Güncelleme Tarihi:
20 yıl boyunca erkek liglerinde hakemlik yapan Lale Orta, Türkiye’nin FIFA Kokartlı ilk kadın hakemi, ilk kadın futbol antrenörü, ilk kadın maç spikeri, ilk kadın Merkez Hakemler Kurulu Üyesi, ilk kadın UEFA gözlemcisi ve ilk kadın UEFA eğitimcisi. Şu anda Okan Üniversitesi’nde profesör olarak Spor Yöneticiliği Bölüm Başkanı, bir yandan da Bein Sports’taki Trio programında yorumculuk yapıyor.
“Futbol merakım çocukluktan başladı” diyen Orta, 1976 yılında Türkiye’nin tek kadın futbol kulübü olan Dostluk Spor’da futbol oynamaya başlıyor:
“Biz Dostluk Spor’da bir kadın takımı oluşturduk. Ancak bizden başka kadın takımı olmadığı için erkek takımlarıyla maç yapardık. Ben kaleciydim. İlk başladığım dönemlerde penaltılarda kadın kalecilerle erkek kaleciler yer değiştiriyormuş. Erkek erkeğe kadın kadına şut çeksin diye bir kural koymuşlar. Ben bunu kabul etmedim, oynadığım ilk maçtan itibaren kendi kalemi korudum.”
Tabii Lale Orta’nın genç yaşlarda başlayan bu merakı aile ortamlarında “sıra dışı” olarak algılanmış: “Babam ilk zamanlarda futbol oynamamı istemedi. Ablalarımı kulübe yönlendirerek Dostluk Spor’un nasıl bir yer olduğuna baktı. Kadın futbolunu yaygınlaştırmak için çalışan bir kulüp olduğunu anlayınca bir sakınca görmedi ve beni futbol kariyerimde destekledi.”
YAZI TURA BELİRLEDİ
Başarılı bir öğrenci olan Orta o dönemlerin prestijli bölümü Marmara İşletme Fakültesi’ni kazanıyor. İşletme okumak Orta’daki futbol aşkını dindirmiyor. Orta ve arkadaşları kadın futbolunu yaygınlaştırmak ve bir kadın ligi kurmak için çalışmalar yürütüyor: “Bir kadın antrenör olması gerektiğini düşündük. Kadın liglerinin kurulması için yapılan toplantıda kim bu antrenörlük kurslarına gitmek ister dediler. Ben ve Özgür diye bir arkadaşım el kaldırdık. Ancak kota var. Futbolu bırakan profesyonel futbolcuların gittiği bir eğitim bu. Sadece bir kadın kabul edebiliriz dediler. 1985 yılında Özgür ve ben yazı tura attık. Ben kazandım. Sarıyer’deki antrenörlük kursuna başladım.”
KURSU BİRİNCİ BİTİRDİM
Orta hem isteği hem başarısı hem de kaderin onun tarafını tutmasıyla antrenörlük kursunda çok başarılı oluyor. Orta, “Kadın olarak bir kenarda duracağımı düşünüyorlardı. Ancak tüm uygulamaların içerisindeyim, futbolu çok iyi biliyorum, sınavlarda da çok başarılıyım. Kursu birincilikle bitirmem herkesi şaşkınlığa uğrattı” diye anlatıyor. Eğitimi bitirmek için 8 kez maç yönetme koşulu olduğunu öğrenen Orta, bu işi de layıkıyla yapabilmek için bu kez bir hakemlik kursuna gidiyor. Bu kursu da tamamladıktan sonra 8 maç yöneterek hem antrenörlük hem de hakemlik eğitimini tamamlıyor. Hocaları Orta’nın hakemlikte çok başarılı olduğunu düşününce 20 yıl sürecek hakemlik kariyeri başlıyor.
SENİN KOKART PEMBE OLUR!
