Güncelleme Tarihi:
HOROZ GİTTİ KUZU GELDİ / FOTO GALERİ
YÖK Başkanı Özcan, Hilton Otel'deki YÖK-Fullbright İşbirliği Programı Değerlendirme Toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, “Başbakan Erdoğan ile bugün görüşmeniz olacak, içerik nedir?” sorusu üzerine Özcan, “Bugünkü toplantının konusu, Adana'da açmayı planladığımız ikinci devlet üniversitesi. Onun yapısı ile ilgili bilgi sunacağım” dedi.
Toplantının başka bir gündeminin de olmadığını belirten Özcan, “Kısa süren bir toplantı olur zannediyorum. YÖK ile ilgili bir-iki husus da arz edebilirim. Her zaman yapıyorum. 1.5 ayda bir görüyorum Sayın Başbakanımızı ve Sayın Cumhurbaşkanımızı. Her ikisine de YÖK'te neler olup bittiğini arz ediyorum” dedi.
“Meclis'te tartışıldı, üniversitelerin ilçelerde kurulmasına yönelik bir düzenleme olacak mı?” sorusuna Özcan, şu karşılığı verdi:
“Hayır, biz öyle düşünmüyoruz. Biz 100 binin altında olan yerlerde bırakın üniversiteyi fakülte bile açmıyoruz. Siyaseten Meclisimiz öyle kararlar alırsa biz kararlarına uyarız. Biz karşı olduğumuzu her zaman söylüyoruz. Çünkü eğitim sadece bina, öğretim üyesi değil, entelektüel bir ortamın da hazırlanması lazım öğrenciler için. Onun için küçük yerlerde fakülte, üniversite gibi yapılar kurmak çok doğru olmayan şeyler gibi geliyor bize. Onun için biz ilçelerde üniversite kurulmasına karşı oluruz.”
Sadece nüfusa bakılarak, diğer hususlara bakmadan karar vermenin sakıncalı olabileceğini ifade eden Özcan, siyaseten öyle bir karar olursa uyacaklarını, ancak kendilerine sormaları halinde karşı olduklarını da söyleyeceklerini yineledi.
"HARÇLAR O KADAR YÜKSEK DEĞİL”
Özcan, “Milli Eğitim Bakanlığı, açık ilköğretim ve açık ortaöğretim harçlarını düşürdü. Bu, açıköğretim fakülteleri için de gündeme gelebilir mi?” sorusu üzerine, “Çok zannetmiyorum. Zaten harçlarımız o kadar yüksek değil. Biz devlete olan maliyetin çok altında bir parayı öğrencilerimizden alıyoruz. Çin gibi bir ülkede bile öğrencilere, yüzde 25-30 oranında maliyete katkıda bulunuyor. Bizim de artık yavaş yavaş o türden bir sisteme geçmemiz lazım, hatta artırmamız lazım. Küçük de olsa belli oranlarda artırarak öğrenci katkısını daha yükseltmemiz lazım ki kaliteli bir öğretim sunalım öğrencilerimize” diye konuştu.
“Böyle bir çalışma var mı?” sorusunu “Yok” diyerek yanıtlayan Özcan, bunun zamanın gelmediğini, okullar açılmadan önce Bakanlar Kurulu kararı ile olduğunu ve henüz bu konuda bir düşünceleri olmadığını vurguladı.
“Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Çeker'in hakkında rektörlükçe başlatılacak soruşturma hakkında bir gelişme var mı?” sorusu üzerine Özcan, “Henüz bitmedi. Biz de bekliyoruz, bize daha bir şey gelmedi” dedi.
Özcan, “Tam gün yasası'nın ardından ilgili üniversite hocalarının kayıpları ile ilgili çalışmanız vardı. Sonca varıldı mı?” sorusu üzerine, bu konunun henüz tamamlanmadığını, 3 Mart'taki Genel Kurul'da tekrar gündeme geleceğini söyledi.
“ÇİN HOROZU” GİTTİ “ROMANOV KUZU” GELDİ
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, kurumun bahçesinde oluşturulan ve çeşitli türlerde hayvanların bulunduğu “mini hayvanat bahçesi”ne bir de Romanov cinsi koyun ve kuzu ekledi.
