çin'deki en kalabalık etnik grup olma özelliğini de taşıyor. Rebiya Kadeer de, 1993'ten 1997'ye kadar Çin Politik Kongresi'nde Uygur insanlarının temsilcisi olarak yer aldı. Kadeer aslında zengin bir işkadını. Kocası Sıdık Rouzim'le birlikte tam 11 tane çocukları var. Rouzim de aynı Kadeer gibi Amerika'ya gitmeden önce Çinli otoriteler tarafından birçok defa arandı ve hakkında tutuklama emri çıkarıldı. Amerika'ya kaçtığında ise, Özgür Asya Radyosu'nda çalışıp, Uygur'lara karşı Çin ayrımcılığını eleştiren söylevler verdi.
Kadeer ve eşinin Sinkiang'ın başkenti olarak bilinen Urumchi'de altı bloklu bir binaları var. Adı da ‘‘Rebiya Binası.'' Sadece kadınlar tarafından işletilen küçük dükkanlar ve marketler bulunan binanın üçüncü katında da, Kadeer tarafından 1996'da kurulan bir yabancı dil okulu var. Arapça ve İngilizce dersleri verilen okul, alt katındaki restoran ve üst katındaki deri mobilya mağazasıyla büyük bir uyum içinde işletiliyor.
Müslümanların ‘‘Rahibe Teresa''sı olarak da tanınan Kadeer, günde beş defa namaz kılıyor ve çevresindeki herkese gücü dahilinde hediyeler veriyor. Kendisi her ne kadar ‘‘Ben süper kadın değilim. Sadece bir ailenin annesiyim'' dese de, Kadeer'in gücü çevresinde son derece yoğun olarak hissediliyor. 1997'de bir Fransız dergisinde yayınlanan röportajında, ‘‘Güç hepimizin içinde vardır. Ben sadece halkıma yardım etmek istiyorum. Yapabildiğim kadarıyla bazı şeyleri değiştirmeye çalışıyorum. Bu Çin'in ekonomik açılımına kendi çapımda bir katkım'' diyen Kadeer, şimdilerde gücü ve bitmeyen azmiyle kadınlara örnek olarak gösteriliyor...