Güncelleme Tarihi:
Elif Atmaca henüz 31 yaşında ancak 2017’de üniversite bitirme projesi olarak tasarladığı oyuncakla çok sayıda başarıya imza atmış bir tasarımcı, girişimci ve iş kadını. Üniversite hayatı boyunca Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nda (TEGV) gönüllülük yapan Atmaca dezavantajlı çocuklarla yaptığı çalışmaları tasarım tutkusuyla birleştirerek ‘Toyi’ isimli bir oyuncak kiti tasarladı. Aslında bu tam olarak bir oyuncak değil. Çocukların doğada atık olarak gördüğü nesnelerin birer oyuncak olabileceğini onlara gösteren bir kit. Bu kitle çocuklar çöpe gidecek bir pet şişeden, süt kutusundan ya da bir kozalaktan yaratıcı oyuncak üretebiliyor. 2020 yılında İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik İleri Aşama Ödülü’nü kazanan Atmaca New York’taki Modern Sanat Müzesi MoMA’nın mağazasında ürünleri satılan ilk Türk tasarımcı. Atmaca’nın tasarladığı kit 2021 yılında Türkiye’den ürün kategorisinde iF Design Award kazanan ilk oyuncak oldu.
Asker bir babanın kızı olan Atmaca’nın çocukluğu Urfa, Çankırı, Ankara, Ardahan gibi farklı yerlerde geçmiş. Henüz 10 yaşındayken Kocaeli’de 99 depremini yaşayan Atmaca’nın babası çadır kent komutanlığını yürütüyor. Bu dönemde kendisi de çocuk olan Atmaca’nın çadır kentteki çocukların oyuncağa erişim konusunda yaşadığı sıkıntıları gözlemlemesi ileride tasarlayacağı oyuncak için ilk tohumları ekliyor. Atmaca anlatıyor:
“Örneğin Ardahan’da yaşadığımız dönemde oynayabilecek hiçbir şey yoktu. Annem öğretmendi ve bulunduğumuz ortamın çocuklar için uygun olmadığını farkındaydı. Bana duvarları boyama, çeşitli bez parçalarını kesebilme özgürlüğü veriyordu. Bunları oyuncağa çeviriyordum. Babamın mesleği gereği çocuk olmanın zor olduğu kriz ortamlarına şahit oldum. Çocukken yaşadığım şehirlerde imkânlar zor olsa da çok özgür bir çocukluk geçirdim. Bir şeyler tasarlamayı her zaman çok sevdim. Endüstriyel tasarım diye bir meslek olduğunu duyduğumda zaten hemen o bölüme girmek istedim. Gazi Üniversitesi Endüstriyel Tasarım bölümünü kazandım. Üniversite hayatım boyunca çeşitli gönüllülük projelerinde çocuklarla çalıştım. Çocukların yaratıcılığını artırmayı amaçlı ve benim de onların yaratıcılığından beslendiğim bir süreç oldu. Okuldaki bitirme projem Toyi’nin ilk adımlarıydı”
BİR TAŞ DA OYUNCAĞA DÖNÜŞEBİLİR
Elif Atmaca dezavantajlı gruplar için tasarladığı oyuncağı şöyle anlatıyor:
“Çocukların sınırsız hayal güçleri var. Dezavantajlı grupların çocuklarının yaratıcılık potansiyelinin gelişimini sağlamak çok önemli. Oyuncağa erişimi olmayan bir çocuğa oyuncak tasarlasam bu neye benzerdi diye düşündüm. Çünkü yaratıcılık ve oyun çok paralel giden bir şey. Büyürken de oynayabilecekleri, cinsiyetsiz, dil sınırı olmayan ve sürdürülebilir oyuncaklar yapmaktı amacım. Hem mülteci kampında bir çocuk hem de Ankara’da bir çocuk aynı şekilde keyif alabilsin ve yaratıcılık konusunda tetikleyici olsun istedim. Örneğin bir mülteci kampına oyuncak araba gönderdiğimizde çocuğun bir süre sonra ilgisi dağılabiliyor.