Erzurum Atatürk Üniversitesi, Rusya'dan getirilen ve “zamansız doğum yapan” koyun ile 3 günlük kuzusunu Özcan'a hediye etti. YÖK'ün bahçesinde oluşturulan hayvanat bahçesine dün getirilen koyun ve kuzuyu görmek için YÖK'teki çalışmalarına ara veren Özcan, henüz ayakta durmakta zorlanan kuzuyu severek biberonla besledi.
Özcan, koyunun “bir batında en az 4 kuzu doğuran” bir cins olduğunu ve Atatürk Üniversitesi'nin Rusya'dan getirttiğini kaydetti. Koyunun yeni doğum yaptığını ve doğurduğu 4 kuzudan 3'ünün öldüğünü, kalanın ise YÖK'e hediye edildiğini anlatan Özcan, şunları söyledi:
“Biz aslında bir batında 2'den fazla doğuran hayvan arıyorduk. Atatürk Üniversitesinde varmış, bize hediye ettiler. Türkiye'de hayvan varlığının artması için çalışmalar yapılıyor. Bunlar aynen 'tüp bebek' tekniğiyle doğuyorlar. Bu koyun da 4 tane doğurmuş ama 3'ü ölmüş. Şimdi burada Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesinden bir arkadaş onunla ilgileniyor. Ben hem hayvanları çok seviyorum hem de memleketin ekonomisine katkıda bulunmak istiyorum.”
Çok öttüğü için çevrede oturanların şikayetine neden olan Çin horozunu bir öğrenciye hediye ettiğini anımsatan Özcan, “Horozun akıbetini takip ediyoruz tabii. Çocuk söz verdi bize, kesmeyeceğine dair. Zaten bu nedenle ona verdik, kesse vermeyecektik” diye konuştu. Çevredekilerin hayvanların gürültüsünden rahatsız olduğunun hatırlatılması üzerine Özcan, “Artık yapmıyorlar. Horoz gitti, gayet sessizler. Aslında çok fazla gürültüleri yok ama horoz bazen zamansız ötüyordu. Biyolojik saati bozulmuştu” diye espri yaptı.
Özcan, “Özelliği olan hayvanları YÖK'ün bahçesinde beslemek istediğini” dile getirdi.
"KOYUN TOHUMLAMA MERKEZİ KURULMASINI DESTEKLİYOR”
YÖK Başkanı ile birlikte kuzuyu görmeye gelen Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arda Sancak, Rus orijinli bir hayvan olan Romanov koyunlarının çoklu doğum yapmalarıyla tanındıklarını söyledi. Bu koyunların bir defada 5-6 yavru doğurabildiklerini söyleyen Sancak, “Bu koyunun da 4 yavrusu olmuştu fakat 3'ü öldü. Bunun nedeni de doğum mevsimi dışında doğmaları ve doğum beklenmediği için bakıcıların yanında olmaması. Normalde koyunculukta doğum zamanı belirlenir” diye konuştu.
Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Daşkın'ın koyun veriminin artırılmasına yönelik bir proje hazırladığını ve projenin DPT'ye sunulduğunu anlatan Sancak, şöyle konuştu:
“Sayın YÖK Başkanımızın da bu projeye büyük bir ilgisi var. Yeni Zelanda dünya et ihtiyacının yüzde 44'ünü karşılıyor, 4 milyonluk bir ülke. Neden bizim ülkemizde bu yapılamıyor. Bizim bu kadar meralarımız, alanlarımız var. Bu da koyun ıslahının yapılmamasından kaynaklanıyor. DPT'deki, Sayın YÖK Başkanımızın da desteklediği Ali Daşkın hocamızın projesi Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi'nde bir koyun tohumlama merkezinin kurulması. Yani en iyi koyun ırklarının tohumlarının bulunması, yetiştiricilere bunların verilerek onların elinde en iyi ırkların gelişmesinin sağlanmasını ve yetiştiricilerin bu ırklar üzerinden hayvanlarını çoğaltmalarını amaçlıyor.
Hayvancılıkla ilgilenen bütün ülkelerde koyunlar için hem özel hem de devlete ait suni tohumlama merkezileri var fakat Türkiye'de koyunculukla ilgili bir tane bile suni tohumlama merkezi yok. Bu da arz-talepten kaynaklanıyor. Yetiştiricinin bilinçlendirilmesi gerekiyor. Koyunculuk yapan insanlara daha maksimum verim alabilecekleri ırkların tanıtılması ve o ırkların onların elinde gelişmesi gerekiyor.”