Güncelleme Tarihi:
KKTC ile Türkiye arasındaki gerilimde, herşey bir pankartla başladı;
Ancak Türkiye aleyhtarı değil, Cemil Çiçek aleyhtarı bir pankartla...
KKTC ile Türkiye arasında son iki aydır esen soğuk rüzgarların ardında meğerse, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek aleyhine, 10-15 kişinin açtığı bir pankart varmış.
KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’le öğle yemeğindeki sohbet konusunun ana gündemi bu gerilimdi. Ve Özgürgün anlattı;
“Kıbrıs’tan sorumlu bakan Sayın Çiçek Kıbrıs’a bir ziyaretinde, 10-15 kişi bir pankart açtı. Kendisinin bu pankarttan dolayı bir tepkisi oluştu. Bu tepki belli ki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da yansıtılmış. Hatta Bakanlar Kurulu’nda bir sunum olmuş. Sayın Çiçek bu tepkisini orada da dile getirmiş. 15-20 kişinin aniden açtığı bir pankarta Sayın Çiçek’in tepkisi çok büyük oldu. Tansiyon yükseldi. Ondan sonra da Sayın Başbakan Erdoğan o sert tepkiyi gösterdi...”
Özgürgün’ün bahsetti Çiçek’in olaylı ziyareti Kasım 2010’da gerçekleşmişti. Cemil Çiçek’in KKTC’ye gelişinde bir grup kıbrıslı sendikacı kendisini, “Cemil paketinle evine dön”, “Maaşınız ne kadar Cemil Bey” ve “ülkemiz satılık değil” pankartlarıyla karşılamışlardı.
“BÜYÜKELÇİ’NİN DEĞİŞMESİNE ŞAŞIRDIM”
Türkiye ile KKTC arasında başlayan ve büyüyen pankart gerilimi sürecinde, bir de somut gelişme yaşandı; Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Kaya Türkmen görevden alındı, yerine KKTC’ye Türkiye’nin yardımlarını koordine etmekten sorumlu Yardım Heyeti Başkanı Halil İbrahim Akça, Büyükelçi olarak atandı.
Bu ani değişikliğe tepkisini KKTC Dışişleri Bakanı Özgürgün, “doğrusu şaşırdım” sözleriyle ifade etti. “Bir Büyükelçi atandığında en az 4 yıl görev yapıyordu. Oysa Kaya Türkmen atanalı sanıyorum daha 6 ay olmuştu” diyen Özgürgün, yine de Büyükelçi atamasının “Türkiye devletinin kararı olduğunu” vurguladı.
"PANKART AÇILDIKTAN SONRA MÜDAHALE İMKANSIZ"
Kıbrıs’ta ifade özgürlüğünün Anayasal güvence altında, karşılıklı hoşgörünün hakim olduğu bir ortam bulunduğuna dikkat çeken Özgürgün şöyle konuştu;
“Diyelim ki pankart açtılar. 15 bin kişilik mitingde 150 kişi pankart açtı. Diğerlerinin hepsi o pankartı açanları ayıplar. Ama eğer polis müdahale ederse, o pankartın açılmasından rahatsız olanlar bile polise karşı dururlar. Polisi ayıplarlar. Buradan bakınca bunu anlamak zor gelebilir. Çünkü Kıbrıs’ta bu konuda belli bir kültür var.”
Pankart açıldıktan sonra polisin müdahale gibi bir yetkisi bulunmadığını, ancak daha pankart açılmadan toplatılmasının sözkonusu olabileceğine dikkat çeken Özgürgün, “nitekim son mitingde daha pankartlar açılmadan polis tarafından toplandı” diye konuştu.
Türkiye ile gerginliğin ardından 2 Mart’ta gerçekleşen son mitingde tüm dünyanın gözünün Kıbrıs’ta olduğuna da dikkat çeken KKTC Dışişleri Bakanı, “Avrupa’nın tamamı bu mitingi izledi. İngilizi, Avrupalısı, Rusu ordaydı. Hatta İsrail’den bile izlemeye gelenler olmuş” diye konuştu.
“RUMLAR GERGİNLİĞİ KULLANDI”
Türkiye ile KKTC arasındaki gerginliğin Rumlar tarafından kullanıldığını da vurgulayan Özgürgün, “Rum Kesimi’nden hemen açıklamalar geldi. ‘Kıbrıslı Türk kardeşlerimizi Türkiye’nin işgalinden kurtaralım’ diye demeçler verdiler... Gerginlik, Rumlar’ın ekmeğine yağ-bal oldu” diye konuştu.
Rumlarla KKTC arasındaki müzakerelere de değinen KKTC Dışişleri Bakanı Özgürgün, BM Genel Sekrereti’nin bile bugün yayınlanan son raporunda “ucu açık müzakere olmaz” dediğine dikkat çekti. Ucu açık müzakerelerin sadece Rumlar’ın işine yaradığını da söyleyen Özgürgün, “Kuzey Kıbrıs’ın bir devlet olduğnun ortaya çıkmasını istiyoruz. Böylece hem Türkiye’nin önündeki engeller kalkacak, hem de Kıbrıs Türkleri 1950’lerden beri sürdürdükleri mücadele sonucunda hak ettikleri konuma ulaşacaklar” diye konuştu.