Güncelleme Tarihi:
Ya da baş kahramanı?Hadi onu da bırakın telaffuz ettiniz mi bu veya buna benzer bir cümleyi!Sizi bilemem ama ben …Ne kadar uzağında olursanız olun;Yakan,kavuran sıcak bir gezegenin tam ortasındayım…DİYARBAKIR’dayım…Yani o cümlenin baş kahramanıyım.Tılsımını,tarihini,gizemini yudumlamaya doyamadığım,Karanlığında,görünmezliğinde kaybolduğum DİYARBAKIR’daBaşka şehirlerde yaşarken‘’hadi canım sende’’diye geçiştirdiğim,’’yoktur’’diye avunup durduğum aslında var olan can yakıcı gerçeklerin şehrinde…‘’Sokaklar yıkanırdı ben küçükken(gerçi hala yıkanıyor ama o zaman ki gibi temiz olmuyor her nedense),toprak kokardı her yer(o zaman ki gibi kokmuyor işte), hani bir elimizde Türk Bayrağı,diğerinde başka bir el…Günlerden 23 Nisan,29 Ekim,30 Ağustos…Sokaklardayım işte!Sevinç dolu içim…Bayrağımı sallayarak geçiyorum şeker aldığım bakkalın önünden.Herkes bana bakıyor sanki…Neyse eve dönme vakti artık! İşte salonumuzun camına astığımız bayrak…Ama dikkat çekmiyor bizimki.Çünkü daha büyüğünü asmış herkes…’’Bu anları tekrar tekrar yaşayacağımı sanırdım hep.Ta ki evimin camına Türk Bayrağı asmanın’’kelle koltukta gezmek’’le eş değer olduğu söylentilerinin ve tedirginlğinin kol gezdiği bu şehre gelinceye kadar.Ta ki bayrağımızın dalgalanmasından rahatsız olanların yuvalandığı,içimize karıştığı bu kente gelinceye kadar.Yıllarca o bayrağın altında kardeşçe yaşayan insanları ,o bayrağa karşı öfke ile dolduranlarla aynı havayı teneffüs ediyordum işte!Tüm önemli günlerde kırmızıya belenen şehirlere benzemiyordu artık burası .Çalınmıştı huzuru,kardeşliği,barışı,birliği,beraberliği.Birileri açıkça tehdit etmesede korkutmuştu herkesi…Korkanlardan biri olmuştum işte bende!‘’hadi canım sen de, yoktur öyle bir şey’’demek geliyordu içimden ama diyemiyordum işte. Yıllarca doğruluğundan adım gibi emin olduğum her gerçeğin başka başka hikayeleri vardı bu kentte gerçek olmayan…Ama gerçek olmadığı anlatılamayan.Çünkü yıllarca açlığın,sefaletin en acımasızını yaşayan bu insanlar artık bizim gerçeklerimizdense başkalarının kara yalanlarının pençesindeydiler.Birileri pembe görünüşlü karanlık bir yalana sürüklüyordu onları.Bazen zorla bazen yalanla dolanla.Kaybedilmiş insanların kenti İşte bu isimdi onu tanımlayan.Biraz önce kucaklaştığım,ellerini tuttuğum,gözlerinde kaybolduğum bir kadın;ona ne düşünmesi gerektiğini,ne söylemesi gerektiğini emreden gölgelerin tesiriyle tüm sakinliğini,tüm anaçlığını bir kenara bırakıp öfke ve kin dolu giysilerini giyiyor hayatın…Beynime kazımak istercesine tekrarlıyor:‘’adı terörist değil gerillanınOnlar da şehitOnlar da savaşıyor vatanı için…’’ İyi de hangi vatan için…Zaten kurtarılmış olan, adı TÜRKİYE olan bir vatanı yok mu hepimizin!