Güncelleme Tarihi:
'Balyoz Planı' iddialarına ilişkin 250'si tutuklu 365 sanıklı davanın 104. duruşması başladı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin yanında bulunan büyük salonda yapılan duruşmaya 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, MHP İstanbul milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan'ın da aralarında bulunduğu 194 tutuklu sanık katıldı.
Emekli Orgeneral Ergin Saygun'un da aralarında bulunduğu 56 tutuklu sanık ise çeşitli gerekçelerle duruşmaya katılmadı. 2 tutuksuz sanığın hazır olduğu davaya ikinci Ergenekon davası kapsamında tutuklu yargılanan bu davanın tutuksuz sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ise katılmadı. Bu arada CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın da duruşmayı izlemek için salondaki yerini aldığı görüldü.
AVUKATLAR YİNE DURUŞMAYA KATILMADI
Dosyada bulunan delillerin değerlendirilmeden, bazı tanıklar dinlenmeden Cumhuriyet Savcıları Savaş Kırbaş ve Hüseyin Kaplan'ın 920 sayfalık mütalaayı mahkemeye sunmasını protesto eden sanık avukatları duruşmaya bugün de katılmadı.
ÖRNEK SAVUNMADA
Uzun süredir rahatsız olduğu gerekçesiyle duruşmaya gelmeyen tutuklu sanık eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek'e Mahkeme Başkanı Ömer Diken, geçmiş olsun dileklerini iletti. Diken ardından Örnek'e esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasını yapıp yapmayacağını sordu. 155 sayfalık ve ekleri 17 klasörden oluşan esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasını mahkemeye yazılı olarak sunduğunu hatırlatan Örnek, "Bunun 45 sayfasını ayırdım. Başlıklar halinde sunumlarımı yapacağım. Kısıtlı olan zamanımı iyi kullanarak iddianame, mütalaa, yargı süreci ve eldeki delillere ilişkin açıklamalarda bulunacağım" dedi. Örnek savunmasını barkovizyondan yaptığı sunumla yapmaya başladı.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada esas hakkındaki savunmasını yapan Örnek, mahkemeye sunduğu 18 klasörün 17'sinin delil mahiyetinde belgeler olduğunu ifade ederek, klasörlerde 305 farklı konu olduğunu belirtti.
Örnek, “Bu konuların yüzde 80'den fazlası sahtekarlıkla ilgilidir. 305 konu içerisinde 1309 adet söylediklerimi kanıtlayacak belgeler bulunmaktadır. Bu belgelerin 300'e yakın kısmı o konuyla ilgili inceleme ve değerlendirme, 1009 tanesi de söylediklerimin dayandığı belgelerdir. 305 konunun 32 adedi bilirkişi raporlarıdır. Onların bir kısmında da değerlendirmelerim mevcuttur. Belge 391 ise sahtekarlık ve çelişkilerin toplandığı, bize göre usul hataları ve hukuka aykırılıkların yer aldığı bir inceleme raporu olup içerisinde 1927 adet bu şekilde bulgu vardır” diye konuştu.
Savunmasında savcılığın esas hakkındaki mütalaasından alıntılar yapan Örnek, duruşma savcılarının iddialarını ispatlamakla ilgilerinin olmadığını, suçladıkları sanıklardan masumiyetlerini ispatlamalarını beklediklerini kaydetti.
Örnek, Kasım 2002-Ağustos 2003 döneminde TSK içerisinde hiyerarşi dışı bir darbeye teşebbüs hareketi olmadığını ifade ederek, iddia makamı tarafından bu amaca yönelik olduğu kabul edilen sayısal dosyaların sahte olduğunu savundu.
Özden Örnek, “Bütün 'Balyoz' olayı bir komplo olup darbe ile beslenen, darbe olmasa bile yaratan, hatta ortalığı boş bulursa kendisi sivil darbe yapan bir siyasi partinin ve onun yöneticilerinin siyasi getiri sağlamak için düzenledikleri veya düzenlenmesine göz yumdukları bir kurgudur” iddiasında bulundu.
İddia makamına göre sadece sanıkların bilmediği konular için bilirkişiye gereksinim olduğunu belirten Örnek, dosyada 30 bilirkişi raporu ve uzman görüşü bulunduğunu anlattı.
“LEHTE RAPORDA KAPLUMBAĞA KURYE”
Örnek, Gölcük belgeleriyle ilgili bilirkişi raporunun mahkemeye gelişinin bir trajikomedi olduğunu ifade ederek, 14 Ocak 2011'de tamamlanan raporun mahkemeye 24 Mart 2011'de ulaştığını söyledi.
Raporun CMK 250. maddeyle ilgili yetkili savcılık tarafından, tutuklamaların yaşandığı 11 Şubat 2011 tarihine kadar mahkemeye gönderilmediğini dile getiren Örnek, “Soruşturma savcıları kendi lehlerine gördükleri Ahmet Erdoğan'ın raporunu bir veya iki gün içinde 1. Ordu Komutanlığı'ndan aldırmışlardır. Ama iş sanıkların lehine olan bir raporu aldırtmaya gelince kaplumbağa kurye olarak seçilmiştir. Eğer rapor 11 Şubat 2011 öncesi gelseydi tasarlanan tutuklama gerçekleşemezdi” diye konuştu.
Bilirkişi raporlarına ayrıntılı bir şekilde değinen Örnek, TÜBİTAK çalışanlarının bilirkişi olmasının CMK'ya aykırı olduğunu, TÜBİTAK bilirkişilerinin yasal olmayan şekilde seçildiğini anlattı.
Mütalaadaki “Belgelerin tamamı 2003 yılı ve öncesine ait” sözüyle ilgili bilirkişi raporlarında bir tespit olmadığını ifade eden Örnek, “İddia makamının bahse konu olan iddiası kanıtsız ve dayanaksızdır. Bilirkişi raporları kasten çarpıtılmıştır. Çarpıtmayı kim yapmıştır? Bu ifade, Yurt Atayün (eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü) tarafından kullanılmıştır. Tamamen asılsız ve uydurma bir ifadedir. Ama bizim muhatabımız iddianamenin altında imzası olanlardır. Kendini özel yetkili savcı sanan polisler değil” dedi.
TÜBİTAK RAPORLARI
Örnek, dosyadaki iki TÜBİTAK raporuna değinerek, TÜBİTAK ile ilgili de şu eleştirilerde bulundu:
“Bu kurumun içine siyaset bulaşmıştır. Kendi dergilerinin kapağına evrim teorisi mizansenini koyamamışlardır. Evrim teorisine inanmıyorlarsa bilimsel bir kurum değildir, inanıyorlarsa konmaması için siyasi baskı vardır. TÜBİTAK'ın bilimsel kalitesi ise alanına göre tartışılır. Bir kurumun bilimsel kalitesini söyleyebilmek için onunla iş yapmak gerekir. Bu kuruluşa 30'u aşkın proje verdim ve bir kısmının sonuçlarını aldım. Acaba iddia makamı kaç adet proje verdi? Eğer cevap hiç ise söylenti üzerine iddia inşa edilir mi? Size bildik bir lisandan söyleyeyim, kasaptan iyi fırıncı olmaz.”
TÜBİTAK raporlarında açık bir şekilde eksiklik ve yanlışlıkların, hatta aldatmacaların olduğunu ileri süren Örnek, TÜBİTAK raporlarına itiraz ederek, mahkemeden bunların kabul edilmemesini istedi.
Duruşmaya öğle arası verildi.