Ben tam 20 sene hakemlik yaptım. 20 senem mücadeleyle geçti. Hiç şöyle bir hafta arkama yaslanıp da bu hafta hangi maçı yöneteceğim diye rahatça düşünemedim. Hep yerimi korumak, daha yukarıya nasıl çıkarım diye hedeflemek. Ben hedefi büyüttükçe önüme engeller çıktı. UEFA Kokartım geleceği zaman ‘seninki pembe olur herhalde’ dediler. Kokartlarımı diğer hakemlere yaptıkları gibi törenle vermek yerine toplantılarda elime tutuşturuverdiler. Ancak bugün görüyoruz ki UEFA’nın sitesinde kadın ve erkek hakemler aynı sayfada listeleniyor. 2019 yılı Süper Kupa maçını bir Fransız kadın hakem yönetti. Önemli olan fiziksel performans, hakemlik yeteneği ve yöneticilik vasfı.
ÇOK İNSAN BAŞLAR AMA SONRA BIRAKIR
Hakemlik ilk yıllarda çok zordur. Çok sayıda insan başlar sonra bırakır. Amatör maçlardan başlıyorsunuz. Hafta sonları, cumartesi pazar üçer dörder maç yönetiyorsunuz. Hava koşulları son derece zorlayıcı olabiliyor. Ben bu süreçte hem üniversite öğrencisiydim hem de maddi olarak kendi ayaklarım üzerinde durmak istediğim için parfümeri dükkanı açmıştım. Aynı dönemde de evlendim. Böyle bir süreçte hakemliğe büyük bir tutkuyla devam ettim.
HATA YAPARSAN BİZ NE DERİZ?
KADIN hakem olarak ciddiye alınma konusunda sıkıntı yaşayıp yaşamadığını soruyorum Orta’ya, yanıtı çok net:
“Aldığım eğitim ve erkek hakemlerle aynı oranda koşmam yüzünden hiçbir zaman hafife alınmadım. Benim en az erkekler kadar bu işi yaptığımı herkes fark ediyordu. Futbolu yöneten Merkez Hakem Kurulu’ndaki yöneticilerin olaylara bakışı daha korkak olabiliyordu. Ben ilk kez 1990 yılında çıktım, o kararı veren çok cesur bir yöneticiydi. Yöneticiler sık sık değişiyordu. Futbol erkek oyunudur mantığına sahip bir Türkiye’de kadının hakem olarak görev yapmasını sindirmeleri de kolay olmadı. Örneğin bana ‘Ya hata yaparsan o zaman biz ne açıklama yaparız kamuoyuna’ diyen yöneticiler oldu. Ben de onlara ‘Erkek hakem hata yapınca ne diyorsanız benim için de aynı şeyi söylersiniz’ demiştim. Önemli maçlara beni atamaktan çekiniyorlardı. Aynı kişiler yıllar sonra ‘Bizi affedebilecek misin senin hakkını yedik’ dedi.”
DAHA AZ KÜFÜR VARDI
LALE Orta’ya maçlarda edilen küfürlerle nasıl başa çıktığını soruyorum: “Ben maça konsantre olduğum zaman dış etkenlere kendimi kapatıyordum. Bunun için mental çalışmalar yapar, hiç etkilenmezdim. Ancak şu yönden şanslıyım ki kadın hakem olarak başarılı olduğum için mümkün olduğu kadar küfürsüz geçer, birbirlerini sustururlardı. İkinci ligde Yozgat’ta bir maç yönetiyordum. Bir oyuncularına kırmızı kart göstermem gerekti. Tabii bir anda bana küfür başladı. Tüm futbolcular taraftara dönüp sus işareti yaptı. Devre arasında teknik direktör seyirciye gidip onları yatıştırdı. Bu tip destekler benim için çok önemliydi. Kadın ve çocuklarla oynatılan maçlarla erkek seyircinin yoğun olduğu maçları kıyasladım. O maçlarda faul sayısının daha az olduğunu fark ettim. Yani küfürsüz maçların oyun kalitesi çok daha yüksek. Erkek hakem arkadaşlarımın yaşadıklarından çok daha az küfür olayı yaşadım.”