Güncelleme Tarihi:
Yönetmen David Fincher, Madonna için yaptığı video kliplerden sonra çektiği Seven ve Alien3 filmleri ile Gotik bir bakış açısı olduğunu kanıtlamıştı. Atmosfer yaratmakta usta olan yönetmen, The Game'de de klostrofobi uyandıran karanlık çekimlerle en akla gelmeyecek tehlikeleri bir biri ardına sıralıyor. Hikaye, bütün yatırım ve ilişkilerinin kontrolünü elinde tutmaya alışık, zeki, kurnaz ve başarılı bir işadamı olan Nicholas Van Orton'ın (Micheal Douglas), sorumsuz ama etkileyici küçük kardeşinin (Sean Penn) verdiği doğumgünü hediyesi kimliğindeki 'Oyun'u kabul etmesiyle başlıyor. Ancak ne yazık ki Van Orton, bu oyunun, şartları her katılan için özel olarak değiştirilen, ödülü büyük olmasına rağmen kuralları ve amacı belli olmayan bir oyun olduğunu sonradan fark ediyor. Böylece 48 yaşında başarılı ama orta yaş krizinden müstarip kahramanımız büyük servetinin korumasından çıkıp gerçek insanların, gerçek kurşunlar attığı bir oyunda giderek neyin oyun neyin gerçek olduğunu karıştırmaya başlıyor.
Oyun'un çekimlerine 1900'lü yılların başında San Fransisko'nun önde gelen bir ailesi için Kaliforniya'da 654 dönüm arazi üzerine inşa edilmiş, 43 odalı muhteşem bir malikanede, 1996 Ağustos'unda başlandı. Nicholas Van Orton'un evi olarak kullanılan malikanenin kimi kısımları yeniden dekore edilirken, kimi kısımları da orijinal halleriyle filme dekor oluşturdu.
En son seri cinayetler işleyen bir katilin karanlık iç dünyasını etkileyici bir şekilde perdeye getiren David Fincher filmi hakkında ‘‘Bu film, tamamen insanın kontrolünü kaybetmesi üzerine...Van Orton, büyük güç ve para kazanmış bir adam; ama oyuna katılmayı kabul ettiğinde hayatı üzerinde aslında hiç kontrolü olmadığını görüyor. Film aynı zamanda insanın egosunu kaybetmesi hakkında...Bir insanın çevresinden ve ayrıcalıklarından arındırılması... Sanıyorum ki oyunun amacı en büyük korkunuzla yüzleşip: 'İşte hala oradasın. Ama bence, hiçbir sakıncası yok' diyebilmek. Hikaye, sizi, kendi oyununuzun ne olabileceğine düşünmeye zorluyor. Biri sizi patlama noktasına getirmek için ne yapmalı. Sizden alabilecekleri en değerli şeyler nelerdir?’’ şeklinde konuşuyor.
Filmin yapım ekibi Nicholas Von Orton ve kardeşi Conrad'ı canlandıracak oyuncuların seçiminde, hikayenin inandırıcı olması için çok titiz çalıştı. Micheal Douglas başrol için en iyi adayken, yardımcı oyuncu için bir ara Jodie Foster'ın adı geçti ancak Foster, Douglas'ın kızı olamıyacak kadar yaşlı olduğu için, Sean Penn'in küçük kardeş olmasına karar verildi. Filmin diğer oyuncuları ise James Rebhorn ve Deborah Kara Unger.
Ünlü aktör Micheal Douglas'ın film için görüşleri ise; ‘‘Bu oyun eziyet edici, çözülmesi zor, alengirli, kontrolü imkansız bir deneyim, kurgu harika ve oyuna katılmak çok para istiyor’’ şeklinde.
Oscar ödüllü Micheal Douglas, sadece sinema dünyasının yıldızlarından biri değil, aynı zamanda içlerinde Face/Off gibi filmlerinde bulunduğu bir dizi başarılı yapımın prodüktörü. 25 senedir film çeviren Micheal Douglas'ın karnesinde Fatal Attraction, Basic Instinct ve Disclosure gibi çok tartışmaya yol açmış kışkırtıcı filmler de var. Douglas bu filmde hayatının oyununu oynuyor.