ARABA, ROBOT
Ben her an geliştirebileceği, kendisinin yaratabileceği ve bu şekilde onun büyüme serüvenine eşlik edecek bir oyuncak hayal ettim. Eğer ortamda oyuncak yoksa taşı bile oyuncağa çevirebilirsin. Atık bir kâğıt da bir oyuncaktır. Bu mantıkla çeşitli nesneleri oyuncağa çevirebilecekleri bir tasarım yaptım. Örneğin bir taş varsa onun altına tekerlek koyup arabaya çevirebilir, robotlar yapabilir. Atıkları da dönüştürüp oyuncağa çevirmek bu tasarımın çok önemli özelliklerinden biri oldu.”
Projeyi hayata geçirmeye karar verdikten sonra örnek kitler üretip 200-300 göçmen çocukla atölyeler düzenleyip oyuncağın gerçekten faydalı olup olmadığını ölçen Atmaca bu dönemde kendisini çok etkileyen çocuklarla tanışmış: “Türkçe bilmeyen mülteci çocuklarla olan bir atölyede biz oyuncakları ve atık malzemeleri çocukların önüne yığdık. Daha bir yönlendirme yapmadan çocuklar birleştirmeye ve oynamaya başladı. Orada bu oyuncağın işe yarayacağını anladım. Bir çocuk oyuncaktan robot ailesi yapmıştı. Sonradan öğrendim o çocuk Suriye’de savaşta babasını kaybetmiş. En büyük robot olarak babasını yapmıştı. Çocuğun özlem duygusunu yaratıcılığa dönüştürmesi müthiş bir şey. Başka bir çocuk tank yaptı. Çünkü kendini korumak istiyordu. Çocuk ne yaşıyorsa oyuncakla bunları ifade edebiliyor. Bu, çok duygulandığım bir atölye çalışmasıydı.”
DÜNYA OYUN GÜNÜ’NDE ‘OYUNTAY’
Elif Atmaca ayrıca Oyun Savunucuları adını verdikleri bir grubun da kurucusu. Ebeveynlerin, eğitimciler, yazılımcıların, tasarımcıların bir araya gelerek kurduğu grup oyun konusunun çocuklar için yeme içme barınma kadar temel bir ihtiyaç olduğunu ancak göz ardı edildiğini düşünerek kurulmuş. Atmaca, Oyun Savunucuları’nı “Oyun konusunda çocukların koşullarını nasıl iyileştirebiliriz, sorunlar neler, nelere çözüm bulmalıyız diyerek bu grup kuruldu. Örneğin sokaklarda çocukların güvenle oynayacak alanlarının olmaması oyun savunucularının bir gündemi oldu. 500 kişiyi aşkın bir grubuz Dünya Oyun Günü’nde Oyuntay adını verdiğimiz bir çalıştay yaptık. Pandemi döneminde ebeveynlerin dertlerini dinleyerek evde oyun rehberleri oluşturduk” sözleriyle anlatıyor.
ŞEHİRDE OYUNA VAKİTLERİ KALMIYOR
İlk önce sadece sivil toplum örgütleri aracılığıyla oyuncağa erişimi olmayan çocuklara yönelik tasarladıkları oyuncağı daha sonra sosyal girişime dönüştüren Atmaca bunun sebebini şöyle ifade ediyor: “Şu anda sürekli tüketmeye yönlendiren bir oyun sektörü var. Bunun yanı sıra ebeveynler de çocukların günlerini çok fazla kurslarla eğitimlerle dolduruyor ve çocukların oyun oynamaya vakti kalmıyor. Biz sadece dezavantajlı gruplarla çalışmayı düşünürken çok daha iyi koşullarda yaşayan çocukların da yaratıcılıklarını artırmada zorlandıklarını fark ettik. Sosyal girişimciliği keşfettikten sonra satıştan elde edeceğimiz karla yine dezavantajlı gruplar için bir şeyler yapabilmek istedik. Ayrıca oyun piyasasında çocuk haklarını düşünerek üretilmiş bir oyuncak olmayı arzuladık. Bu mantıkla dezavantajlı gruplardaki çocuklara oyun hakkı sağlamak için kaynak sağlamış olduk.”